Konya’da yaşanan ve yerel basına “kafede kavga” olarak yansıyan hadise, aslında Türkiye’nin nasıl bir yozlaşma bataklığına sürüklendiğinin fotoğrafıdır. Olay basit bir kavga değil; devletin verdiği yetkinin, nüfuzun, makamın nasıl hoyratça ve pervasızca şahsi çıkar için kullanıldığının ibretlik bir örneğidir.
İddiaya göre, olayın faili bir hâkim. Ama mesele bunun çok ötesinde. Bahsi geçen kişi babasının işlettiği kafede, kendi resmi görevinden aldığı güçle vatandaşa hakaret ediyor, darp ediyor, tehditler savuruyor. Sıradan bir esnaf evladının böyle bir şımarıklığı yapması mümkün mü? Değil. Ama ellerine verilen “devlet gücü”nü kendi mahallesinde kabadayılığa tahvil edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu artık münferit bir olay değil, sistematik bir çürümenin dışavurumudur.
Devletin verdiği yetkiyi adalet dağıtmak için değil, eşine dostuna, akrabasına imtiyaz sağlamak için kullanan bir zümre türedi bu ülkede. Üstelik bu zümre, hukuku temsil ediyor, adaleti simgeliyor, millete hizmet için maaş alıyor. Peki ne yapıyor? Vatandaşa parmak sallıyor, “Ben hâkimim” diyerek efeleniyor, kendisini milletin üstünde görüyor.
İşte AKP iktidarının Türkiye’yi getirdiği yer burasıdır. Kamu gücüyle kibirlenen, görevini unutan, kendini dokunulmaz sayan bir “bürokratik kabile” oluştu. Adaletin terazisi bozuldu, vicdan terazisi zaten kırıldı. Liyakatin yerini sadakat, ehliyetin yerini akrabalık aldı.
Oysa bu ülkede devlet memurluğu, şerefli bir görevdi. Şimdi birileri o şerefli görevleri rezil ederek, milletin vergisiyle maaş alıp millete posta koyuyor. Bu zihniyet sadece görevden el çektirilmeyi değil, kamu hizmetlerinden bile men edilmeyi hak ediyor. Çünkü milletin güvenliğini ve hukukunu emanet ettiğiniz biri, eğer o emaneti kendi işyerinde bile hoyratça kullanıyorsa, yarın mahkeme salonlarında neler yapar siz düşünün.
Şimdi sormak lazım: Bu kişi hakkında HSK bir işlem yapacak mı? Kamu gücünü şahsi ticari alana taşıyanlar yargı önünde hesap verecek mi? Yoksa yine “bizden biri” diye üzeri mi örtülecek?
Bu soruların cevabı, Türkiye’de hukuk düzeninin mi yoksa keyfiyetin mi hüküm sürdüğünü gösterecek.
Adaletin olmadığı yerde güven olmaz. Güvenin olmadığı yerde devlet ayakta duramaz.
Kamu gücünü vatandaşına karşı kullananlar bu devleti içeriden çökerten virüslerdir.
Yorumlar kapalı.