Rojava Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Eş Başkanı İlham Ahmed, verdiği röportajda “Silah bırakmak bizim için kesinlikle gündemde değil. DSG’den silah bırakmasını istemek ‘git öl’ demek gibidir,” diyerek net bir tavır sergiledi. Bu açıklama, Türkiye’nin Suriye politikası ve PKK/YPG meselesine ilişkin beklentilerini bir kez daha boşa çıkarırken, bölgedeki gerilimi tırmandıracak bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
İlham Ahmed, Şam yönetimiyle yürütülen temasların ise “müzakere” olarak tanımlanamayacağını, daha çok Suriye krizine çözüm arayışı çerçevesinde bir diyalog olduğunu belirtti. Ahmed’e göre, SDG’nin temel hedefi, Suriye’nin birliği içinde tüm kimliklerin tanındığı, âdem-i merkeziyetçi bir yönetim modeliyle ortak bir gelecek inşa etmek. Ancak Şam’ın “entegrasyon” kavramını bir “devralma” olarak görmesi, görüşmelerdeki en büyük tıkanıklığı oluşturuyor. Ahmed, “Biz, karşılıklı tanıma ve iradeli katılımı esas alıyoruz,” diyerek SDG’nin özerklik talebini bir kez daha vurguladı.
Röportajın en dikkat çekici noktalarından biri, Ahmed’in Türkiye ile ilişkiler ve PKK lideri Abdullah Öcalan ile temaslar konusundaki açıklamaları oldu. Rudaw muhabiri Dilbixwin Dara’nın, “Öcalan ile doğrudan görüşmeleriniz oldu mu? Telefonda görüştünüz mü?” sorusuna Ahmed, “Olmuş da olabilir, olmamış da olabilir,” diyerek muğlak bir yanıt verdi. Öcalan’ın silah bırakma çağrısı yapıp yapmadığı sorusuna ise Ahmed, “Silah bırakmak bizim için intihar olur,” diyerek SDG’nin pozisyonunu netleştirdi. Ayrıca, Türkiye ile “dolaylı” ve “açık bir kanal” üzerinden görüşmeler yapıldığını doğruladı, ancak Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) ile doğrudan temas iddialarına açıklık getirmedi.
Ankara’nın Tepkisi ve Bölgesel Dinamikler
Ahmed’in bu açıklamaları, Türkiye’nin Suriye’deki PKK/YPG varlığına yönelik sert tutumunu yeniden gündeme taşıyor. Ankara, SDG’yi PKK’nın bir uzantısı olarak görüyor ve Şam yönetiminden bu yapının silahsızlandırılmasını talep ediyor. Ancak Ahmed’in sözleri, SDG’nin silah bırakma konusunda uzlaşmaya yanaşmayacağını ve özerklik talebinden vazgeçmeyeceğini gösteriyor. Bu durum, Türkiye’nin Şam ile geliştirmeye çalıştığı iş birliğini zora sokabilir. Öte yandan, SDG’nin ABD ile olan yakın ilişkileri ve bölgedeki IŞİD karşıtı operasyonlardaki rolü, uluslararası aktörlerin desteğini sürdürmesine olanak tanıyor.
Türkiye’nin bu duruma nasıl bir yanıt vereceği, özellikle Şam ile ilişkilerin seyrine bağlı olarak, önümüzdeki dönemde bölgesel dinamikleri şekillendirecek.
Yorumlar kapalı.