Bugün Türk’ün yurdunda, Türk’ün okulunda, Türk çocuklarına saldırı yaşandı!
Cumhuriyet’in başkentinde, ODTÜ kampüsünde…
Bilimin, aklın yuvası olması gereken yerde Türk gençleri taşla, şişeyle, küfürle hedef alındı.
Kitap okumaya, fikir konuşmaya gelen Türk evlatları;
bilim yerine kin, tartışma yerine pusunun hakim olduğu bir ortamda saldırıya uğradı.
Türk adını taşıyan bir topluluk standı açmak istedi diye linç edilmeye kalkışıldı.
Burası Ankara!
Burası Türkiye Cumhuriyeti’nin kalbi!
Ama birileri, Türk’ün adını duymaya bile tahammül edemiyor;
taşla, şişeyle, küfürle cevap veriyor.
Ankara’nın göbeğinde bir üniversite düşünün…
Adı bilim yuvası, duvarları beton; ama içi fikir yerine fitne mayalıyor.
Laboratuvarlarında bilgi değil, taş yontuluyor.
Dersliklerinde kalem değil, şişe uçuşuyor.
ODTÜ diyoruz hani…
Cumhuriyet’in gözbebeği olması gereken yer, kimi idarecilerin ihmal bakışıyla gölgeye çevrilmiş.
Türk çocuklarının omuzlarında kitap değil, taş izleri var.
Ama ne gam!
Makam koltukları yumuşak, gözler kapalı, kulaklar sağır…
Terörün adını telaffuz etmeye bile üşenenler, Türk’ün adını telaffuz edene öfke kusuyor.
Üniversite dedikleri yer aslında milletin aklıdır.
Bu aklı bulandırmak isteyen her karanlık odağın ilk hedefi de burasıdır.
Kampüs, gençliğin baharıysa; bugün bahçesindeki taşlar kışın soğuğu kadar sert.
Çünkü bilimin güneşini kapatmaya çalışan gölgeler var.
Sorarım size:
Türk adından korkan bu gölgeler, hangi bilimin aydınlığında barınabilir?
Taşın, şişenin, küfrün hüküm sürdüğü yerde hangi fikir filizlenir?
Kitap sayfası çevirmeye korkanlar, şişe savurarak kahramanlık taslıyor.
İşte, cahilliğin en yüksek lisansı budur!
Ve idare…
Kimi yöneticiler, “özgürlük” deyip fitne ateşine odun taşıyor.
Gençlerimizin Fırat gibi toprağa düşmesi pahasına sessiz kalıyorlar.
Sözde “barış” tabelası asıp, teröre kulak tıkayanlar bilsin ki:
Bu milletin sabrı sınanır ama bitmez.
Adaletin terazisi ağır işler ama şaşmaz.
Üniversiteyi karanlık tünellere değil, ilmin aydınlığına taşıyacak olan Türk gençliğidir. Taş atan eller değil, kalem tutan parmaklar yazacak yarını. Gölgeler güneşten kaçar, ama güneşten kaçanın akıbeti bellidir. Cumhuriyetin ilim yuvaları, ilim yuvası gibi yönetilmediği sürece taşla sınanan her genç, her Fırat, hepimizin vicdanında yankılanır.
Yorumlar kapalı.