Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadele ettiği bir dönemde, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın ortaya attığı iddia, siyasi tartışmaları alevlendirecek nitelikte. Atatürk Orman Çiftliği’nin 403 bin metrekarelik bir alanının eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın üniversitesine tahsis edildiği yönündeki açıklama, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtıyla doğrulanırsa, yalnızca bir arazi meselesi değil, aynı zamanda kamu kaynaklarının kullanımına dair derin bir güven krizini tetikleyebilir. Başarır’ın, “Bir yandan orman yangınlarıyla, bir yandan sizin orman talanınızla mücadele ediyoruz” sözleri, hükümetin çevre politikalarına ve kaynak dağıtımındaki önceliklerine sert bir eleştiri getiriyor. Bu iddia, Ankara’nın en değerli yeşil alanlarından birinin özel bir üniversiteye devredilmesiyle, kamu yararı mı yoksa özel çıkarlar mı sorusunu yeniden gündeme taşıyor.
Öte yandan, orman yangınları konusunda hükümet ile muhalefet arasında devam eden sorumluluk tartışması, meselenin yalnızca idari değil, aynı zamanda siyasi bir hesaplaşma sahasına dönüştüğünü gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yangınlarla mücadelede sorumluluğu büyükşehir belediyelerine atfetmesi, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Hayatımda duyduğum en büyük yalan” tepkisiyle karşılık buluyor. Özel’in, belediyelerin ne yetki ne de hava aracı gibi teknik imkanlara sahip olduğunu belirtmesi, merkezi yönetimin yangınlara müdahale kapasitesindeki eksiklikleri örtbas etmeye çalıştığı iddiasını güçlendiriyor. Bu tartışma, yıllardır süregelen merkeziyetçi yönetim anlayışının kriz anlarında nasıl bir zaafiyet yarattığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Başarır’ın bütçe eleştirileri ise meselenin ekonomik boyutuna dikkat çekiyor. Sarayın ve İletişim Başkanlığı’nın harcamalarına işaret ederek, bu kaynaklarla yangın söndürme uçakları alınabileceğini vurgulaması, hükümetin önceliklerini sorgulatan bir tablo çiziyor. Örneğin, sarayın 6 milyar 608 milyon liralık harcamasının iki yangın söndürme uçağı alabilecek büyüklükte olduğunu belirtmesi, kamu kaynaklarının kullanımındaki savurganlık algısını güçlendiriyor. Bu noktada, 2023’te sarayın hava taşıtları için harcanan 4,5 milyar liranın da yangın söndürme kapasitesine yönlendirilebileceği eleştirisi, hükümetin kriz yönetimindeki eksikliklerini ve lüks harcamalara olan eğilimini hedef alıyor.
Bu tartışmalar, Türkiye’nin hem çevresel hem de siyasi bir dönüm noktasında olduğunu gösteriyor. Atatürk Orman Çiftliği gibi sembolik ve ekolojik açıdan kritik bir alanın özel bir üniversiteye tahsis edilmesi, yalnızca bir arazi meselesi değil, aynı zamanda kamu kaynaklarının nasıl ve kimin için kullanıldığına dair daha geniş bir tartışmanın fitilini ateşliyor. Hükümetin yangınlarla mücadeledeki yetersizlikleri ve muhalefetin bu konudaki sert eleştirileri, önümüzdeki dönemde siyasi gerilimi daha da artırabilir. Toplum, bu tür kararların şeffaflığı ve kamu yararına uygunluğu konusunda daha fazla hesap sorabilir.
Yorumlar kapalı.