21. yüzyılın üçüncü on yılına girerken uluslararası sistem, “yeni bir Soğuk Savaş” olarak nitelendirilebilecek kutuplaşma belirtileri göstermektedir. Ukrayna savaşı, ABD–Çin rekabeti, Orta Doğu’daki kırılgan dengeler ve teknolojik dönüşüm; devletleri yalnızca askerî kapasite değil, aynı zamanda dayanıklılık (resilience) alanında da hazırlık yapmaya zorlamaktadır.
Son dönemde öne çıkan gelişmeler —ABD’nin Almanya’da dev askerî hastane inşası, Avrupa’nın yeniden silahlanma hamleleri, Rusya–Çin–Kuzey Kore yakınlaşması, Hindistan’ın bağımsız konumu, Suudi Arabistan’ın büyük ölçekli silah anlaşmaları ve Türkiye’de 81 ile sığınak projesi tartışmaları— küresel düzende yeni bir güvenlik evresine işaret etmektedir.
ABD’nin Almanya’daki Askerî Hastane Yatırımı
ABD Savunma Bakanlığı, Almanya’nın Rheinland-Pfalz eyaletinde “Landstuhl Regional Medical Center”ın yerine geçecek devasa bir askerî hastane kompleksi inşa etmektedir1. Bu tesis, ABD’nin Avrupa’daki en büyük sağlık üssü olacak ve yalnızca NATO askerî personeli için değil, uzun süreli çatışmalarda yaralı yönetimi ve stratejik tahliye (STRATEVAC) operasyonları için merkez işlevi görecektir. Bu yatırım, “kısa süreli harekât” değil, “uzun yıpratma savaşı” senaryosuna göre hazırlık anlamına gelmektedir.
Avrupa’nın Yeniden Silahlanması
Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya saldırısı, Avrupa güvenlik paradigmasında kırılma yaratmıştır. Almanya’nın 100 milyar €’luk özel savunma fonu2, Polonya’nın ordusunu iki katına çıkarma hedefi3, İskandinav ülkelerinin NATO’ya entegrasyonuyla artan askeri bütçeler ve Avrupa Komisyonu’nun mühimmat üretim kapasitesini artırmaya yönelik planları, kıtanın “barış sonrası dönemden çıkışını” göstermektedir. Öncelikler; mühimmat tedarik zincirleri, hava savunma sistemleri ve rezervist havuzlarının genişletilmesidir.
Rusya–Çin–Kuzey Kore Yakınlaşması ve Hindistan’ın Konumu
Batı yaptırımları altında Rusya, Çin ve Kuzey Kore ile ilişkilerini yoğunlaştırmıştır. 2023–2024 döneminde Kuzey Kore’nin Rusya’ya mühimmat ve füze bileşenleri sağladığına dair uydu görüntüleri ve ABD istihbarat raporları kamuoyuna yansımıştır4. Çin ise Rusya’ya enerji ithalatı ve çift kullanımlı teknoloji akışı ile destek vermektedir5. Bu üçlü, resmî bir ittifak oluşturmamakla birlikte, fiilen bir “savaş ekonomisi ekseni” halini almaktadır.
Hindistan ise farklı bir strateji izlemektedir. Yeni Delhi, Rusya ile enerji ve silah ticaretini sürdürürken; ABD, Japonya ve Avustralya ile QUAD içinde güvenlik işbirliği geliştirmektedir6. Bu nedenle Hindistan’ı, Rusya–Çin–Kuzey Kore ekseninin içinde değil, “bağımsız dengeleme” çizgisinde konumlandırmak daha isabetlidir.
Suudi Arabistan’ın Silah Alım Planları
2017’de imzalanan 110 milyar dolarlık ABD–Suudi silah paketi, tarihin en büyük anlaşmalarından biriydi7. Ancak kamuoyunda dillendirilen “1 trilyon dolarlık” alım iddiası bu ölçekle doğrulanmış değildir. Bunun yerine, Riyad’ın uzun vadeli “Vision 2030” çerçevesinde savunma modernizasyonu hedeflediği, füze savunma, hava kuvvetleri, donanma ve yerli üretim kapasitesini artırmaya odaklandığı bilinmektedir. Bu durum, İran ile bölgesel rekabetin ve İsrail–Arap normalleşmesinin kırılganlığının doğrudan sonucudur.
Türkiye’de 81 İle Sığınak Tartışması
Türkiye’de tüm illere sığınak yapılacağına dair haberler doğrulanırsa, bunun iki boyutu vardır:
- Afet Yönetimi: Deprem riskine karşı kullanılabilecek altyapı.
- Sivil Savunma: Konvansiyonel veya CBRN tehditlere karşı hazırlık.
Türkiye, NATO üyesi olarak Karadeniz ve Orta Doğu arasında jeostratejik bir köprü konumundadır. Bu nedenle sivil savunma kapasitesinin güçlendirilmesi, sadece askerî değil toplumsal güvenlik açısından da kritik önem taşımaktadır.
Ortak Çerçeve: Uzun Süreli Kriz Varsayımı
Bu gelişmeleri birleştiren ana unsur, büyük güçlerin artık “hızlı zafer” beklentisiyle değil, uzun sürecek krizlere ve yıpratma savaşlarına göre hazırlık yapmasıdır.
- ABD ve Avrupa, dayanıklılık kapasitesini artırmakta;
- Rusya–Çin–Kuzey Kore ekseni, alternatif tedarik zincirleriyle savaş ekonomisini sürdürmekte;
- Orta Doğu aktörleri, büyük ölçekli savunma modernizasyonuna yönelmekte;
- Türkiye gibi orta güçler, sivil–asker hazırlığı eşzamanlı güncellemektedir.
Türkiye İçin Çıkarımlar
- Savunma Sanayii: Yerli mühimmat, barut ve itki üretiminin artırılması.
- Sivil Savunma: Deprem ve savaş risklerini entegre eden sığınak standartları.
- Diplomasi: Çok vektörlü dengeleme; NATO yükümlülükleriyle Rusya ve bölgesel aktörlerle ilişkilerin dengelenmesi.
- Ekonomi: Enerji ve navlun şoklarına karşı stok ve çeşitlendirme.

ABD’nin Almanya’daki hastane yatırımı, Avrupa’nın yeniden silahlanması, Rusya–Çin–Kuzey Kore ekseni, Hindistan’ın bağımsız konumu, Suudi Arabistan’ın devasa silah alımları ve Türkiye’de sığınak tartışmaları… Tüm bu gelişmelerin ortak paydası, uluslararası sistemin yeni bir dayanıklılık çağına girmesidir. Bu, doğrudan küresel savaş anlamına gelmeyebilir; fakat devletlerin, uzun vadeli krizlerin ekonomik, askerî ve toplumsal maliyetlerine hazırlanmakta olduğu kesindir. Türkiye’nin stratejik önceliği, bu yeni dönemi doğru okuyarak hem savunma sanayisini hem de sivil dayanıklılık kapasitesini güçlendirmektir.
DW Türkçe, “ABD Almanya’da dev askerî hastane inşa ediyor”, 2024. ↩
Bundesministerium der Verteidigung (Almanya Savunma Bakanlığı), “Sondervermögen Bundeswehr”, 2022. ↩
Reuters, “Poland plans to double size of its army”, 2023. ↩
BBC, “North Korea sends munitions to Russia”, 2023. ↩
Financial Times, “China increases energy imports from Russia”, 2023. ↩
Ministry of External Affairs, India, “India and QUAD: Strategic Cooperation”, 2023. ↩
The New York Times, “Trump Announces $110 Billion Arms Deal With Saudi Arabia”, 2017. ↩
Yorumlar kapalı.