Siberya’dan Bursa’ya 2021 tarihinde ki 26 paralel yangınlarından bugüne İklim oyunları.
TÜRKİYE’YE YANGINLA AYAR VERİLİYOR
Türkiye cayır cayır yanıyor. Bu sadece ormanların değil, bağımsızlığımızın, tarımımızın, egemenliğimizin yanışı.
2003’ten bu yana dünya genelinde 140 milyon hektar orman alanı yok oldu.
Peki nasıl?
Sıcak hava mı, iklim mi, rastlantı mı?
Geçin bunları.
Bu bir doğa olayı olmadığını hepimiz biliyoruz, bu organize bir çöküş operasyonudur.
Ve hedefte Türkiye var.
Birleşmiş Milletler’in raporlarında 2030 yılına gelindiğinde Türkiye’nin çölleşeceği öngörülüyor. Bu bir kehanet değil, açıkça bir tehdit.
Bu kendi toprağında yok olan insanlığın hikayesi. İnsanlığı karbon politikalarıyla, tarım kısıtlamalarıyla, su yasalarıyla köşeye sıkıştırmak istiyorlar. İşte Büyük Sıfırlama dedikleri şey tam da budur.
Bursa’daki yangın sonrası ortaya çıkan durumlar olayın ciddiyetini gözler önüne seriyor.
Bu durum, Mossad bağlantılı bir platformda yangın “zafer” simgesiyle kutlandı.
Evet, yanlış duymadınız! Ormanlarımız yanıyor ve dış istihbaratlar bunu alkışlıyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
Yangına müdahale için Orman Müdürlüğü açıklama yapıyor. Bir iki uçak gönderiliyor.
Ama mesele orman değil ki artık!
Bu bir milli güvenlik sorunudur.
Hasan Dağı’na komandolar gönderildiği söyleniyor. Demek ki mesele sıradan değil.
O halde neden hâlâ sadece ormancılarla müdahale ediliyor?
Neden Milli İstihbarat, İçişleri, Genelkurmay bu ihaneti en üst düzeyde ele almıyor?
Hatırlayalım: 2021’de Sibirya’da 26 ayrı noktada eş zamanlı yangın çıktı.
NASA, Avrupa Uzay Ajansı gibi kurumlar “olağan dışı” olarak nitelendirdiği bu sistemin başını çekiyor. Yangın dumanları Kuzey Kutbu’na kadar ulaştı. Bursa’daki tabloyu, Antalya, Muğla’daki geçmiş yangınları da buna ekleyin. Birileri yangını bir araç olarak kullanıyor.
Amaç, toprağı kurutmak, açığa çıkan karbon ve gaz ile tarımı bitirmek, biten tarımla insanı gıdasız bırakmak, bölgeyi yaşanmaz hale getirmek.
Paris İklim Anlaşması ile birlikte karbon salımı, su kullanımı ve tarım üzerinde küresel denetim mekanizması devreye girdi.
Her yangında atmosfere tonlarca karbon yayılıyor.
Sonra da “Bakın işte, doğa bizi cezalandırıyor” deniyor.
Hayır! Bizi doğa değil, uluslararası çıkar çeteleri ve içimizdeki işbirlikçileri cezalandırıyor. Belediyeler gönüllü olarak bu ihaneti “halka rağmen” imzalıyor. TBMM halkı uyutmakta olağan üstü performans sergiliyor. Roma yine yakarak istila ediyor.
Bu ülke üzerinde oynanan oyunu artık görmek zorundayız.
Yangınlar sadece doğaya değil, bağımsızlığa atılan bir kurşundur.
Ormanlar yanarken susanlar, susarak bu ihanete ortak olmaktadır.
Devletin tüm aklı, tüm istihbaratı bu meseleye odaklanmalıdır.
Orman yangınları artık ormancıların değil, devletin bekasını korumakla görevli kurumların meselesidir.
Ve millet bilmelidir:
Bu yangınlar durmayacak. Çünkü bu bir savaş.
Yorumlar kapalı.