1. Haberler
  2. Dünya Haberleri
  3. Exeter Mezunu Şövalye ve Türkiye’nin Kırılgan İmaj Savaşı

Exeter Mezunu Şövalye ve Türkiye’nin Kırılgan İmaj Savaşı

Abdullah Gül’ün Kral Charles, Emine Erdoğan’ın ise Papa ile görüşmesi, Türkiye'nin Batı nezdinde yeniden konumlandırılma çabasını yansıtıyor. Erdoğan sonrası döneme hazırlık mı yapılıyor? Gül’ün geçmişteki “Kayıp Trilyon” gölgesi ve Batı’yla simbiyotik ilişkileri, bu sembolik temasları daha da anlamlı kılıyor. Yeni bir figür mü sahneye sürülüyor?

Abdullah Gül ve Kral Charles, Emine Erdoğan
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Abdullah Gül’ün Kral Charles ile buluşması, Emine Erdoğan’ın Vatikan ziyaretiyle birlikte okunduğunda yeni bir siyasi denklem mi ortaya çıkıyor?

Türkiye’de ‘Türkiyelilik’ kimliği yeniden mi tasarlanıyor?

“Kayıp Trilyon” gölgesi ve dış fon imaları yeniden gündemde…

LONDRA – Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’ün Kral Charles ile gerçekleştirdiği görüşme, sadece diplomatik bir nezaket ziyareti gibi görünse de perde arkasında çok daha büyük bir sembolik tabloyu işaret ediyor. Bu kareden yalnızca birkaç gün önce, Emine Erdoğan Vatikan’a giderek Papa 14. Leo ile görüşmüştü.

Bir yanda KRAL, bir yanda PAPA… Tesadüf olabilir mi?

Siyasi analistlere göre bu ardışık görüşmeler, Türkiye’nin hem Batı dünyasında yeniden konumlandırılmak istendiğine hem de yeni bir küresel kurgunun sahneye koyulduğuna işaret ediyor. Erdoğan’ın uluslararası düzeyde yıpranmış imajına karşı hem yumuşak güç hem de dini-sembolik diplomasiyle bir “yeni yüz” arayışı gündemde olabilir.

Yeni Bir Yüz Arayışı mı?

Vatikan ve İngiltere gibi sembolik gücü yüksek merkezlerde yapılan bu ziyaretler, Türkiye’nin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda medeniyetler-arası bir kimlik yeniden inşasına giriştiğini düşündürüyor. Bu girişimde Abdullah Gül gibi Batı ile daha uyumlu, “ılımlı İslam” figürlerinin yeniden öne çıkarılması ve Batı’nın kabul edebileceği bir “Türkiyelilik” vizyonunun şekillendirilmesi planlanıyor olabilir.

Takipsizlik Kararı Gölgesinde Paranın Rotası

Abdullah Gül’ün “Kayıp Trilyon” davasında almış olduğu takipsizlik kararı hâlâ kamu vicdanında bir güven problemi yaratırken, bu ziyaretin finansal ve ideolojik fonlamalarla bağlantılı olduğu yönündeki şüpheler de yeniden gündeme geldi. Kral Charles’la verilen o tokalaşma; yalnızca bir protokol selamı değil, aynı zamanda paranın nereden geldiği ve nereye gittiğini sembolize eden bir “sistem içi” işaret olarak görülüyor.

Sessiz Bir Savaş mı?

Birçoklarına göre bu ziyaretler, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilen bir mesaj niteliği taşıyor: “Artık seninle olmuyor.” Erdoğan’ın aldığı dizbağı nişanına rağmen Batı ile kurduğu ilişki sürdürülemez hale gelmişken, yeni bir dönemin aktörleri dikkatle ve sembollerle seçiliyor.

Öte yandan, kulislerde Gül’ün doğrudan siyasete dönmeyeceği ama perde arkasından “yeni bir figür” sahneye süreceği konuşuluyor. Bu figür, Gül’ün Batı’daki çevreleriyle ve içeride hâlâ Meclis’ten maaş alan, ancak halka değil sisteme hizmet eden eski siyasetçilerle birlikte destekleyeceği bir isim olabilir.

Ve kritik soru şimdi daha da net:

Bir yanda Papa, bir yanda Kral… Türkiye, kim için ve neye göre yeniden tasarlanıyor?

Yoksa bu sadece maskelerin yeniden boyandığı, ama halkın bir kez daha dışlandığı bir sahne mi?

Exeter Mezunu Şövalye ve Türkiye’nin Kırılgan İmaj Savaşı
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin