Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM), Türkiye’nin iş gücü piyasasına nitelikli eleman yetiştirme hedefiyle hayata geçirilmiş bir proje. Ancak Kocaeli merkezli ortaya çıkan bir skandal, bu sistemin nasıl bir suiistimal bataklığına dönüştüğünü gözler önüne seriyor. İddialara göre, sahte öğrenci kayıtları üzerinden devlet, en az 77 milyon TL zarara uğratıldı. Bazı kaynaklar, bu rakamın 700 milyon TL’ye ulaştığını ve 22 bin hayali çırak üzerinden 925 şirkete para aktarıldığını öne sürüyor. Peki, bu devasa vurgun nasıl gerçekleşti? Daha da önemlisi, Milli Eğitim Bakanlığı bu süreçte ne yapıyordu?
77 Milyon TL’lik Vurgun ve İddianame
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma, MESEM üzerinden yapılan usulsüzlüklerin vahametini ortaya koydu. İddianameye göre, İzmit Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde 2022-2023 yıllarında, 6.233 kursiyerin kişisel verileri hukuka aykırı şekilde kullanılarak sahte çırak kayıtları oluşturuldu. Bu kayıtlarla, devlet tarafından çırak başına ödenen teşvikler ve SGK primleri üzerinden haksız kazanç elde edildi. Soruşturma kapsamında, okul müdürü Rümeysa Şen, müdür yardımcısı Selda Karakaş, aracı firma sahibi Sefa Özmen gibi isimlerin de aralarında bulunduğu 206 sanık hakkında “nitelikli dolandırıcılık” ve “kişisel verilerin hukuka aykırı kullanımı” suçlarından 6,5 yıldan 19 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Şu an 8 sanık tutuklu, 2’si ise firari durumda.
700 Milyon TL İddiası: Gerçek mi, Abartı mı?
Sosyal medya ve bazı haber kaynaklarında, skandalın boyutunun 77 milyon TL’yi aşarak 700 milyon TL’ye vardığı, 22 bin hayali çırak üzerinden 925 şirkete para transferi yapıldığı iddia ediliyor. CHP Kocaeli Milletvekili Suat Özçağdaş’ın açıklamalarına dayandırılan bu rakamlar, MESEM Başkanı’nın imzasının bile kopyalanarak bu işlemlerin gerçekleştirildiğini öne sürüyor. Ancak, mevcut iddianamelerde bu tutar ve hayali çırak sayısı resmi olarak doğrulanmış değil. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, şu an için 77 milyon TL’lik zarar ve 6.233 kişinin verilerinin kötüye kullanımı belgelenmiş durumda. 700 milyon TL’lik iddia, soruşturmanın genişlemesiyle ortaya çıkabilecek yeni bulgulara işaret ediyor olabilir, ancak bu rakamların doğruluğu için resmi açıklamalar beklenmekte.
Suç Denetimsizlikten mi, Göz Yumma Halinden mi?
Skandalın en can alıcı sorusu, bu çapta bir dolandırıcılığın nasıl olup da uzun süre fark edilmediği. Sosyal medyada, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yönelik “tarikatçı” ithamları ve denetimsizlik suçlamaları yankılanıyor. İddialar, Bakanlığın denetim mekanizmalarının yetersiz olduğunu, hatta bu usulsüzlüklere göz yumulduğuna dair iddialar çokça yer alıyor. Gerçekten de, usulsüzlüklerin 2022-2023 yılları boyunca devam ettiği, ancak Bakanlık Teftiş Kurulu’nun suç duyurusunun Mayıs 2023’te yapıldığı biliniyor. Bu, denetim süreçlerinde ciddi bir zafiyet olduğunu düşündürüyor. Bakan Tekin’in bu skandaldaki sorumluluğu, kamuoyunun haklı olarak yanıt beklediği bir mesele. Devlet, kamu kaynaklarını koruma görevini yerine getirmezken, vatandaşın “Bu millet size niye maaş ödüyor?” sorusunu soruyor.
MESEM’in Yapısal Sorunları
MESEM, mesleki eğitimi güçlendirme hedefiyle yola çıksa da, uzun süredir “çocuk işçiliğini teşvik ettiği” eleştirileriyle gündemde. Bu skandal, sistemin yapısal açıklarını da ifşa etti. Sahte kayıtlarla teşvik almanın bu denli kolay olması, MESEM’in yönetim ve denetim süreçlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini gösteriyor. Üstelik, bu skandalın sadece Kocaeli ile sınırlı olup olmadığı belirsiz. Benzer usulsüzlüklerin başka illerde de gerçekleşmiş olabileceği ihtimali, derinlemesine bir soruşturmayı zorunlu kılıyor.
Kamu Vicdanı ve Hesap Verilebilirlik
77 milyon TL’lik bir kamu zararının, hatta iddialar doğruysa 700 milyon TL’ye varan bir vurgunun, eğitim gibi hassas bir alanda gerçekleşmesi, yalnızca bir dolandırıcılık vakası değil, aynı zamanda devlet yönetimine duyulan güveni sarsan bir skandal. Bakanlık, kamuoyuna şeffaf bir açıklama yapmak, denetim zaaflarını ortaya koymak ve benzer olayların önüne geçmek için somut adımlar atmak zorunda. Aksi takdirde, “göz yumma” suçlamaları ve “tarikatçı” iddiaları kabul edilmiş olacaktır.
Bu skandal, sadece sanıkların değil, sistemin de yargılanmasını gerektiriyor.
Kaynaklar:
Yorumlar kapalı.