Truva Atı Partileri ve Kontrollü Muhalefet: Türkiye’de Siyasal Rekabetin Sınırları
Türkiye’de çok partili siyasal hayat, çoğu zaman “rekabet” görüntüsü altında tek merkezli bir iktidar yapısının yeniden üretildiği süreçlere sahne olmuştur. Özellikle 2000’li yıllardan sonra, iktidar blokunun sürekliliğini sağlayan mekanizmalardan biri de “sistem içi muhalefet” stratejisidir. Bu bağlamda, son dönemde ortaya çıkan “Truva Atı Partileri” kavramı, muhalefet gibi görünmesine rağmen fiiliyatta iktidarın ömrünü uzatan siyasal aktörleri tanımlamak için kullanılabilir.
Yeniden Refah Örneği
2024 yerel seçimlerinden sonra Yeniden Refah Partisi’nden AKP’ye geçen 24 belediye, bu mekanizmanın güncel ve somut bir örneğini sunmaktadır. Yeniden Refah, iktidardan uzaklaşmış muhafazakâr seçmeni kendisine çekmiş; fakat elde edilen belediyelerin önemli bir kısmı hızla AKP’ye devredilmiştir. Bu süreç, literatürde “yedek akçe siyaseti” olarak adlandırılabilecek bir stratejiye işaret etmektedir.
Anahtar Partisi ve Truva Atı Modeli
Yeni kurulan Anahtar Partisi, milliyetçi ve muhalif söylemle AKP–MHP’den kopan kitleleri hedeflerken, aynı zamanda Zafer Partisi’nin yükselen tabanına da yönelmektedir. Ancak siyasal bağlam ve örgütsel yapılanma, bu partinin de kritik seçimlerde iktidar blokuna destek üretme ihtimalini artırmaktadır. Bu durum, “Truva Atı Partileri” modelini doğrulamaktadır: Görünürde muhalefet, gerçekte iktidarın stratejik uzantısı.
Teorik Çerçeve: Sistem İçi Muhalefet ve Kontrollü Rekabet
Siyaset bilimi literatüründe, özellikle Giovanni Sartori’nin Partiler ve Parti Sistemleri (1976) çalışması, rekabetin sınırlı tutulduğu sistemlerde muhalefetin işlevsizleştirildiğini vurgular. Juan J. Linz ise Otoriter Rejimler (1975) incelemesinde, bu tür sistemlerde muhalefetin varlığının yalnızca iktidara meşruiyet sağladığını belirtir.
Bununla bağlantılı olarak, Andreas Schedler’in “electoral authoritarianism” (seçimsel otoriterlik) kavramı (2006), Türkiye’deki durumu açıklamak için uygundur. Yani, seçimler yapılır; partiler görünürde rekabet eder; ancak rekabetin sınırları iktidar tarafından belirlenir ve sonuç, iktidarın lehine olacak şekilde şekillendirilir.
Anayasal İrade ve Seçmenin Rolü
Türkiye’de yaşanan bu tablo, partiler arası rekabetin ötesinde, anayasal egemenliğin seçmen iradesinden nasıl koparıldığı sorusunu gündeme getirmektedir. Yeni parti tabelaları, halkı değişim vaadiyle mobilize etse de sonuçta iktidarın sürekliliğine hizmet etmektedir.
Dolayısıyla çözüm, yeni parti arayışlarında değil; Türk milletinin anayasal haklarına sahip çıkmasında yatmaktadır. Bu noktada, seçmenin kendi iradesini parti merkezli siyaset yerine anayasal düzlemde örgütlemesi, sistem içi muhalefet oyununu boşa çıkarabilecek tek stratejidir.
Türkiye’de “Truva Atı Partileri”, sistem içi muhalefet mekanizmasının güncel versiyonlarıdır. Yeniden Refah örneği ve Anahtar Partisi’nin potansiyel rolü, iktidarın kontrollü rekabet yoluyla sürekliliğini nasıl sağladığını göstermektedir. Literatürün de işaret ettiği üzere, bu tür siyasal sistemlerde gerçek değişim, partiler aracılığıyla değil, anayasal iradenin korunması ve milletin kendi egemenliğine sahip çıkmasıyla mümkün olacaktır.
Yorumlar kapalı.