1. Haberler
  2. Gündem & Siyaset
  3. Yargının Siyasi Labirentinde Bir Adım Daha: Akın Gürlek’in Röportajı ve Hukukun Gizli Perdesi

Yargının Siyasi Labirentinde Bir Adım Daha: Akın Gürlek’in Röportajı ve Hukukun Gizli Perdesi

YARSAV eski Başkanı Eminağaoğlu, İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek hakkında HSK’ya suç duyurusunda bulundu. Gürlek’in Yeni Şafak’a verdiği, devam eden İBB soruşturmasının detaylarını içeren röportajı “görevde kötüye kullanma” ve “gizliliği ihlal” suçları olarak nitelendi. Talep: Meslekten ihraç.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin yargı sahnesinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması gibi devasa bir dosya, sadece hukuki bir dava olmanın ötesinde, iktidar ve muhalefet arasındaki derin bir siyasi hesaplaşmanın aynası haline gelmiş durumda. Bu soruşturma, Ekrem İmamoğlu’nun önderliğindeki İBB’nin mali yapısını hedef alırken, aynı zamanda yargının tarafsızlık iddiasını sorgulatan bir arena. Ve işte tam bu arenada, 4 Aralık 2025’te patlak veren bir suç duyurusu, spotları İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e çevirdi. YARSAV’ın eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) yaptığı başvuru, Gürlek’in 24 Kasım’da Yeni Şafak gazetesine verdiği röportajı “görev kötüye kullanma” ve “gizliliği ihlal” suçuyla damgalıyor.
Bu olay, sadece bir savcının medya macerası değil; yargı bağımsızlığının, siyasi sadakatin ve hukukun gizli kurallarının çarpıştığı bir dönüm noktası.

Öncelikle, olayın kronolojisine bir göz atalım ki labirentin girişini görelim.
11 Kasım 2025’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İBB’ye yönelik iddianameyi hazırlıyor. Bu belge, belediyenin yolsuzluk iddialarını merkeze alan bir bomba gibi. 25 Kasım’da ise İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ediyor (2025/318 Esas sayılı dosya) ve soruşturma kovuşturma aşamasına geçiyor. Teoride, bu geçişle gizlilik perdesi kalkmalı.
Ama pratikte?
Hayır. Çünkü İSKİ A.Ş., İGDAŞ A.Ş. gibi yan soruşturmalar hâlâ devam ediyor ve bu dosyalar için kısıtlama kararları yürürlükte. Yani, yargı makinesi hâlâ dönüyor, ama bazı dişliler gizli kalmalı.

İşte tam bu kritik eşikte, Gürlek devreye giriyor. 24 Kasım’da –iddianame kabulünden bir gün önce– iktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak’a röportaj veriyor. Röportaj, 25 Kasım’da yayımlanıyor. Ne diyor Gürlek? Somut isimler, olaylar ve değer yargıları içeren beyanlar: Soruşturmanın detayları, belediyenin “yapılandırmaları”, muhalif figürlerin rolleri… Eminağaoğlu’nun dilekçesinde vurguladığı gibi, bu açıklamalar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesindeki “görevde yetkiyi kötüye kullanma” suçunu ve gizliliği ihlal hükümlerini ayaklar altına alıyor. “Soruşturma içeriği hakkında basına açıklama yapılamaz,” diyor dilekçe; çünkü bu, sadece bir ihlal değil, yargı etiğinin temel taşlarını sarsan bir adım.
Talep net: Meslekten çıkarma. 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 69. maddesi, tam da böyle “kurallara aykırılıklar” için var.

Gürlek kim?
Adalet Bakanlığı’ndan Cumhuriyet Başsavcılığı’na uzanan kariyeri, 15 Temmuz sonrası FETÖ davalarında aktif rolüyle dikkat çeken, iktidar bloğuna yakın bir figür. Yeni Şafak röportajı, tesadüf mü?
Yoksa, İBB soruşturmasının kamuoyunda “meşrulaştırılması” için bir PR hamlesi mi?
Muhalefet cephesi, bunu yargının siyasallaşmasının kanıtı olarak görüyor: Savcı, soruşturmayı yönetirken aynı zamanda medyada savunma yapıyor. Bu, hukukun “güvenli limanı” olmaktan çıkıp, siyasi bir kürsüye dönüşmesi demek. Eminağaoğlu’nun ifadesiyle, “ifade özgürlüğünü aşar nitelikte” bir eylem. Ve evet, burada bir çifte standart kokusu var: Eğer bu röportajı veren savcı muhalif bir profil olsaydı, HSK’nın kapısı çoktan ardına kadar açılmış olurdu.

Daha geniş bir perspektiften bakarsak, bu olay Türkiye yargısının kronik yaralarını deşiyor. HSK, bağımsız bir denetim organı mı, yoksa iktidarın uzantısı mı? İBB soruşturması zaten tartışmalı: İmamoğlu’nun siyasi yükselişi, 2024 yerel seçimlerindeki zafer, ve şimdi bu iddianame… Hepsi, muhalefeti zayıflatma stratejisinin parçaları gibi. Gürlek’in röportajı, sadece bir hata değil; yargı-medya-siyaset üçgeninde bir denge unsuru. Eğer HSK bu şikayeti ciddiye alırsa –ki almayacak gibi durmuyor– yargı reformu tartışmaları yeniden alevlenir.
Almazsa?
O zaman, hukukun üstünlüğü bir kez daha “seçici adalet”in gölgesinde solar.

Bu suç duyurusu bir bireysel hesaplaşma değil; Türkiye’nin demokrasi mücadelesinin mikro bir yansıması. Yargı, eğer gerçekten tarafsız kalamazsa, ne soruşturmalar ne de iddianameler meşruiyet kazanır. Eminağaoğlu’nun cesur adımı, belki bir taş değil, ama dalgaları titretecek bir çakıl.
Bakalım, HSK’nın suları ne kadar derin?

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkında suç duyurusu”, 4 Aralık 2025.

Yargının Siyasi Labirentinde Bir Adım Daha: Akın Gürlek’in Röportajı ve Hukukun Gizli Perdesi
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin