Kişide biraz omurga biraz onur olmalı.. Olmadı mı, o kişiden dolayısıyla o toplumdan ne beklenebilir ki? Bir yanda halkların kardeşliği diyen ve Hümanist Pollyanna ayaklarına yatan soslu demokrat yolcular -affedersiniz- Sosyal Demokrat Solcular (gerçekte Sosyalistler) diğer tarafta “Türk’üm!” deyince sanki dinden çıkacağını falan sanan ve Arapların peşine takılıp “Yalelli” söyleyen “Türk değil Müslüman”ımsı hödükler..
Atatürk döneminin hem Türk hem bilim dolayısıyla uygarlık kokan millî ve yerli eğitim düzeni (sisteam) 2. Dünya Savaşı sonrasında terk edilerek “ABD’li uzmanlar” denen CIA ajanları eliyle içi boş eğitim kurumlarına dönüştürüldü. Bu hatada ve hatta ihanette İnönü’nün de Bayar-Menderes ikilisinin de darbeci Gürsel’in de az veya çok kusuru, aymazlığı (gaflet), sapkınlığı (dalalet) vardı kuşkusuz. Mehmet Emin Değer hocanın daha doğrusu ABD’li yetkili Rockefeller’in deyişiyle Türkiye’yi “Oltadaki Balık” olarak gören/nitelendiren emperyalist Batı, Türk millî eğitimini bozup yozlaştırarak işe yani yıkıma eğitim ve kültür sahasından başlamıştı. Bunu iktisat (economi) ve diğer alanlardaki yıkımlar izledi. Böylece bugünlere kadar gelindi. Kimisi aymaz (gafil) kimisi hain yerli işbirlikçileri de unutmamak gerekiyor. Ne diyordu Dede Korkut: “Kahpe içeriden olunca kapı kilit tutmaz oğul!.” Gerçi Türk milleti bunu bilse; okusa, sorup soruştursa, sorgulasa bunca derdi bunca sıkıntıyı çeker miydi? Atatürk döneminde dünyanın parlayan yıldızı olan Türkiye, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki süreçte bir Ortadoğu ülkesine dolayısıyla üçüncü dünya ülkesine dönüşüp de uluslar liginden kenar mahalle ligine geriler miydi? “Ekini ve nesli bozdurmayın.” diyen yani ekonomiye ve eğitime dolayısıyla kültüre sahip çıkılmasını isteyen Hz. Muhammed’e rağmen üstelik.. Batıcılara/Liberallere kalırsa Avrupa Birliği, Türkiye’nin Nirvana’sı.. Siyasal İslamcılara sorsanız hepsi Müslüman.. Hem de cennetle müjdelenmişçesine!.
Binlerce yıllık Anadolu çınarını kurutarak Devlet-i Âli’nin (Osmanlı) başını yiyen Siyasal İslamcılar şimdilerde Türkiye Cumhuriyeti’nin başına çorap örmekle meşguller. Ya elinde Kaleşnikof/Keleş, cebinde kibrit-çakmakla geçmişte histeriye kapılarak karanlık dehlizlerde kaybolan Hınçak-Taşnak uğrusu (eşkiya/terörist) Ermenilerin izinden giden bir kısım Ermeni, Gurmanç/Kürt, Süryanî, Yezidî, Zaza vd. yurttaşımıza ne demeli? Akılsız başın cezasını ayaklar çeker diyen atalara rahmet.. Güneydoğu Anadolu dağlarının Mekap ayakkabı çöplüğüne dönmesi ülkenin-milletin doğasına, ülkenin-milletin geleceğine zarar.. Ülke-millet uğruna al kanlarını toprağa/vatana akıtan İttihatçıların, Kuvvacıların yani Türkçülerin, Türk milliyetçilerinin el emeğine, alın terine, al kanına yazık.. Tanrı’dan dileğimiz ve beklentimiz (temenni) ülkemizden barışı, huzuru esirgememesi; milletimize yâr ve yardımcısı olması, milletimizi koruyup yüceltmesidir elbet. Peki, ya millet ve devlet olarak üzerimize düşen görev?.. Buyurun, yanıtı soruların içinde:
Hey Anadolu’m!
Sen, saksılara sığacak çınar mısın?
Yeniden doğmaya var mısın?
Yorumlar kapalı.