Aziz Dolu (Atabey)
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. İktisat, Siyaset ve Eğitim

İktisat, Siyaset ve Eğitim

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her şeyin siyah ve beyaz olduğu bir ülkede boz (gri) olmak zor olsa da boz renge de gereksinim vardır. Bu seçenek milletin sağduyusudur bir yerde. Ama renksiz anlamında değil; renksizliği seçenler dönekler, sünepeler, yalakalar topluluğudur. Sadece ceplerini, çıkarlarını düşünürler. Yeri geldiğinde de ulusunu-ülkesini satmaktan geri durmazlar. Her renksizliğin bir fiyatı vardır. Etnik ve/veya ideolojik saplantılarla renksizlere siyasette alan açan halk aslında kendisini de tezgâha çıkarmış olmaktadır. Siyaseti rezalet, rezaleti siyaset yapanların peşine takılan seçmen kümeleri de salıdan salıya (grup toplantılarında) ezberlediği birkaç sözcük ve/veya cümle ile gak guk edebiyatı yapmaktadır. 

İktisadî düzende uzman (ehil) olanların üretmesi, gereksinim (ihtiyaç) duyanların tüketmesi esastır. Dünyanın -belki de- en eski meslek kuruluşu olan Âhilik bu ilkeyle (düstur, prensip) iş görmüştür. Sultan II. Bayezid’in 1502 yılında yayınladığı “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” adlı ferman da standartla ilgili tarihteki ilk düzenlemedir.

Batı’da, burjuva -servetiyle- filozofları desteklerken filozoflar da -kalemleri ile- burjuvayı savundu dersek bir gerçeği ortaya koymuş oluruz. Doğu’nun da Batı’dan kalır yanı yoktur aslına bakarsanız. Saraylar sanatçı ve bilgin (âlim) denilen kişileri doyurup beslemiştir, onlar da kendilerini doyurup besleyen saraya övgüler düzmüştür.

Türk tarihinden bir örnek: Yavuz Sultan Selim Safevîlerle ipek ticaretini yasaklar. Bir tüccar bilerek veya bilmeyerek yasağı deler. Yani ipek ticaretini sürdürür. Yavuz, bu kişinin idamına ve mallarına el konulmasına karar verir. Şeyhülislam Zembilli Ali Efendi, Sultan’ın kararına karşı gelir. Sonuçta ceza kalkar ve Yavuz özür diler. Türk tarihinden esinlenerek bir örnekle bağlayalım: Ne bireyi köleleştiren komünizm ne de canavarlaştıran kapitalizm; müşteriyi, siftah yapamayan komşusuna yönlendiren Âhi geleneğinden beslenen/beslenmesi gereken Türk iktisadı.. Bireyi “insan” yapan iktisadî duyuş, seziş, görüş… Başka uluslarda, kültürlerde insan insanın kurdudur; Türklerde, Türk kültüründe ise dostu.. Yüce Tanrı, “ne mutlu Türk’üm” diyenlerin, diyebilenlerin sayısını çoğaltsın.

İktisadî (economic) kalkınma önemlidir. Ya kültürel kalkınma?.. Daha mı önemsizdir? Tam tersine çok daha önemli ve gereklidir. Sınav düzeniyle, medyasıyla, yönetenleriyle pespaye bir kültürsüzlüğün hüküm sürmesindeki en önemli neden kültürel geri kalmışlık daha doğrusu kültürel yozlaşmışlık değil midir? Eğitim müfredatına dolayısı ile Türk kültürüne Arap-Pers zırvalıklarını (hurafe), Yunan-Roma sapkınlıklarını doldurursanız olacağı budur. Hz. Muhammed’in, “Ekini ve nesli bozdurmayın.” sözünün (hadis), öğüdünün ne kadar yerinde olduğunu buradan anlamalısınız. Tanrı’nın elçisinin (rasulullah) bu sözü de göstermektedir ki iktisadın (economi) ve eğitimin sağlam temeller üzerine kurulması ulusumuz ve ülkemiz açısından bir varlık (beka) sorunudur. Güzel bir İrlanda atasözü ile noktayı koyalım: “Bir gemi karaya oturduğunda deniz son sözünü söylemiştir.”

Aziz Dolu Atabey

İktisat, Siyaset ve Eğitim
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin