Aziz Dolu (Atabey)
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yorum-Analiz
  4. Ulusal Birlik Partisi

Ulusal Birlik Partisi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türk milliyetçiliğinin kırılma noktası bize göre 1969’daki Adana Kurultayı’dır. Türkçüler (milliyetçiler) ile Türk-İslam sentezi diyenler (Ülkücüler) arasındaki ayrışma bu kurultayla iyice gün yüzüne çıkmıştır. Bir tarafta Hüseyin Nihal Atsız’ın Bozkurtları diğer tarafta Alpaslan Türkeş’in Üç Hilalcileri.. Bir başka deyişle bir yanda bilimden, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi bilginlerden, Yunus gibi Şehriyâr gibi ozanlardan, dilden, tarihten, arkeolojiden, antropolojiden, mimarîden, müzikten kısacası her türlü bilimsel ve kültürel değerden, simgeden (kod) beslenen ulusal milliyetçilik diğer yanda Ebu’s Suud’dan, Seyit Ahmet Arvasî’den, Necip Fazıl’dan, çoğu kere de slogandan, söylentiden (rivayet), hurafeden beslenen -Budist, Hıristiyan, Musevî/Yahudî Türklerden geçtik- Şiî/Alevî Türklerle bile birliği sağlayamayan Sünnî İslam ümmetçiliği.. Böyle bir ikilem ortaya çıkınca kırılma da kaçınılmaz olacaktı haliyle.

Osman Bölükbaşı ile özdeşleşen Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinin son kurultayı olan Adana Kurultayı’nda milliyetçiliğin ve İslam’ın siyasallaştırılmamasını, doğal bir bilinç, duygu ve/veya inanç olarak kalmasını savunan Hüseyin Nihal Atsız ve taraftarları “Ulusal Birlik Partisi” adını ve “Bozkurt” simgesini önerirken; Alpaslan Türkeş ve yandaşları “Milliyetçi Hareket Partisi” ve “Üç Hilal” dolayısıyla “Osmanlı” vurgusunda ısrar etmiştir. Siyasal İslamcı Necmettin Erbakan önderliğindeki Millî Görüşçülerin etkin olduğu, dini diğer partilere karşı acımasızca kullandığı ve de pastadan -affedersiniz- sandıktan pay kapma yarışının kızıştığı yıllar.. Türkiye’deki Batıcılar/Liberaller ile İran’daki Palanî’yi (Pehlevî) yeterli görmeyen ABD’nin, Komünizm’e daha doğrusu Rus yayılmacılığına karşı -Ortadoğu petrolünü elinde tutmak için- hayata geçirmeye çalıştığı “Yeşil Kuşak” öğretisi (doktrin) de cabası.. Kurultayın sonunda Türkeş ve yandaşlarının dediği olur. Türkçü/milliyetçi gençleri küstürüp tümden kaybetmemek içinse Ülkü Ocaklarının simgesi hilal ve Bozkurt olarak kabul edilir. Hatta “üç hilal” ve “Osmanlı” önerisi -devlet yanlısı ve milliyetçi çizgideki eserlerinden tanıdığımız- Ermeni kökenli bir yurttaşımız olan Levon Panos Dabağyan’dan gelmiştir. Dabağyan, 2013 yılında kendisiyle yapılan bir söyleşide (röportaj) kurultay sürecini şöyle anlatmıştır: “1969 yılında, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi 1969 yılında Adana’da büyük kongresini topladı. Bu kongre partinin adının Milliyetçi Hareket Partisi olduğu ve genel başkanlığa Alparslan Türkeş’in getirildiği kongredir. O dönemde Alparslan Türkeş’in yakın çevresinde bulunuyordum. Kongrede yerimi aldım. Parti Atsızcılar ile Türkeşçilerin çekiştiği bir virajdaydı. Partinin ambleminin ne olacağı gündeme gelince, Atsızcı kanat ‘kurt’un amblem olarak seçilmesini önerdi, fakat ben ‘Biz Osmanlıyız! Bize üç hilal yakışır!’ diyerek bağırdım. Bu çağrım alkışlarla desteklendi ve partinin amblemi olarak üç hilal seçildi. Böylece üç hilal MHP, kurt ise Ülkü Ocakları amblemi oldu.”

Japonya’dan İskandinavya’ya, Roma’yı kuran Etrüsklere hatta Amerika’daki kimi yerli boylara, oymaklara varıncaya kadar tüm Turan/Türk soylu topluluklarda kurt ulusal bir simgedir. Türkiye’ye gelince… Bozkurt, Türk Ocaklarının simgesidir. Ayrıca Atatürk tarafından birçok yerde kullanılmıştır; parada, pulda, resmî gazetede, Türkiyyat (Türkoloji) Araştırmaları’nda, Ankara Üniversitesinin diplomasında, lokomotifde, yolcu gemisinde, petrol şirketinde, CHP’nin seçim afişinde hatta sigara paketinde bile.. 1936 yılında Atatürk’ün isteği ile Kahramanmaraş Kalesi’ne dikilen -bayrak tutan- Bozkurt heykeli, Kızılay’daki Atatürk Anıtı’nın her iki yanında yer alan Bozkurt ayrıntısı, Atatürk’ün çalışma masasından ayırmadığı Bozkurt heykelciği, Atatürk tarafından Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey’e verilen Bozkurt soyadı, Atatürk’ün isteği üzerine İbrahim Çallı’nın yaptığı Bozkurt’lu Ergenekon tablosu, o yıllarda izcilere yavrukurt denmesi, ilkokul çocuklarının kurt desenli aksesuarlar takması gibi örnekler de cabası.. Ayrıca hilal-Bozkurt bizzat Atatürk tarafından TBMM’nin genel kurul salonuna da konulmuştur. Sonrasında Kore Savaşı’na giden birliğimizin kışlasında, Kıbrıs’ta direnişin simgesi olan Türk Mukavemet Teşkilatı’nda ve nihayet Ülkü Ocaklarının tabelasında kendisine yer bulur.

Nihal Atsız’ın önerdiği Ulusal Birlik Partisi nerede kurulur? Kıbrıs’ta!. Aslı Avşar, nesli Karamanlı olan Rauf Denktaş’ın öncülüğünde -Kıbrıs’ın Kuvayı Milliyesi olan- Türk Mukavemet Teşkilatı tarafından.. Ulusal Birlik Partisi, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin CHP’sidir bir yerde. Bayrağındaki altı ok arasında en belirgin olan çentikli ok milliyetçiliğe vurgu yapmasına rağmen bir kısım CHP’li yöneticilerin Sosyalist Enternasyonal kongrelerine katılıp, oralarda görüntü vermesinin hangi akla hizmet olduğunu bilen, anlayan biri varsa beri gelsin. “Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum, böyle öleceğim!” diyen Atatürk’e rağmen!..

Büyük önder Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün “en büyük iki eserimden biri” dediği Cumhuriyet Halk Partisi tutsak alınmış yahut ele geçirilmiş bir parti görünümü sergilemektedir. Haliyle tek başına Türkiye’nin sorunlarını çözüp, dertlerine derman olması zor gözükmektedir. Bu durumda Türk Sağı olarak nitelendirilen cephede (block) yeni bir oluşuma gereksinim vardır. Türk-İslam sentezi çizgisinde ve dahi -az çok bir rüzgar yakalamış olmanın da verdiği özgüvenle- tek başına yol alma iradesini ortaya koyan Anahtar Parti ve Yavuz Ağıralioğlu’yu ayrı kefeye koyacak olursak -alfabetik sıraya göre- Ata Partisi ve Namık Kemal Zeybek, Bağımsız Türkiye Partisi ve Hüseyin Baş, İyi Parti ve Müsavat Dervişoğlu, Kutlu Parti ve Yusuf Halaçoğlu, Milli Yol Partisi ve Remzi Çayır, Milliyetçi Türkiye Partisi ve Ahmet Yılmaz, Zafer Partisi ve Ümit Özdağ bir araya gelmelidir. Yedi başkandan biri -halkın ilgisi, desteği (oy oranı) de dikkate alınarak- “eşitler arasında birinci” kabul edilmeli, diğerleri de partide -başta genel başkan yardımcılığı olmak üzere- kilit noktalarda görev almalıdır. Ki tek adamlık keyfîliğine, zorbalığına (despotizm) karşı parti içi denetim mekanizması oluşabilsin. Böyle bir görev dağılımında uzlaşılamaması durumunda -söz konusunun vatan, millet, devlet ve anayasanın ilk üç maddesi olması nedeniyle- “kamu yararına çalışır dernek” statüsünde dolayısıyla siyaset üstü bir konumda bulunan Türk Ocaklarının yetişmiş kadrolarından destek veya görüş alınarak daha açıkçası -geçiş dönemi için- ortak genel başkan edinme yolu izlenerek bir çözüm yolu üretilmelidir. Türk düşmanlarına karşı sıkılı bir yumruk gibi bir araya gelecek olan bu yedi parti kurumsal kimliklerini feshederek tek çatı altında “Ulusal Birlik Partisi” adıyla seçime girmelidir. Yedi genel başkan “Bir olalım, iri olalım, diri olalım.” diyen -pîrimiz- Hacı Bektaş Veli’nin erdemine (fazilet) inanmalı, “Söz konusu vatansa gerisi ayrıntıdır.” diyen -kurucu önderimiz- Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün sezgisine (feraset) güvenmelidir. Söz konusu partiler Türk milliyetçiliği ve “kurucu önder” Atatürk özelinde birleşmeli, “Ulusal Birlik Partisi” adıyla bir kadro hareketi başlatıp ülke yönetimine talip olmalı, ülkenin değerlerine ve zenginliklerine sahip çıkmalıdır. Böylelikle olası bir UBP-CHP ittifakı, Mansur Yavaş ya da bir başka millîyetçi aday yahut Muharrem İnce, Yılmaz Büyükerşen gibi bir seçenekle katılacağı cumhurbaşkanlığı yarışını çok rahat kazanabilir. Kurucu önderimiz Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi; “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.”

Pîrimiz Yahya Kemal Bayatlı ile noktayı koyalım:

Mehlika Sultan’a âşık yedi genç

Gece şehrin kapısından çıktı.

Mehlika Sultan’a âşık yedi genç

Kara sevdalı birer âşıktı.

Aziz Dolu Atabey

Sarıobalı-12.10.2025

Ulusal Birlik Partisi
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin