Bugün 24 Temmuz; doğudan batıya uzanan Türkiye’de meşrutiyetin kabul edilişinin, kuzeyden güneye uzanan Şili’de köleliğin kaldırılışının yıldönümü.. Her iki ülkede de çağdaş yönetime, özgür yaşamaya dair umutların yeşerdiği gün.. Türkiye bir 29 Ekim sabahında cumhuriyeti ilân ederek demokrasiyi temel alan bir üst aşamaya geçti. Atatürk’ün sayesinde tabi.. Kuramla (teori) uygulama (pratik) her zaman örtüşmüyor ne yazık ki. Hem Türkiye hem Şili perde gerisinde ABD’nin olduğu askerî darbelerden ve ülkeye karabasan gibi çöken cunta yönetimlerinden (regime/rejim) çok çekti. Sonrasında cuntalar gitse de yerlerine tek adamlı oligarşiler geldi falan.
Türkiye -Unakıtan, Babacan, Albayrak, Şimşek gibi kerametleri kendilerinden menkul bakanlar eliyle- 23 yıldır kesintisiz süren para (ekonomi, iktisat) politikaları ile yönetiliyor. Haliyle ülke iktisadının (economi) içinde bulunduğu kötü durumun tek sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisidir. Son yıllarda ara sıra demli çay ikram ettiği yancı MHP’nin para pul işlerine yaklaştırılmadığı bilinen bir gerçek.. Peki, ülkenin iktisadî (economic) durumu ne âlemde? Halk arasında sıkça söylenen “battı balık yan gider” deyimiyle kastedilenden hallice. Ardı ardına gelen zamlar, karşılıksız para basmalar, TL’nin günden güne değersizleşmesi (enflasyon), örtülü kur ayarı düşürmeler (devalüasyon), yoksulluk endeksi… diye giden ölçütler (parametreler) 2001’de yaşanan iktisadî buhran (economic crisis) geri mi geliyor dedirtecek cinsten.. Ekonominin düze çıkacağına ilişkin beklenti (temenni) noktasında bizi olumsuz düşünmeye iten ise liyakatsizlik, plansızlık, savurganlık, yolsuzluk gibi etkenler.. 2005’te 20 TL’ye 1 gram altın alınabiliyorken, bugün aynı paraya 1 simit alınabiliyor. 2015’te 10 TL’ye iki litre zeytinyağı alınabiliyorken şimdi aynı paraya iki sakız alınabiliyor. 2005’te 1 Yeni Türk Lirası 1,33 Gürcü larisi iken 2015’te 1,20 TL 1 lari, 2025’te 15 TL 1 lari seviyelerine geriledi. Yine 2005’te 1 YTL 82,30 Bulgar Levası iken 2015’te 1,35 TL 1 Leva, 2025’te 24,40 TL 1 Leva seviyelerine geriledi. Suriye’nin yeni para birimi pound bile son bir yılda TL karşısında % 21,80 değer kazanmış durumda.. Türk lirasının son 10 yılda ABD doları karşısında neredeyse % 95 oranında değer kaybı yaşaması da cabası.. 20 yıl, 10 yıl öncesinin bu verileri, bu çarpıcı örnekler bile ekonominin geldiği daha doğrusu gerilediği noktayı göstermesi açısından ibretliktir. Tabi ibret almak için de özgür düşünme, sorgulama becerisine sahip olmak gerekir. Bu beceriyi salıdan salıya beyinlerine format atılan mankurtlardan beklemek ham hayal olacaktır kuşkusuz.
AKP’nin 3 Kasım 2002’de devraldığı iktisadî verileri öncesi ve sonrası ile masaya yatıralım. Türkiye 1975-2002 yılları arasında yıllık ortalama 9,29 milyar ABD doları, toplamda 251 milyar ABD doları faiz ödedi. “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” diyen dünyaca ünlü ekonomistin yönetiminde kimsenin toz kondurmadığı ilk on yıllık sürede ise yani 2002-2013 yılları arasında yıllık ortalama 33,36 milyar ABD doları, toplamda 367 milyar ABD doları faiz ödendi. Yirmi yıllık AKP iktidarının sonunda ise 2023’te 600 milyar Türk lirası faiz ödedi. 2024’te 1,25 trilyon Türk lirası faiz ödedi. 2025’te ödenecek toplam faiz ise 2 trilyon Türk lirası.. AKP hükümetleri eliyle son 20 yılda ödenen toplam faiz ABD para birimiyle 563 milyar dolar.. Merkez Bankasının birkaç saat önce faizleri 300 baz puan düşürerek % 43 seviyesine indirdiğinin, Türkiye’nin bu oranla bile % 59,27 ile -ilk sırada yer alan Venezuela’nın ardından- dünyadaki ikinci ülke olduğunun da altını çizelim. Hadi iç borç neyse de Türkiye’nin bir de dış borç sorunu var. 3 Kasım 2002’de Türkiye’nin toplam dış borcu ne kadardı? 129 milyar ABD doları!.. Yine kimsenin toz kondurmadığı AKP’nin ilk on yılında, 2012’de dış borç kaça çıkmıştı? 337 milyar ABD dolarına.. Şimdilerde ise 570 milyar ABD doları seviyelerini ha gördü ha görecek.. Tüm bu verileri bugünün ortalama kurundan yani 40,50 TL ile çarpın bakalım ne çıkacak? Şimdi de sokaktaki vatandaşın dilinden birkaç örnek verelim: 3 Kasım 2002’de 1 ABD doları 1,60 TL idi. Çeyrek altın 28,00 TL idi. İstanbul’da benzinin satış fiyatı 1,60 TL idi.
Ülke ekonomisini batmanın eşiğine getiren etkenlerden biri savurganlık.. Örneğin Mehmet Şimşek’in kerametiyle 2025’in ilk altı ayında kamuya ait ihtiyaç fazlası araçlar satılarak 5,1 milyon Türk lirası gelir elde edildi. İşin gülünç (trajikomik) tarafına gelince aynı dönemde çeşitli kamu kurumlarınca -ne kadarı taşıt alımı ne kadarı hizmet alımı yani kiralama ise artık- 161 milyon TL’lik taşıt alımı gideri ödenmiş. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demezler mi adama? Anadolu’da “şaşıran ördek g… g… yüzermiş” dedikleri durum tam da bu olsa gerek. Yandaş şirketlerin kamu ihaleleri ile semirtilmesi, üstüne üstlük bu şirketlere vergi afları getirilmesi gibi hoş olmayan uygulamalar (icraatlar) da cabası.. Huzur hakkı, komisyon, rüşvet gibi yozluklar yine aynı şekilde.. Fabrikaların haraç mezat satılması, maden sahalarının küresel sermayeye talan ettirilmesi ise bir başka vurdumduymazlık örneği..
2025’in ilk çeyreğini % 2 gibi son yılların en düşük büyüme oranıyla kapatıp, sanayi üretiminde % 1,8 gerileme yaşayan bir Türkiye.. Hoş, sanayi üretimi artsa ne olacak ki, Türk halkının alım gücü günden güne azaldıktan sonra.. 23 yıldır iktidarda olmasına ve 2023 hedeflerinin çok uzağında kalmasına rağmen sigorta simsarları gibi hâlâ umut pazarlayan bir siyasî parti.. En son 2001 yılında cari fazla veren Türk iktisadı 23 yıllık AKP iktidarları döneminde sürekli açık vermekle kalmamış, 2023’te de olduğu gibi zaman zaman 55 milyar ABD doları seviyelerini de aşarak zirve yapmıştır. Görünen o ki dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme, kişi başına millî geliri 25-30 bin ABD doları seviyelerine çıkarma umutları 2053’e kaldı. Sağında Türk-İslamcı partiler MHP ve BBP ile Kürt-İslamcı HüdaPar; solunda sosyal demokrat DSP, sözde sosyalist özünde ise nasyonal-sosyalist olan DEM, ha bir de eski sosyalist yeni ulusalcı Vatan Partisi.. Hayaller, hayaller, hayaller..
Cumhuriyet dönemi şairlerinden Orhan Seyfi Orhon ile iktisat faslına noktayı koyalım:
Dünya döndükçe
Umut fakirin ekmeği;
Ye Memet ye,
Ye Memet ye!.
Yorumlar kapalı.