Türk milleti… Asırlar boyunca at sırtında kıtalar aşan, cihanı titreten, obalarıyla, otağlarıyla, bayraklarıyla yeryüzüne adalet dağıtan büyük millet…
Bugün ise aynı kandan, aynı dilden, aynı kültürden gelen milyonlarca Türk, farklı sınırların, farklı devletlerin içinde yaşamaya devam ediyor. Fakat kalbimiz birdir. Biz ayrılmış değiliz, sadece buluşmayı bekleyen bir milletiz. İşte bu yüzden Türk birliği, bir hayal değil; milletimizin kaderidir.
Düşünün, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne uzanan bir coğrafyada tek bir millet nefes alıyor. Topraklarımızın altında petrol, doğalgaz, madenler; üstünde ise milyonlarca gencin gücü, zekâsı ve inancı var. Bugün Batı, birlik kurarak dünyaya yön verirken; Türk dünyası kendi öz evlatlarını birbirinden habersiz bırakıyor. Oysa biz bir olsak, dünyanın dengeleri değişir. Bir olsak, gökyüzü yeniden al bayrağın kızılıyla dolar.
Türk birliği, yalnızca siyaset ya da ekonomi meselesi değildir; bir ruh meselesidir. Çünkü biz aynı destanları okuduk, aynı türküleri söyledik, aynı ataların duasıyla büyüdük. Bugün Kazak bozkırında bir çocuk “Ana” derken, Anadolu’da bir çocuk da aynı kelimeyi söylüyor. Bu bile gösteriyor ki bizi hiçbir sınır ayıramaz. Dilimiz bir, tarihimiz bir, inancımız birdir. Öyleyse neden geleceğimiz ayrı olsun?
Evet, engeller var. Büyük güçler bu birliği istemiyor, çünkü biliyorlar: Türk birliği doğarsa, yeni bir güneş doğar. Ama biz unutmayalım ki tarih boyunca Türk, en zor anında ayağa kalkmayı bildi. Moğol istilalarında da ayağa kalktı, Haçlı seferlerinde de, Kurtuluş Savaşı’nda da. Bugün de aynı irade, Türk dünyasını birleştirecek kudrete sahiptir.
Birlik, Türk’e özgüvenini geri verecektir. Çocuklarımız “biz küçüğüz” demeyecek, “biz cihanın evladıyız” diyecek. Bu topraklardan çıkacak güç, yalnızca Türklüğün değil, bütün mazlum milletlerin umudu olacaktır. Çünkü biz tarih boyunca zulme karşı duran, adaletle hükmeden bir millet olduk. Bugün yeniden birleşmek, yalnızca bizim değil, bütün insanlığın geleceği için bir ışık olacaktır.
Unutmayalım, Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Ama Türk’ün Türk ile birleştiği an, bütün dünya dost olmak zorunda kalır. Şimdi bize düşen, ayrılıkların sisini dağıtmak, kardeş elimizi sınırların ötesine uzatmak ve tarihin bize yüklediği bu kutsal sorumluluğu yerine getirmektir. Çünkü biz bir oldukça, gök kubbe bile bize dar gelir.
Türk birliği, bir rüya değil; yarının gerçeğidir. Yeter ki biz inanalım, yeter ki biz cesaret edelim. O zaman yüzyıllar önce olduğu gibi, yine göklerde bizim tuğlarımız dalgalanır, yine cihana bizim sözümüz geçer. Ve o gün geldiğinde tarih, “Türk yeniden dirildi” diye yazacaktır.
Yorumlar kapalı.