Bazı isimler vardır, yalnızca bir dönemin değil, bir milletin vicdanında ebediyen yankılanır. Gök kubbe çökmeye, dağlar yerinden oynamaya görsün; o isim yine kalplerde aynı kudretle yaşar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, işte o isimdir. O, Türk milletinin asırlık uyanışının sembolü, karanlığın üzerine doğan ışığı, tutsaklığa diz çökmeyen bir milletin alın teriyle yoğrulmuş onurudur.
Atatürk, bir çağın bitip bir milletin yeniden doğduğu anın adıdır. O, yüzyıllarca esareti reddeden, kendi kaderini kendi çizen Türk’ün sesidir. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” dediğinde, aslında sadece bir cümle kurmadı; Türk’ün bin yıllık ruhuna, yeniden ayağa kalkma emrini verdi. İşte bu yüzden Atatürk, hiçbir zaman sadece bir lider olmadı. O, milletin ruhuna kazınmış bir ilkedir, bir duruştur, bir vicdan borcudur.
Bugün kim ne söylerse söylesin, Atatürk’e uzanan her dil, Türk milletinin kalbine dokunur. Çünkü bu millet, onunla var olmuştur; onun ilke ve inkılaplarıyla özgürlüğün tadına varmıştır. Anadolu’nun dört bir yanında dalgalanan al bayrak, onun emaneti; her sabah çocukların söylediği “Ne mutlu Türküm diyene” sözü, onun nefesidir. Bu yüzden Atatürk’e dil uzatmak, Türk’ün tarihine, kültürüne, geleceğine gölge düşürmeye kalkışmaktır. Bu milletin vicdanında ise bu, asla affedilmez bir cürüm olarak kalacaktır.
Atatürk her Türk’ün kırmızı çizgisidir. Çünkü o, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de pusulasıdır. Onun düşüncesi olmadan ilerleme olmaz; onun izinden sapmadan çağdaşlaşma mümkün değildir. Türk gençliği, onun çizdiği yolda yürümeyi bir onur, onu savunmayı bir görev bilir. Zira bilir ki Atatürk’e sahip çıkmak, vatanın bütünlüğüne, Türk kimliğine, bağımsızlığa sahip çıkmaktır.
Bugün bazıları unutturmaya, küçültmeye, saptırmaya çalışsa da; Türk milleti unutmuyor. Çünkü Atatürk, bir resimden, bir heykelden, bir bayram konuşmasından ibaret değildir. O, Türk’ün damarlarında dolaşan asaletin adıdır. Bir nesil gider, bir nesil gelir ama Atatürk’ün yaktığı meşale asla sönmez. O meşale, Türk’ün alnındaki gururun, yüreğindeki cesaretin simgesidir.
Bir milletin kırmızı çizgisi, onun onurudur. Bizim kırmızı çizgimiz ise Atatürk’tür. Çünkü o, bu milletin namusunu koruyan, bağımsızlığını kazandıran, kimliğini yaşatan bir önderdir. Bugün hâlâ dimdik duruyorsak, başımız dikse, bu onun mirasıdır. Türk milleti, Atatürk’ün adını bir dua gibi kalbinde taşımaya, onun mirasına sahip çıkmaya devam edecektir.
Ve biz biliyoruz ki, bir gün herkes unutulacak. Ama Atatürk, Türk milletinin hafızasında, bayrağının dalgalandığı her karış toprakta, sonsuza dek yaşayacak. Çünkü o, her Türk’ün kırmızı çizgisidir.












Yorumlar kapalı.