Ey Türk milleti!
Senin tarihine baktığımızda görüyoruz ki, her dönemde en büyük gücün, bir araya gelip omuz omuza çalışmandır. Cumhuriyet’in en parlak ışıklarından biri olan Köy Enstitüleri, bu gücün en somut örneğidir. Orada imece ruhu, yalnızca bir inşaat yöntemi değil, bir milletin kendi kaderini eline alışının ispatıydı. Gençler taş taşıdı, öğretmenler rehberlik etti, Türk halkı ekmeğini ve emeğini paylaştı. Sonuçta ortaya sadece okul binaları değil, milletin iradesiyle yoğrulmuş birer abide yükseldi. O abideler, Atatürk’ün işaret ettiği halkçı, milliyetçi Cumhuriyet’in canlı timsali oldu.
İmece, bize şunu öğretir: Türk halkı birleşirse, hiçbir otorite, hiçbir zorluk, hiçbir düşman karşısında duramaz. Çünkü imece, milletin bencillikten arınmış, saf ve temiz özüdür. Köy Enstitülerinde gençler aç kalırken paylaşmayı, yorgun düşerken dayanışmayı, ümitsizliğe kapıldığında yeniden ayağa kalkmayı öğrendiler. Bu eğitim sadece kitaplardan değil, millet olmanın şerefini yaşayarak kazanmaktan ibaretti. İşte bu yüzden enstitü mezunları köylerine döndüklerinde yalnızca öğretmen değil, aynı zamanda önder oldular. Onlar, imeceyi Türk milletinin damarlarında yeniden akıttılar.
Bugün bizlere düşen görev, bu ruhu yeniden ayağa kaldırmaktır. Çünkü modern dünyanın dayattığı bireycilik, Türk milletinin mayasına terstir. Biz hiçbir zaman yalnız yaşayan, yalnız çalışan bir millet olmadık. Bizim gücümüz, yan yana yürümekten, aynı sofrada ekmeği bölmekten, aynı tarlada sabanı sürmekten, aynı okulun duvarına tuğla dizmekten gelir. Bizi millet yapan, işte bu ortak emeğin kudretidir.
Atatürk’ün halkçılığı, imecenin modern ifadesidir. Halkın kendi eliyle kalkınması, kendi gücüyle ayağa kalkmasıdır. Enstitüler, bu halkçı ve milliyetçi ideolojinin en berrak tezahürüdür. Çünkü orada hiçbir yabancı sermaye, hiçbir dış otorite yoktu; sadece Türk halkının bileği, alnının teri ve vatan sevgisi vardı. İşte bu saf kuvvet, Cumhuriyet’in temellerini sağlamlaştırdı.
Şimdi düşün ey Türk milleti! O gün gençler ve halk, hiçbir imkân yokken koca koca enstitüleri imeceyle kurabildilerse, bugün senin aşamayacağın hangi engel olabilir? Ekonomik sıkıntılar mı, doğal afetler mi, yabancıların baskısı mı? Hiçbiri senin birlik olduğunda önünde duramaz. Çünkü senin özünde imece vardır. Çünkü senin özünde Atatürk’ün işaret ettiği milli irade vardır.
Gelin, imeceyi yeniden diriltelim. Her mahallede, her köyde, her şehirde Türk halkı el ele vererek üretimi, dayanışmayı ve kardeşliği yeniden ayağa kaldırsın. Köy Enstitülerinde olduğu gibi, taş taşımaktan, fidan dikmekten, kitaplık kurmaktan, yol yapmaktan utanmayalım. Çünkü bu işler küçük görünse de aslında bir milletin varoluş destanıdır.
Unutma Türk milleti! Senin asaletin, yalnızca savaş meydanlarında değil, imeceyle kurduğun sofralarda, inşa ettiğin okullarda, omuz omuza sürülen tarlalarda da yazılmıştır. Sen, bu toprakların gerçek efendisisin. Sen, imeceyle var oldun; imeceyle yükseleceksin. Ve sen, Atatürk’ün izinde kaldıkça, birlik ve dayanışmayı bayraklaştırdıkça, hiçbir güç sana boyun eğdiremeyecek!
Çünkü sen Türk milletisin…
Ve sen, imeceyle ayağa kalktığında yalnız kendini değil, bütün bir vatanı yeniden diriltirsin!
Yorumlar kapalı.