Ömer Çam
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Borç Zincirinin Sessiz İşgali

Borç Zincirinin Sessiz İşgali

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir milleti dize getirmek için işgal ordularına, toplara, tüfeklere ihtiyaç yoktur. Bazen bir imza, bazen masum görünen bir kredi teklifi, bazen de kulağa hoş gelen bir reklam sloganı yeterlidir. Ve biz, fark etmeden zincirleri kendi ellerimizle boynumuza geçiririz.

Bugün Türkiye’de milyonlarca insan, maaşını almadan bankalara borçludur. Cebimize girmemiş para, çoktan faizle rehin altına alınmıştır. Bankaların tatlı dilli reklamları “Şimdi al, sonra öde” derken aslında şu gerçeği fısıldar: “Şimdi bağlan, ömür boyu kurtulamazsın.” Kredi kartı limitleri, gelirimizin üç, beş hatta on katına çıkarılmıştır. Bu, özgürlük değil; ince, ama kopmaz bir zincirdir. Asgari ödeme kolaylığı, borcun hiç bitmemesi için kurulmuş bir düzenektir. Sen ödedikçe borç azalmaz, faiz yerinde saymaz; aksine büyür.

Borcunu ödeyemeyen vatandaşın “borç kapatma kredisi” için bankaya gittiğinde karşısına türlü bahaneler çıkar. Kredi notu düşmüştür, faiz oranı yükselmiştir, vade kısa tutulmuştur. Oysa aynı banka, birkaç ay önce “5 dakikada onay” diyerek o borcu vermek için kapımıza dayanmıştır. Bu, yardım değil; avını bekleyen sabırlı bir tuzaktır.

Borç sadece bireysel bir sorun değildir. Borçlanan halk, tüketimini bankaya bağlar; bankalar ise bu kredileri fonlamak için yurtdışından borçlanır. Böylece maaşımızın, emeğimizin, hatta gelecekte kazanacağımız paranın bir kısmı; sessizce Londra’ya, New York’a, Frankfurt’a akar. Kendi soframızdan eksilen lokma, başkalarının masasını büyütür. Bu tablo, Osmanlı’nın Düyûn-ı Umûmiye dönemini hatırlatır. O zaman borç verenleri tanırdık; düşman masada otururdu. Bugün ise borç, görünmez fonların, küresel kredi kuruluşlarının elindedir. Zincir görünmez, ama çok daha sıkıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Siyasi bağımsızlık, mali bağımsızlıkla mümkündür” derken, belki de bugünkü tabloyu görüyordu. Borçlu bir millet, kendi geleceğini kendi yazamaz. Her karar, borcun gölgesinde alınır. Borç, yalnızca para değildir; gelecek nesillerin emeğine vurulan mühürdür. Henüz doğmamış çocuklarımızın ekmeğini ipotek altına almaktır.

Borç, sadece ekonomik değil; psikolojik bir işgaldir. Borçlu insan, geleceğe umutla değil; endişeyle bakar. Ailesiyle, işiyle, hayalleriyle olan bağı zayıflar. Borçlu bir toplum, uzun vadeli düşünemez; günü kurtarmakla yetinir. Ve bu ruh hali, milletin iradesini de zayıflatır.

Çözüm, faiz oranlarını biraz düşürmek ya da taksitleri uzatmak değildir. Çözüm, borçlanmayı milli güvenlik meselesi olarak görmektir. Gelirle orantılı kredi limitleri, uzun vadeli ve düşük faizli yapılandırma imkânı, bankaların agresif borçlandırma taktiklerine yasal sınırlamalar ve tasarrufu, üretimi teşvik eden milli finans politikaları olmadan zincir kırılmaz.

Çünkü unutmamalıyız: Bir milletin cüzdanına vurulan kelepçe, eninde sonunda onun bayrağına uzanır. Ve bugün sormamız gereken asıl soru şudur: Biz gerçekten özgür bir millet miyiz; yoksa sadece borcunu hâlâ ödeyebilen bir millet mi?

Borç Zincirinin Sessiz İşgali
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin