Türk milletinin tarihi, emperyalizmin oyunlarını bozmakla doludur. Osmanlı’nın zayıfladığı 19. yüzyıldan itibaren İngiltere, Fransa ve Rusya başta olmak üzere dönemin büyük güçleri, Türk milletini tarih sahnesinden silmek için kolları sıvadılar. Nihayet Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ortaya çıkan Sevr Antlaşması, bu niyetin en açık itirafıydı. Anadolu’nun her köşesi işgal edilmek istendi, Türk’e sadece küçük bir bölge reva görüldü. Ama emperyalizmin hesap edemediği şey, Türk milletinin bağrında yanan bağımsızlık ateşi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğiydi. Milli Mücadele, İngiltere’nin, Fransa’nın, İtalya’nın ve Yunanistan’ın planlarını tarihin çöplüğüne gömdü. İzmir’de dalgalanan ay yıldızlı bayrak, emperyalizme atılan en sert tokattı.
Cumhuriyet’in ilanıyla Türk milleti yalnızca işgalden kurtulmadı, aynı zamanda emperyalizme meydan okuyarak “kendi kaderini kendi tayin eden millet” olduğunu ilan etti. Bu irade sadece Anadolu’da değil, bütün mazlum coğrafyalarda dalga dalga yayıldı. Hindistan’dan Cezayir’e kadar nice millet, Türk’ün bu direnişinden cesaret aldı. Çünkü Türk milleti bağımsızlığına düşkün olduğu kadar, bağımsızlık mücadelesinde örnek olmayı da bilmişti. Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” sözü, emperyalizme verilmiş en medeni ama aynı zamanda en meydan okuyucu yanıttır.
Bugün emperyalizm tanklarla, toplarla değil; daha sinsi yollarla karşımıza çıkıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin ödediği milyarlarca dolara rağmen F-35 uçaklarını teslim etmedi. Bu yalnızca bir savunma projesi değil, doğrudan “seni bağımlı bırakacağım” mesajıdır. Teknoloji paylaşımı engellenerek Türk milletinin kendi gücünü elde etmesi önlenmek istendi. Avrupa Birliği ise yıllardır Türkiye’nin üyelik sürecini oyalayarak, her defasında yeni şartlar öne sürerek, aslında kendi çıkarlarına göre Türk milletini yönlendirmeye çalıştı. Demokrasi, insan hakları, hukuk gibi kavramlar birer kılıf olarak kullanıldı. Asıl amaç Türk’ün bağımsız iradesini dizginlemekti.
Fakat bu milletin damarlarında, her çağda aynı kudret dolaşmaktadır: Türk’ün çelik iradesi. Sevr’de dayatılan esaret planları nasıl paramparça olduysa, bugün de ekonomik ambargolarla, diplomatik tehditlerle, teknolojik baskılarla gelen bütün dayatmalar aynı akıbete uğrayacaktır. Türk milleti bağımsızlığını bir pazarlık konusu yapmaz. Çünkü bağımsızlık, bu millet için hayatın ta kendisidir.
İngiltere’nin Osmanlı’yı paylaşma hesapları, Fransa’nın Anadolu’ya dönük işgal emelleri, Amerika’nın silah ambargoları, Avrupa Birliği’nin ikiyüzlü politikaları… Hepsi emperyalizmin farklı yüzleridir. Hepsi Türk milletini diz çöktürmek için denendi. Ama hiçbiri başarılı olamadı. Çünkü Türk milleti, tarih boyunca defalarca kanıtladığı gibi, boyunduruk altına girmeyi reddeden bir millettir.
Bugün de aynı gerçeğin altını çizmek gerekir: Emperyalizm hangi kılıkla karşımıza çıkarsa çıksın, Türk milleti gerektiğinde yeniden ayağa kalkacak, önüne kurulan bütün engelleri aşacak ve kaderini kendi eliyle yazacaktır. Bu milletin iradesi çelik gibidir; bükülmez, kırılmaz, esir alınmaz. Dün işgalciler “geldikleri gibi” gittilerse, yarın da emperyalizmin bütün oyunları aynı şekilde bozulacaktır.
Yorumlar kapalı.