Ömer Çam
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yorum-Analiz
  4. Gelecek Türk’ündür!

Gelecek Türk’ündür!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Milletlerin kaderi yalnızca geçmişin ihtişamında değil, geleceğin inşasında gizlidir. Biz Türkler, yüzyılların ateşinden süzülmüş bir milletiz. Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarından Anadolu’nun bereketli topraklarına, Avrupa içlerine kadar uzanan bir iradenin çocuklarıyız. Bizim hikâyemiz yalnızca bir milletin tarihi değil, aynı zamanda insanlık onurunun, özgürlüğün ve direnişin tarihidir. Fakat bugün bu büyük mirasın önünde bizden beklenen bir görev vardır: Türk’ün yeniden şahlanışı.

Bu şahlanış, silahla ya da sözle değil, akılla ve bilinçle olacaktır. Geleceğin temeli fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin omuzlarında yükselecektir. Çünkü gözleri kapalı bir toplum, en güçlü silahlara da sahip olsa kendi yolunu bulamaz. Türk gençliği, sorgulayan, araştıran, düşünen ve üreten bir anlayışla yetişmelidir. Bilimin, sanatın ve edebiyatın ışığına sırtını dönmüş bir milletin ilerlemesi mümkün değildir. Atatürk’ün çizdiği yol, aklın ve bilimin rehberliğidir. Bu rehberliği yeniden benimsemek, çağımızın en büyük bağımsızlık mücadelesidir.

Bir diğer temel ödevimiz, millî şuurumuzu yeniden kuvvetlendirmektir. Millî şuur, kuru bir hamaset değil, var oluşun bilincidir. Kökünü geçmişten alır ama gözünü geleceğe diker. Türk genci, tarihini yalnızca ezberlememeli, anlamalıdır. Atalarının hangi ruhla Orhun’da taşlara yazı kazıdığını, hangi inançla Çanakkale’de toprağa düştüğünü bilmelidir. Çünkü tarih bilmeyen milletler, başkalarının tarihine dipnot olur. Bizim tarihimiz, başkalarının değil, kendi kalemimizle yazılmalıdır.

Bugünün dünyasında güç, artık yalnızca ordularla ölçülmemektedir. Ekonomisi güçlü, bilimi üretken, teknolojisi özgün olan milletler yükselmektedir. Türk ulusunun geleceği, üretim ruhunun yeniden canlanmasına bağlıdır. Tarlada, fabrikada, üniversitede, laboratuvarda ve sanat atölyesinde alın teriyle yoğrulan bir milli diriliş gerekmektedir. Üretmeden tüketen toplumlar, zamanla bağımlı hale gelirler. Oysa Türk milleti tarih boyunca bağımsız yaşamış, hiçbir güce boyun eğmemiştir. Bu karakterimizi korumanın yolu, fikren ve iktisaden tam bağımsız olmaktan geçer.

Eğitim sistemimiz, gençlerimizi ezberle değil; düşünceyle, sorgulamayla, ahlakla yoğurmalıdır. Çünkü ahlak olmadan bilgi, millete hizmet değil, zarar getirir. Her Türk genci, yalnızca kendi menfaatini değil, milletinin geleceğini düşünen bir karakterle yetişmelidir. “Ben” değil “biz” diyen bir nesil, her türlü zorluğu aşar. Türk’ün karakterinde birlik, dayanışma ve vefa vardır. Bu değerler yeniden toplumun harcı haline getirilmelidir.

Unutulmamalıdır ki milletler, içten çökertilmedikçe dıştan yıkılmazlar. Bizim düşmanımız cehalet, umursamazlık ve birbirimize duyduğumuz güvensizliktir. Bu duvarları aşmanın yolu, birbirimizi anlamaktan ve ortak bir ülkü etrafında kenetlenmekten geçer. O ülkü, çağdaş, üretken, adil ve özgür bir Türkiye’dir.

Atatürk’ün bizlere bıraktığı en büyük miras, Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir yaşam felsefesidir; aklın, emeğin ve eşitliğin zaferidir. Onu yaşatmak, yalnızca anmakla değil, onun ruhunu yaşamakla mümkündür. Her Türk evladı, Cumhuriyet’in anlamını, değerini ve bedelini bilerek büyümelidir.

Bugün bize düşen görev, geçmişin şanına sığınmak değil, o şanı geleceğe taşımaktır. Türk ulusu, her karanlık dönemin sonunda yeniden doğmayı bilmiş bir millettir. Yeter ki birbirimize inanalım, çalışmaktan vazgeçmeyelim, aklın ve vicdanın yolundan sapmayalım. Çünkü Türk milleti, uyandığında yalnızca kendini değil, insanlığı da aydınlatan bir güneştir.

Gelecek Türk’ündür!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin