Ömer Çam
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kağıt Üstünde Demokrasi mi, Gerçek Halk İradesi mi?

Kağıt Üstünde Demokrasi mi, Gerçek Halk İradesi mi?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Demokrasi yalnızca sandıktan ibaret değildir. Sandık, demokrasinin son durağıdır; başlangıç noktası ise siyasal partilerin kendi iç işleyişidir. Türkiye’de yıllardır göz ardı edilen, hatta bilinçli şekilde ötelenen temel mesele de tam olarak buradadır: parti içi demokrasi ve onun en somut aracı olan temayül yoklamaları.

Bugün ülkemizde milletvekilleri ve belediye başkanları büyük oranda halkın değil, siyasi parti genel başkanlarının tercihleriyle belirlenmektedir. Temayül yoklamaları ya hiç yapılmamakta ya da yapılmış gibi gösterilerek kağıt üstünde bırakılmaktadır. Partilerin tabanında yer alan on binlerce üyenin iradesi; sahayı bilenlerin, emeği olanların, bedel ödeyenlerin görüşü çoğu zaman bir formaliteden ibaret sayılmaktadır.

Bu tablo yalnızca bir parti sorunu değildir. Bu tablo, demokrasinin içinin boşaltılmasıdır. Çünkü parti içi demokrasi olmadan, ülke demokrasisinden söz edilemez. Genel merkezlerde yazılan listelerle kurulan bir Meclis, milletin aynası olamaz.

Eğer temayül yoklamaları gerçek anlamda işletilseydi; çiftçi, öğretmen, emekli, işçi, memur, akademisyen, esnaf ve üretici tabandan süzülerek siyasete taşınsaydı, Türkiye’de temsil edilen irade bambaşka olurdu. Hayatı makam odalarından değil; tarladan, sınıftan, atölyeden, pazardan bilen insanlar karar verici konumda olurdu.

Bugün Meclis’te kurulan ve kamuoyuna “terörsüz Türkiye” adıyla sunulan sözde komisyona bakıldığında, bu eksikliğin sonuçları açıkça görülmektedir. Bu komisyona seçilen milletvekilleri, partilerin tabanında yapılmış gerçek ve bağlayıcı temayül yoklamalarıyla belirlenmiş olsaydı; yani o vekilleri gerçekten partili seçmen göndermiş olsaydı, hiç kimse bir terörist başıyla aynı masaya oturmayı aklından bile geçiremezdi. Çünkü tabanın iradesi; şehit acısını bilen, bu konularda sınırı net çizilmiş bir iradedir.

Genel merkez iradesiyle belirlenen siyasetçi; tabana değil, kendisini oraya taşıyan güce karşı sorumludur. Temayül yoklamasından çıkan siyasetçi ise doğrudan millete hesap verir. Aradaki fark; yalnızca yöntem farkı değil, ahlaki ve siyasal meşruiyet farkıdır.

Aynı soruyu ekonomi üzerinden sormak da gerekir. Eğer Asgari Ücret Tespit Komisyonu; halkın içinden gelen, temayül yoklamalarıyla belirlenmiş milletvekillerinin belirleyici olduğu bir yapı olsaydı, bugün asgari ücret kaç lira olurdu? Hayat pahalılığını markette yaşayan, kirayı cebinden ödeyen insanların söz sahibi olduğu bir komisyonda; asgari ücret açlık sınırının altında kalır mıydı?

Aynı şartlarda emekli maaşları kaç lira olurdu? İşçi, memur, akademisyen; aldığı maaşla ay sonunu getirmeyi değil, onurlu bir yaşamı konuşuyor olur muydu?

Bu soruların tamamı, temayül yoklamasının neden hayati olduğunu göstermektedir. Mesele yalnızca rakamlar değildir; mesele kimin adına karar verildiğidir.

Ve aynı soruyu egemenlik ve hassasiyetler üzerinden sormak gerekir:

Eğer Meclis gerçekten tabanın iradesiyle şekillenmiş olsaydı, Papa’nın gelip İznik’te ayin yapmasına Parlamento izin verir miydi? Bu karar, milletin vicdanından mı çıkardı, yoksa toplumdan kopuk bir siyasal aklın ürünü mü olurdu? Bu sorunun cevabı bile, temsil sorununun ne kadar derin olduğunu göstermeye yeterlidir.

Tam da bu noktada temel ayrım belirginleşmektedir:

Bu ülkede üstünlerin hukuku mu geçerli olacak, yoksa hukukun üstünlüğü mü?

Kararlar belirli çevrelerin hassasiyetlerine göre mi alınacak, yoksa milletin ortak iradesine göre mi?

Temayül yoklaması, bu ayrımın somut karşılığıdır. Çünkü tabanın iradesi; ayrıcalığı değil adaleti, imtiyazı değil dengeyi, güçlü olanı değil haklı olanı merkeze alır.

Türk siyasi tarihinin geleceği; süslü reform metinlerinde değil, siyasetin kim tarafından ve nasıl yapıldığında saklıdır. Kağıt üstünde kalan temayül yoklamalarıyla yürüyen bir düzen, halktan kopmaya; halktan kopan siyaset ise meşruiyet kaybına mahkûmdur.

Bugün sorulması gereken soru açıktır:

Siyaset, genel merkezlerin dar koridorlarında mı şekillenecek, yoksa milletin vicdanında mı?

Kağıt Üstünde Demokrasi mi, Gerçek Halk İradesi mi?
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin