Türk milletinin vicdanında bir yara vardır ki yıllardır kabuk tutmaz. Bu yara, adı PKK olan kanlı terör örgütüdür. Bu örgüt yalnızca silahıyla değil, yalanıyla, ihanetiyle, insanlığın onuruna ettiği hakaretle var olmuştur. Ne bir hak mücadelesidir bu, ne bir özgürlük arayışı. Bu örgüt, emperyalizmin taşeronudur. Türkiye’nin birliğine, kardeşliğine kasteden, Türk’ü de Kürt’ü de öldüren bir yıkım makinesidir.
PKK kurulduğu günden bu yana Türk ordusuna, polisine, öğretmenine, işçisine, köylüsüne kurşun sıkmıştır. Fakat asıl ihanetini, kendini “Kürt halkının temsilcisi” ilan ettiği insanlara yapmıştır. Çünkü Kürt kardeşlerimiz bu vatanın öz evlatlarıdır. Malazgirt’te omuz omuza savaşmış, Çanakkale’de aynı siperde can vermiş, Sakarya’da aynı bayrağa sarılmışlardır. PKK, işte o kardeşliği parçalamaya çalışarak bu milletin ruhunu hedef almıştır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun yiğit halkı, yıllarca bu örgütün baskısı, şiddeti ve tehdidi altında yaşamıştır. Okul yapmak isteyen mühendisleri öldürdüler, öğretmenleri dağ yollarında şehit ettiler, köyleri yaktılar, çocukları kandırıp dağa çıkardılar. Bu mu halk sevgisi? Bu mu özgürlük? Bu düpedüz ihanettir. Hem Türk milletine hem de bu milletin Kürt evlatlarına…
Ve o örgütün başı bebek katili cani Abdullah Öcalan. Tarihin kara sayfalarında adı vatan hainliğiyle anılacak bir figürdür. Onun kurduğu bu yapı sadece Türkiye’ye değil, bütün bölgeye kan ve gözyaşı getirmiştir. Irak’ta, Suriye’de, Avrupa’da, hatta Amerika’da farklı isimlerle örgütlenip siyasi kisveler altında meşruiyet arayan uzantıları vardır. Ama isim değişse de öz aynıdır: kan, nefret, ayrılık.
Bugün PKK’nın siyasi uzantıları “barış” ve “demokrasi” gibi kutsal kavramların arkasına sığınarak aynı zehri yaymaya devam ediyor. Oysa barış, bir milletin evlatlarının kanı üzerinden kurulmaz. Demokrasi, terörün gölgesinde yeşermez. Türk milletinin her ferdi, ister Edirne’de ister Hakkâri’de doğmuş olsun, aynı bayrağın altında eşittir. Bu gerçeği görmeyen, halkı etnik kimliklerle bölmeye çalışan her zihniyet emperyalizmin uşağıdır. PKK ve uzantıları da tam olarak bunu yapmıştır: Batı’nın senaryolarında figüran olmayı, milletin kardeşliğine tercih etmişlerdir.
Ama unuttukları bir şey var. Bu milletin mayasında birlik vardır, direnç vardır, şehit kanıyla yoğrulmuş onur vardır. Türk askeri, polisi, güvenlik güçleri dağda, ovada, sınırda bu kanlı yapıya karşı canını vermekten çekinmemiştir. Çünkü bilir ki bu vatanın her karışı şehit kanıyla alınmıştır ve bir santimi bile pazarlık konusu olamaz.
PKK’nın silahı, ihaneti ve yalanı bir gün bitecektir. Ancak Türk milletinin hafızasında açtığı acı unutulmaz. Fakat bu acı bizi bölen değil, birleştiren bir acıdır. Çünkü her şehit, Türk’üyle Kürt’üyle bu milletin bağrında aynı toprağa düşer, aynı bayrağa sarılır.
Bu cennet vatan ne Kandil’den yönetilecek, ne Brüksel’den ne de Washington’dan çizilen haritalarla bölünecektir. Türkiye, Türk milletiyle, Kürt kardeşleriyle, seksen beş milyonu ile bir bütündür. PKK ve işbirlikçileri bunu hiçbir zaman değiştiremeyecektir.
Yorumlar kapalı.