Ömer Çam
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Sanatın Işığında Yetişen Büyük Ruhlar

Sanatın Işığında Yetişen Büyük Ruhlar

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir milletin hafızasını, duygularını ve derinliklerini geleceğe taşıyan en önemli değerlerden biri sanatçılardır. Sanatçı yalnızca nota ile sözün, fırça ile rengin, heykel ile taşın, sahne ile karakterin birleştiği bir usta değildir; o aynı zamanda milletin vicdanı, kalbinin atışı ve geleceğe uzanan köprüsüdür. Türkiye’nin en iyi sanatçılarının nasıl yetiştiği ve nasıl yetişmesi gerektiği üzerine düşünmek, aslında yarının kültür ve medeniyet ufkunu tartışmak demektir. Çünkü sanatçıların mayası doğru yoğrulmazsa, bir milletin ruhu eksik kalır, sesi kısılır, kimliği bulanıklaşır.

Sanatçı yetiştirmek rastgele bir sürecin eseri olamaz. Bu yol, sabırla, bilinçle ve doğru yönlendirmelerle açılır. Türkiye’de birçok sanatçının içinden doğduğu ortak payda, ailede, okulda ve toplumda aldığı ilk esintidir. Bir çocuğun kulağına küçük yaşta söylenen bir türkü, gözünün önünde canlanan bir resim ya da bir tiyatro sahnesinde izlediği oyun, onun hayallerini besler. İşte bu hayaller, doğru eğitimle birleştiğinde büyük sanatçıların doğmasına zemin hazırlar. Ancak mesele yalnızca yetenekli bireyler bulmak değildir; mesele onları körelmeden, hevesleri kırılmadan, sabırla ve sevgiyle büyütebilmektir.

Türkiye’nin en iyi sanatçıları, hiçbir zaman sadece bireysel emekle değil, aynı zamanda toplumsal bilinçle ortaya çıkmıştır. Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilk yıllarında sanatçılara verdiği değer bunun en açık örneğidir. O yıllarda kurulan konservatuvarlar, sanat okulları ve halk evleri, hem sanatın tabana yayılmasına hem de nitelikli sanatçıların yetişmesine hizmet etmiştir. Bir ulusun sanatta yükselmesi, yalnızca bireysel çabalarla değil, devletin bu alandaki vizyonuyla da mümkündür. Eğer bir millet, sanatçılarını sadece “eğlence unsuru” olarak görürse, onların kaleminden, sesinden, renginden çıkacak olan derin hakikatleri kaybeder.

Peki sanatçılar nasıl yetişmelidir? Öncelikle sanat eğitimine verilen değer artırılmalı, sanatın toplum için lüks değil ihtiyaç olduğu anlaşılmalıdır. Sanat okulları, konservatuvarlar, güzel sanatlar fakülteleri yalnızca belli şehirlerde değil, ülkenin her köşesinde kök salmalıdır. Bir köyde doğan çocuğun içindeki melodiyi, çizgiyi, hayali keşfetme şansı, büyükşehirde doğan çocukla eşit olmalıdır. Sanat, fırsat eşitliği olmadan gelişemez. Bunun yanında sanatçının yetişme sürecinde disiplin ve özgürlük birlikte ilerlemelidir. Sanat özgür ruh ister; fakat aynı zamanda sabır, teknik bilgi ve sürekli çalışmayı da gerektirir. Genç sanatçılara bu dengeyi öğretmek, onları hem disiplinli hem de yaratıcı kılar.

Sanatçılar aynı zamanda toplumsal değerlerle beslenmeli, kendi köklerinden kopmadan evrensel olabilmelidir. Türkiye’nin en güçlü sanatçıları, çoğu zaman hem bu toprakların türkülerini, destanlarını, renklerini yansıtmış hem de dünyaya evrensel bir dil kurabilmiştir. Bir şairin dizeleri, hem Anadolu’nun toprağını hissettirmeli hem de dünyanın herhangi bir yerinde bir insanın yüreğine dokunabilmelidir. Bir ressamın tablosu, hem Anadolu güneşinin ışığını taşımalı hem de evrensel bir estetik dile sahip olmalıdır. İşte bu ikili denge, büyük sanatçıların doğuşunu sağlar.

Türkiye’nin geleceği için sanatçı yetiştirmek, yalnızca sanatçının değil, milletin geleceğini inşa etmektir. Çünkü sanat, bir toplumun hafızasını diri tutar, insanları aynı duyguda birleştirir ve geleceğe yön verir. Bu nedenle sanatçılarımıza sahip çıkmak, onları doğru şekilde yetiştirmek ve önlerini açmak, aslında ülkenin ruhuna sahip çıkmaktır. Unutulmamalıdır ki, sanatçılar milletlerin pusulasıdır; yönünü kaybetmiş bir milletin sanatçısı olamaz, sanatçısını kaybetmiş bir milletin ise yönü kalmaz.

Sanatın Işığında Yetişen Büyük Ruhlar
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin