Ömer Çam
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Terörle Müzakereye Hayır: CHP’nin Tarihsel Sorumluluğu…

Terörle Müzakereye Hayır: CHP’nin Tarihsel Sorumluluğu…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de zaman zaman yeniden gündeme getirilen ve Meclis çatısı altında kurulmuş gibi sunulan komisyon girişimleri, adları ne olursa olsun, anayasal ve kurumsal açıdan ciddi sorunlar barındırmaktadır. TBMM’nin komisyon kurma yetkisi, Anayasa’nın 87–98. maddeleri ve TBMM İçtüzüğü çerçevesinde belirli sınırlar içinde tanınmış bir haktır; ancak bu yetki sınırsız değildir. Komisyonlar, yasama faaliyetini desteklemek, kamu denetimini sağlamak ve teknik incelemeler yapmak amacıyla kurulabilir; devletin bölünmez bütünlüğüne kastetmiş bir terör örgütünün taleplerini veya söylemlerini siyasal gündeme taşımak, bu çerçevede yer almaz ve Meclis’in iç yapısına açıkça aykırıdır. Bu nedenle, adı Meclis çatısı altında geçen bir komisyonun bile anayasal ve kurumsal meşruiyeti tartışmaya açıktır.

Komisyon taslaklarında kullanılan “dolaylı temas”, “taleplerin masaya getirilmesi” ve “ilgili tarafların dinlenmesi” gibi ifadeler, kavramsal olarak tanımsızdır ve yorumlanmaya açıktır. Türkiye’nin siyasal pratiğinde bilinen bir gerçek vardır: PKK’nın siyasi alandaki söylem ve taleplerini Meclis zeminine taşıyan en bilinen yapı, DEM Partisi olmuştur. Parti yöneticilerinin, belediye başkanlarının ve milletvekillerinin zaman zaman örgüt liderlerini öven veya örgütün taleplerini tekrar eden açıklamaları, DEM Partisi’ni PKK ile ilişkili “dolaylı temasın” fiili odağı hâline getirmiştir. Dolayısıyla, “Komisyon sadece terörle mücadeleyi araştırıyor, temas yok” iddiası, siyasal olgular ve parti pratiği göz önünde bulundurulduğunda inandırıcı değildir. Eğer masada DEM Partisi yer alıyorsa, Türkiye’nin siyasal hafızasında PKK ile dolaylı temasın en somut ve tartışmalı temas noktası zaten masada bulunuyor demektir.

Siyasi partiler açısından durum daha da kritiktir. Anayasa’nın 68/4. maddesi, siyasi partilerin devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı faaliyetlerde bulunamayacağını ve terörü meşru gösteremeyeceğini açıkça belirtir. Bu hüküm, yalnızca parti programları ve tüzükler için değil, partilerin siyasal davranışları, temsil ettikleri zeminler ve katıldıkları yapılar için de geçerlidir. Dolayısıyla bir partinin, terör örgütlerinin taleplerinin masaya taşınabileceği veya söylemlerinin dolaylı biçimde komisyon gündemine eklenebileceği bir platformda yer alması, Anayasa’nın 68/4 maddesiyle çizilen sınırları ihlal etme riski doğurur.

Tarihsel olarak da Türk devleti, hiçbir dönemde terör örgütleriyle müzakere etmemiştir; her zaman terörle mücadele prensibi egemen olmuştur. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Milli Mücadele’den günümüze kadar devlet aklı, silah kullanarak topluma zarar veren örgütleri siyasi aktör olarak görmemiştir. Devlet, terörü hiçbir biçimde siyasallaştırmamış, örgütleri masaya taşıyan süreçleri hiçbir zaman meşru kabul etmemiştir. Komisyonun kavramsal muğlaklıkları ve DEM Partisi’nin PKK ile ilişkilendirilen siyasal pozisyonu, bu tarihsel geleneğe aykırı bir risk yaratmaktadır.

Cumhuriyet Halk Partisi açısından durum daha da kritik bir boyut kazanır. CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisidir; devletin kuruluş felsefesinin, üniter yapının ve milli bütünlüğün siyasal temsilcisidir. Bu tarihsel ve kurumsal kimlik, CHP’ye özel bir sorumluluk yükler: Devletin bekasına, Cumhuriyet’in temel değerlerine ve Türk tarihinin güvenlik anlayışına aykırı bir platformda yer almamak. CHP’nin bu komisyonda bulunması, yalnızca siyasi ve etik açıdan değil; kurucu kimliği ve Anayasa’nın 68/4. maddesi bağlamında da tarihsel ve hukuki açıdan kabul edilemez bir durumdur. Bu bağlamda CHP’nin masadan çekilmesi, hem partinin kurucu rolüne sadakat hem de Türkiye’nin devlet geleneğini koruma açısından bir zorunluluk hâline gelmektedir.

Komisyonun varlığı ve DEM Partisi’nin konumu, TBMM’nin iç düzeni ve anayasal çerçeve açısından ciddi soru işaretleri üretmektedir. Türk tarihinin gösterdiği üzere, devletin muhatabı millet olup, terör örgütleriyle müzakere söz konusu olmamıştır; terörle mücadele devletin değişmez ilkesidir. CHP’nin bu komisyondan çekilmesi, sadece bir siyasi tercih değil, tarihsel sorumluluk, kurucu kimlik ve Anayasa’nın çizdiği sınırlar açısından elzemdir. Masadan çekilmek, hem devlet aklının hem kurucu geleneğin hem de hukukun doğal bir gereğidir.

Terörle Müzakereye Hayır: CHP’nin Tarihsel Sorumluluğu…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin