Türk milleti, tarih boyunca nice fırtınalara göğüs germiş, nice ihaneti bozguna çevirmiş bir millettir. Bu milletin kalbinden doğan Türkiye Cumhuriyeti, sadece bir devlet değil; binlerce yıllık Türk varlığının yeniden dirilişidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu dirilişi milletine armağan ederken şu sözüyle geleceğe mühür vurmuştur:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”
Bu söz, ayrılığa değil, birliğe davettir. Çünkü Atatürk bilir ki, bir milleti yıkan kılıç değil, bölünmüş fikirdir. Cumhuriyetin temeli birliğe dayanır; onun harcı kanla, akılla, imanla karılmıştır. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti devleti bir bütündür, bölünemez; çünkü onu kuran irade Türk milletinin yekpare ruhudur.
Ne var ki tarih boyunca bu bütünlüğü parçalamaya kalkan hain eller hiç eksik olmamıştır. Kimi dışarıdan, kimi içeriden… Ama en acı olanı, Türk devletinin çatısı altında, “barış” ve “kardeşlik” gibi kutsal kavramların arkasına sığınıp ihanet edenlerdir. Sözde “çözüm süreci” adı altında yürütülen o dönem, Türk milletinin kalbine saplanan hançerlerden biridir. Bu milletin kanıyla kurduğu devlete, silah doğrultanları “partner” saymak, Atatürk’ün mirasına en büyük saygısızlıktır.
Atatürk, teröre ve bölücülüğe karşı asla taviz vermezdi. O, “Milli benliğini bulamayan milletler, başka milletlerin avı olur” diyerek açıkça uyarmıştı. Türk milleti, tarih boyunca taviz vererek değil, direnişle yaşamıştır. Onun için “çözüm” adı altında milli birliğin pazarlığa açılması, Türk’ün şerefine sürülmüş bir lekedir. Barış, Türk’ün iradesine boyun eğmekle olur; bölücülüğe göz yummakla değil.
Cumhuriyetin temeli Türklüktür; bu temel ne inkâr edilebilir ne de sulandırılabilir. Bu devleti yaşatan, etnik kimlikler değil, Türk milletine mensubiyet bilincidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kapısında “Türk milleti” yazar; oradan içeri girmek isteyen herkes, bu milletin değerlerine saygı göstermek zorundadır.
Atatürk’ün kurduğu devlet, aklın ve bilimin ışığında yükselen, milli kimliğiyle var olan bir devlettir. Bugün Cumhuriyetin bölünmez bütünlüğünü hedef alan her hareket, dün Sevr’i imzalayan zihniyetin devamıdır. Ne isimleri değişse de, ne maskeleri yenilense de, ihanet aynı ihanettir.
Türk milleti bu oyunu daha önce bozmuştur, yine bozar. Çünkü bu milletin damarlarında, bin yıldır bağımsızlığın kanı dolaşır. Bu topraklar pazarlık masasına konulacak bir meta değildir; her karışı, Türk’ün namusu gibidir.
Ve unutulmasın:
Türkiye Cumhuriyeti devleti bir bütündür, bölünemez.
Bu devleti bölmeye kalkışan her kim olursa olsun, milletin iradesi karşısında ezilmeye mahkûmdur. Çünkü bu devletin temeli Türk’ün onurudur, bu onuru hiçbir güç yıkamaz.
Atatürk’ün mirası olan bu Cumhuriyet, Türk milletinin kalbinde ebediyen yaşayacaktır.
Türk birliği sonsuzdur, Türk devleti bölünmezdir.
Ve bu hakikati tarihe bir kez daha haykırıyoruz:
Ne “çözüm” adı altında ihanet, ne “barış” kılıfıyla bölünme…
Türkiye Cumhuriyeti tek devlettir, tek millettir, sonsuza dek Türk kalacaktır.
Yorumlar kapalı.