Ömer Çam
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Türkiye’nin İstiklal Hamlesi: Kamuya Dönüş

Türkiye’nin İstiklal Hamlesi: Kamuya Dönüş

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye, tarih boyunca kritik dönemeçlerde büyük kararlarla kaderini değiştirmiş bir ülke oldu. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün öncülüğünde kurulan kamu iktisadi teşekkülleri, genç devletin hem kalkınma motoru hem de bağımsızlık teminatı işlevini gördü. Bugün ise benzer bir eşikteyiz. Geçmişte özelleştirilen stratejik kurumların yeniden kamuya kazandırılması, Türkiye’nin önümüzdeki yüzyıldaki en güçlü kalkınma hamlesi olabilir.

Enerji, ulaşım, iletişim ve madenler yalnızca ekonomik değer taşımıyor; ulusal güvenliğin de temel taşlarını oluşturuyor. Avrupa’nın göbeğinde Fransa’nın EDF’yi yeniden millileştirmesi, Almanya’nın belediye hizmetlerini özel şirketlerden alarak tekrar kamuya devretmesi, İngiltere’nin sağlık sisteminde kriz döneminde geri adım atması, aslında bir gerçeği ortaya koyuyor: Stratejik alanlar piyasanın insafına bırakılamaz. Çünkü enerji, gıda, sağlık, ulaşım ve iletişim doğrudan halkın yaşamına, devletin bekasına dokunan konulardır.

Türkiye açısından bu noktada bir başka hayati alan ise eğitimdir. Eğitim yalnızca bireysel başarı için değil, bir milletin ortak geleceği için vardır. Özel okulların hızla arttığı son yıllarda fırsat eşitsizliği büyüdü, varlıklı ailelerin çocukları daha kaliteli eğitime erişirken, dar gelirli ailelerin çocukları geride kaldı. Oysa Finlandiya örneği gösteriyor ki, eğitimi kamusal ve eşit kılmak, ülkenin bütün potansiyelini ortaya çıkarır. Güçlü kamu okulları, Türkiye’nin bilimde, teknolojide ve sanayide ilerlemesinin gerçek motoru olabilir.

Bütün bunların yanında üzerinde durulması gereken bir diğer kritik alan savunma sanayiidir. Tarih boyunca bağımsızlığını koruyabilen devletler, bunu kendi savunma sanayiine sahip olarak başarmıştır. Bugün Türkiye, savunma teknolojilerinde ciddi ilerlemeler kaydediyor. Ancak bu ilerlemelerin kalıcı olabilmesi için savunma sanayiinin kritik kurumlarının, tıpkı Cumhuriyet’in ilk yıllarında olduğu gibi kamu gücüyle korunması şarttır. Askeri fabrikalar, mühimmat tesisleri, stratejik tersaneler ya da kritik yazılım merkezleri özel çıkarların değil, doğrudan milletin ortak iradesinin güvencesinde olmalıdır. Çünkü ulusal güvenlik, piyasanın dalgalanmalarına bırakılacak bir mesele değildir.

Kamu kurumlarının yeniden güçlendirilmesi, gelir dağılımında adalet sağlayacak, kriz zamanlarında dayanıklılığı artıracak ve uzun vadeli kalkınma vizyonu oluşturacaktır. Özelleştirmelerle birlikte toplumun ortak değerleri birkaç şirketin eline geçti; oysa kamu kurumları kâr değil hizmet odaklıdır. Bugün Türkiye’nin yeniden güçlü kamu kurumlarına sahip olması, yalnızca halkın cebini değil, aynı zamanda ülkenin bağımsızlığını da koruyacaktır.

Bütün bu nedenlerle özelleştirilmiş kurumların yeniden kamuya kazandırılması yalnızca bir ekonomik tercih değil, aynı zamanda bir istiklal meselesidir. Dünya örnekleri ortada: Fransa, Almanya, İngiltere, Finlandiya, Güney Kore… Hepsi gerektiğinde kamulaştırmayı ve kamusal eğitimi kalkınma aracı olarak kullandı. Türkiye de kendi yolunu bu bilinçle açabilir. Çünkü bu topraklarda en büyük servet, milletin ortak değerlerini yeniden diriltme iradesidir.

Türkiye Yüzyılı, özel çıkarların değil, ortak çıkarların; bireysel hesapların değil, milli kalkınmanın yüzyılı olmalıdır.

Türkiye’nin İstiklal Hamlesi: Kamuya Dönüş
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin