Bir milletin en büyük düşmanı, sınırının ötesindeki ordular değil, kendi içindeki gafillerdir. Dışarıdaki düşmanı görürsün, bilirsin; ama içerdeki aptal kendini bilge sanır, sana akıl verir, milletin aklıyla alay eder.
Ve ne acıdır ki…
Bu devirde en tehlikeli aptallar, halkı aptal yerine koymaya çalışan “zekâ esnafıdır.”
Bugün sokaklarımızda, ekranlarımızda, sosyal medyada gördüğümüz manzara tanıdık:
Tarihi bilmeden tarih satanlar…
Milli değerleri “trend” diye pazarlayanlar…
Türk’ün asırlık mücadelesini birkaç sloganla küçültenler…
Ve her fırsatta “millet iradesi” deyip milletin aklıyla dalga geçenler.
“Yerli ve milli” diye naralar atıyorlar…
Telefonları Amerikan, arabaları Alman, fikirleri ithal…
Ama nutukları tam Osmanlıca edalı!
Hani Atatürk’ün bir sözü var:
“Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır.”
Bu zat-ı muhteremler, o zekâyı sınamak için özel görevlendirilmiş gibi davranıyor.
Tarih ders vermekten yorulmaz; yeter ki biz okuyalım.
Osmanlı’nın son döneminde de vardı bunlardan…
İngiliz gemisine binip vatanı parça parça pazarlayan “aydın” tayfası.
Mondros’ta imza atıp milleti teslim eden sözde devlet adamları.
Ama karşılarına bir Mustafa Kemal çıktı.
Onlar “Sevr’i kabul edelim, yoksa mahvoluruz” diye ağlarken, o “Ya istiklâl ya ölüm!” dedi.
Onlar manda ararken, o milletine güvendi.
Ve Türk milleti, tarihin çöplüğüne bu gafilleri değil, o zekâyı yazdı.
Bugün de aynı oyun sahnede.
Birileri, “Bırakalım büyükler düşünsün, biz küçük hesap yapalım” diyor.
Küçük hesap yapanın sonu bellidir:
1919’da İngiliz’e, 2025’te kim güçlüyse ona yaranmaya çalışır.
Ama unuttukları şu:
Bu topraklarda millet, en zor zamanda bile aklını kiraya vermez.
Anadolu’nun yoksul köylüsü, işgal altındaki İzmir’den daha çaresiz değildi ama Atatürk’ün arkasında tek yürek oldu.
Bugünün aptalları, ekran başında nutuk atıp kahramanlık satarken;
Bir Mehmetçik hudutta, bir öğretmen dağ köyünde, bir çiftçi tarlasında sessizce vatan nöbeti tutuyor.
Gerçek milliyetçilik hamasetle değil, alın teriyle yazılıyor.
Ama bu basiretsizler, milletin sabrını ölçmeye devam ediyor.
Atatürk’ün şu uyarısını hatırlamakta fayda var:
“Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!” dediğinde, o masada oturanlardan bazıları bile tereddüt etmişti.
Bugün Cumhuriyet’in nimetlerinden beslenip, onun temellerini dinamitlemeye kalkanlara bakınca, o uyarının hâlâ geçerli olduğunu görüyoruz.
Unutmayın!
Türk milleti çok sabırlıdır ama hafızası kuvvetlidir.
Bir gün gelir, aptalı da, fırsatçıyı da, sahte milliyetçiyi de tarihin çöplüğüne süpürür.
Çünkü bu millet, Çanakkale’de devleri yenen akla, Sakarya’da imkânsızı başaran inanca, 1923’te geleceğini kendi elleriyle kuran iradeye sahiptir.
Atatürk’ün dediği gibi:
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.”
Aptallığın panzehiri de işte budur.
Ne ekran kahramanları, ne klavye filozofları, ne de ithal fikir tüccarları…
Bizi kurtaracak tek şey, Türk’ün öz aklıdır.
Bu milletin kaderi, aptalların eline bırakılmayacak kadar değerlidir.
Biz yeter ki unutmayalım:
Bu topraklarda aptallar çoktur, ama Türk milleti onlardan da büyüktür.
Yorumlar kapalı.