Sevda Güneş Kıran
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yorum-Analiz
  4. BAŞIMI YASTIĞA KOYAMIYORUM!

BAŞIMI YASTIĞA KOYAMIYORUM!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yastığım kuş tüyü olsa ne yazar, ben artık başımı koyacak bir vicdan bulamıyorum!

Kartalkaya’da 78 insan… Yanarak öldü. Can değil, bildiğin köz oldu bedenleri. Perdeleri yangın battaniyesi sanıp altıncı kattan atladılar. Çünkü devletin yangın merdiveni kâğıt üzerindeydi, yangın tüpleri göstermelikti, sistem yoktu. Ama ne oldu?

Yine kimse istifa etmedi. Tıpkı alıştığımız gibi… Ateş düşse de o koltuklara düşmüyor bu ülkede. Kül olsan ne fayda!

Deprem dediler… 50 bin insan! Elli bin. Mezar değil, moloz oldu her biri. “Çadır yok” dediler, sonra öğrendik ki satmışlar! İnsanlar kar altında battaniyeye sarılırken, çadırları kâr hırsına sarmışlar.

Kim istifa etti? Kim hesap verdi?

Hiç kimse!

Sanki o ölüler gökten zembille indi. Sanki suç, yıkılan binaların değil, altında kalanlarınmış gibi.

2025’te mağarada şehit olan 12 askerimiz… Metan gazından! Maske, önlem, cihaz… Bunlar hep “varmış” ama orada yokmuş. Bile bile lades! Yine kimse çıkıp “Ben sorumluyum” demedi. Cesetler çıkıyor, vicdanlar saklanıyor bu ülkede.

Orman yanıyor… Hem de bile bile, göre göre, uçak var ama uçurulmuyor. Rüzgâr tersmiş!

Peki, işçilerin çığlığı düz müydü?

O ters rüzgâr dedikleri, bir milletin yüzüne tokat gibi çarpmıyor mu?

10 emekçi… Yanarak öldüler. İsimleri bile doğru düzgün söylenmeden geçildi gündemden. Ne helalleşme gördük ne hesaplaşma!

Ve son… Daha birkaç saat önce… İki askerimiz yediği yemekten zehirlenerek şehit oldu. Şaka değil, fıkra değil bu. Asker, orucunu bozar gibi yemeğini yerken şehit oldu bu ülkede! Ve biliyorum, yine kimse istifa etmeyecek. Çünkü bu coğrafyada ölenin değil, öldürenin karnı tok, sırtı pek!

Ben bu ülkeyi çok sevdim. Hem de bir kadın gibi hem de bir ana gibi… Ama bu ülkenin yönetenleri, canı yanan anaların gözünün içine baka baka “hayat devam ediyor” diyebiliyor. Hayat mı?

Kimin hayatı devam ediyor?

Meclis lokantasında kuş sütü eksik mi?

Saraylarda ışıklar sönüyor mu?

Biz acıyı sadece mezarlıkta yaşamıyoruz artık. Bakkalda, mutfakta, okulda, hastanede, kışlada, ormanda… Her yerde ölüyoruz biz. Sözde değil özde ölüyoruz. Ve artık soruyorum:

Bu ülkede istifa denen şey hâlâ İsveç’çe mi?

Devlet dediğiniz, milletin acısıyla oturur, milletin öfkesiyle kalkar. Bu ülkede ne yazık ki koltuklar yangına, depreme, gaza, zehre karşı daha dayanıklı çıktı bizim insanımızdan. Biz kül olurken, onlar koltuklarına bir tüy bile kondurmuyor.

Yazık… Yazıklar olsun!

Ama bilsinler… Türk milleti susar, sineye çeker, yutkunur. Ama unutmaz! Unutmaz ve günü gelince… Yanar dağ gibi patlar.

Bu satırlar, yüreği vatanla atan bir Türk kadınının; anaların feryadını, şehitlerin sessizliğini ve milletin öfkesini kaleme alan Sevda Güneş Kıran’ın vicdanıdır.

Bu yazı herhangi bir siyasi partiye veya kişiye doğrudan ithamda bulunmaz; yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının vicdanı ve anayasal eleştiri hakkı çerçevesinde yazılmıştır.

BAŞIMI YASTIĞA KOYAMIYORUM!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin