Sevda Güneş Kıran
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yorum-Analiz
  4. MADENLERİMİZ YAĞMALANIYOR: ALTIN MI, ALDATILMAK MI?

MADENLERİMİZ YAĞMALANIYOR: ALTIN MI, ALDATILMAK MI?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bizim topraklarımızda doğa, binlerce yıldır analık yapar; bereket saçar, evlatlarını doyurur. Ama bugün gelinen noktada o ana, doğurduğu evlat tarafından satılığa çıkarılıyor. “Maden” diyorlar, “ülke ekonomisine katkı” diyorlar… Oysa görünen başka: Dağlar delik deşik, ovalar susuz, zeytinlikler taşınmaya zorlanıyor.

Kaz Dağları’nda altın avına çıkanlar, aslında Türk milletinin ciğerini söküyor. Oysa Kaz Dağları bir dağ değil, tarih boyunca bir milletin nefes borusudur. Şimdi “altın” uğruna kesilen her ağaç, aslında Türk’ün geleceğinden çalınan oksijen demektir.

Uşak–Kışladağ’da altın madeni… Evet, çıkarılan altının “Merkez Bankası’na gittiği” söyleniyor. Güzel, peki köylünün suyuna ne oldu? Altın bankada, su yerin dibinde! Altını kim takar cebine, susuz köyde ekmek pişmiyorsa?

Aydın–Latmos’ta kapasite artışına mahkeme dur dedi. Demek ki hâlâ vicdanı olan hâkimler var. Ama soruyorum size: Bir millet kendi dağı için mahkemeye koşmak zorunda kalır mı? Bu nasıl devlet aklıdır ki, vatandaşını dağını savunmaya mecbur bırakır?

Ve asıl trajedi: TBMM’de zeytinliklerin maden uğruna feda edilmesine yol veren düzenleme… Zeytin ağacını yerinden söküp başka yere dikeceklermiş! Efendiler, zeytin sadece bir ağaç değildir. Zeytin, bu milletin sabah kahvaltısındaki bereketi, kültüründeki barış sembolü, şiirindeki kutsallıktır. Siz zeytini taşımakla kalmazsınız, bu milletin kökünü sökersiniz!

Kırşehir’de toryum, nadir metaller gündemde. Dünya göz dikmiş, biz ise kendi geleceğimizin hazinesini üç kuruşa pazarlıyoruz. Toryum sadece bir maden değil, geleceğin enerjisi, bağımsızlığın sigortasıdır. Siz bunu yabancıya peşkeş çekerseniz, torunlarımızın bağımsızlığını da peşin peşin satmış olursunuz.

Artvin’de ormanlar… Cerattepe’de yıllardır milletin yüreği yanıyor. “Yüzde 22 ruhsat, 10 binde 7 kazı” diyorlar. Az görünüyor değil mi? Ama bir damla zehir bile bir şehri öldürmeye yetmez mi?

Altın Parlıyor Ama Gelecek Kararıyor

Bize “madencilik seferberliği” diyorlar. Seferberlik millet için yapılır; burada yapılan yağmacı için, yandaş için, küresel sermaye için. Seferberlik değil bu, toprak katliamı seferberliği!

Altının parıltısı gözünüzü kamaştırabilir ama çocuklarımızın geleceğini karartıyorsa o parıltı lanettir. Türk milletinin toprağı, yabancının kasasını dolduracak bir “kaynak deposu” değildir.

Vatan, Yer Altıyla da Vatandır

Vatan sadece sınırlarla çizilmez. Vatan, yer altındaki kömürle, altınla, toryumla, suyla bir bütündür. Siz toprağın altını satarsanız, üstünde yaşayan milletin istiklalini de satmış olursunuz.

Bugün bir Türk milliyetçisi olarak söylüyorum: Bizim görevimiz dağımızı, taşımızı, zeytinimizi, suyumuza kadar savunmaktır. Çünkü vatan, sadece bayrağın dalgalandığı toprak değil; o bayrağa rengini veren şehit kanıyla birlikte, kökleriyle ayakta duran her zeytin ağacıdır.

Türkiye, kendi altınını değil; kendi vicdanını kaybetmek üzere.
Madeni ararken, aslında geleceğimizi gömüyoruz.
Ve biliniz ki, bir gün bu topraklarda altın değil; ihanetin pası parlar.

MADENLERİMİZ YAĞMALANIYOR: ALTIN MI, ALDATILMAK MI?
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin