Zaman sokaklardan değil, yüreklerden okunur.
Ve bugün yüreğimizi yokladığımızda gördüğümüz gerçek çok net:
Bu ülkede hâlâ susmayan, eğilmeyen, dimdik duran bir avuç Türk kaldı.
Bu “bir avuç” laf olsun diye söylenmiş bir sitem değildir.
Bu, tarihin her döneminde kaderin omuzlarına bıraktığı ağır sorumluluğun adıdır.
Türk milleti hiçbir zaman çoğunluğun sesiyle değil, kararlılıkla çarpan azınlığın yüreğiyle ayakta kaldı.
Tarihteki her ihtişamın ardında, çoğu zaman sayıları az olsa da iradesi dağları yaran bir topluluk vardır.
Bir avuç Alper Tunga, bir avuç Mete Han askeri, bir avuç Börü…
Ve sonra bir avuç Kuvvacı:
Gecenin karanlığına meydan okuyan, mermi yokken bile cesareti silah yapan, “Türk esir olmaz” diyerek tarihin yönünü değiştiren insanlar…
Bugün?
Bugün de tablo farklı değil.
Dün Atatürk’e kefen biçenler ne kadar kalabalıksa, bugün Türk’e parmak sallayanlar da o kadar kalabalık.
Fakat bir fark var: Biz hâlâ buradayız.
Köklerimiz sağlam, töremiz diri, vicdanımız uyanık.
Bizi “bir avuç” yapan şey sayı değil, seviyedir.
Bir avuç Türk… Ama neymiş bu avuç?
Vatanı bir kredi kartı değil, bir namus borcu görenlerin avucu.
Bayrağı bir kumaş parçası değil, kefen bilenlerin avucu.
Devleti makam değil, emanettir diyenlerin avucu.
Dün ihanet koridorlarında fısıldaşanların bugün televizyon ekranlarında mangalda kül bırakmaması bizi ilgilendirmiyor.
Bizim sözümüz tarihle, bizim hesaplaşmamız vicdanla, bizim sadakatimiz devretmeyen bir mirasladır.
Bugün Türk milliyetçiliği kimilerinin sandığı gibi bir slogan, bir konser marşı, bir seçim bildirisi değildir.
Türk milliyetçiliği, hayatının herhangi bir anında Türk olduğun için bedel ödemeyi göze almak demektir.
Bugün konuştuğumuz şey bir ideoloji değil; bir duruşun, bir ahlakın, bir onurun adıdır.
Ve evet…
Bir avuç kaldık belki ama bu bir avuç, gönlü milyonların yükünü taşır.
Çünkü Türk’ün kaderi hiçbir zaman kalabalık olmayı beklememiştir.
Türk’ün kaderi, doğru zamanda doğru şekilde ayağa kalkan o bir avuç yürekli insanın omuzlarında yükselmiştir.
Bugün biz o sorumluluğu taşıyanlarız.
Bugün biz, eğilmeyeni, susmayanı, vazgeçmeyeni temsil ediyoruz.
Bugün biz, korkunun olmadığı yerde duranlarız.
Bilsinler ki:
Sayımız az olabilir ama irademiz tamdır.
Gücümüz sessizliğimizdedir, vakarımız duruşumuzdadır.
Bizim “bir avuç” dediğimiz yürek, istesek bir dünyayı sığdırır içine.
Ve en önemlisi…
Bu vatanın karanlığına düşen her gölgeyi, yine o bir avuç Türk aydınlatacak.
Çünkü tarih göstermiştir:
Türk düşerse dünya çöker. Türk durursa dünya derlenir. Türk susarsa insanlık sağırlaşır.
Biz susmayacağız.
Biz eğilmeyeceğiz.
Biz dimdik duracağız.
Ve gerektiğinde yine bir avuç Türk, bir millete yeniden yol gösterecek.












Yorumlar kapalı.