Sevda Güneş Kıran

Sessiz Terör

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Terör dediğimiz şey, sadece silah sesi değildir.
Bazen bir cümlenin içinde saklanır, bazen bir manşetin altına gizlenir,
bazen de bir sanat projesi diye sunulur.
Artık silahlar değil, kelimeler ateşleniyor bu ülkede.

Evet, sözde silahlar sustu…
Ama namlunun yerini aldı şimdi zihinler.
Kurşun değil, algı sıkılıyor artık bu millete.
Bunu fark etmeyenler için tehlike, çoktan kapıyı çalmıştır.

Bugün “terör” dediğimiz şey,
televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde, sahne ışıklarının altında,
parlamentoda, sosyal medyada…
farklı kostümlerle karşımıza çıkıyor.

Kimi zaman “özgürlük” diyor,
kimi zaman “sanat” diyor,
kimi zaman “fikir beyanı.”
Ama özünde, bir milleti kendi kimliğinden, kendi benliğinden uzaklaştırma çabası var.

Silahın gücü, vücutları yaralar;
ama fikirlerin gücü, zihinleri tutsak eder.
Ve ne yazık ki bugün,
bazı kürsülerde, bazı ekranlarda, bazı masalarda
zihinler rehin alınmıştır.

Bu ülkenin kalbine yıllarca kurşun sıktılar.
Tutmadı.
Şimdi o kurşunu “yumuşak güç” diye, “demokrasi söylemi” diye paketleyip
zihinlere sıkıyorlar.
Adına “politik terör” diyoruz artık.

Ve bu terörün hedefi, Türk milletinin hafızasıdır.
Tarihini unutturmak, dilini aşındırmak, inancını sulandırmak,
kimliğini “çağdaşlık” maskesi altında eritmek istiyorlar.

Oysa millet dediğin şey, sadece sınır çizgileriyle değil,
düşünce bağımsızlığıyla yaşar.
Bir ülkenin düşmanı artık dağda değil,
kültürde, medyada, üniversitede, sanatta.
Artık savaş, kalemle veriliyor;
ve o kalem, eğer doğru elde değilse,
silahın bile yapamayacağı tahribatı yapıyor.

Bakın, Atatürk ne diyordu:

“Bir milletin kültür seviyesi, onun istiklâlinin teminatıdır.”

İşte bu yüzden, bugün Türk milleti bir sınavdan geçiyor.
Bu sınav ne toprak meselesi, ne de sınır güvenliği meselesidir.
Bu sınav, zihin egemenliği sınavıdır.

Gerçek bağımsızlık,
yalnızca tankla, tüfekle korunmaz.
Gerçek bağımsızlık,
kendi dilini, kendi tarihini, kendi kültürünü savunabilme iradesidir.

Eğer bir millet, kendi kahramanına dudak büker,
kendi değerine “geri kalmışlık” derse,
bilin ki terör amacına ulaşmıştır.
Kurşun atmadan,
bir ülkenin ruhunu ele geçirmek işte budur.

Ve işte tam da bu yüzden,
bugün kalem tutan her el, bir mevzidedir.
Yazan her kelime, bir siper.
Susmak, teslim olmaktır.

Biz, kalemle vatan savunması yapan son nöbetçileriz.
Ve o nöbet, fikrin, vicdanın, kimliğin nöbetidir.

Unutmayın:
Bir ülke, ordusuyla değil;
inancıyla, fikriyle, dilinin direnciyle yaşar.
Silah sesi sustu diye,
terör bitti sananlar büyük yanılgıdadır.

Çünkü en tehlikeli savaş,
artık zihinlerde veriliyor.

Yazarın Notu: Bu yazı, herhangi bir kişi, kurum ya da siyasi oluşumu hedef almadan; Türk milletinin kültürel, zihinsel ve milli bütünlüğüne yönelik fikrî tehditlere dikkat çekmek amacıyla kaleme alınmıştır.

Sessiz Terör
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin