Yangınlar yalnızca evleri, ormanları, tarlaları değil, aynı zamanda halkın ruhunu, kimliğini ve geleceğinin nasıl yok edildiğini de göreceğiz.
Bu felaketler, Nika İsyanı’ndan 6-7 Eylül Olayları’na, PKK çatışmalarından 2025’teki rezerv alanlar yasasına kadar, siyasi otoritelerin toplum mühendisliği projelerinin birer aleti olarak kullanılmıştır. Bugün, bu alevlerin gölgesinde, halkımızın yaşadığı travmaları, yoksullaşmayı, toprak kayıplarını ve toplu göçleri sorguluyor; bu yangınların ardındaki siyasi iradeyi ifşa ederek ve toplumsal direncimizin gücünü haykırıyorum!
Mikro-Tarihsel Yaklaşımın Önemi
Mikro-tarih, büyük olayların gölgesinde kalan bireylerin ve küçük toplulukların hikayelerini merkeze alarak, tarihsel olayların yerel bağlamdaki etkilerini anlamayı amaçlar.
1.Bölümde yazdığım İstanbul’un yangınları gibi felaketler, sadece şehir planlamasını veya siyasi düzeni değil, aynı zamanda mahallelerin sosyal ağlarını, ekonomik yapılarını ve kültürel kimliklerini de derinden etkiledi. Bu yaklaşım, yangınların mahalle sakinlerinin günlük yaşamına, geçim kaynaklarına, dini pratiklerine ve komşuluk ilişkilerine nasıl yansıdığını ortaya koyar. Ayrıca, yangınların ardından gelen yeniden inşa süreçlerinin, yerel toplulukların dayanışma mekanizmalarını ve toplumsal hiyerarşileri nasıl yeniden tanımladığını anlamak için bir çerçeve sunar.
Yangınların Siyasi Maskesi: Toplum Mühendisliğinin Ateşli Aracı
Yangınlar, tarih boyunca sadece bir felaket değil, aynı zamanda siyasi güçlerin halkı yeniden şekillendirme, demografiyi değiştirme ve ekonomik kontrolü ele geçirme aracı olmuştur. Bizans’tan Osmanlı’ya, Cumhuriyet’ten günümüze, her yangın, bir avuç elitin çıkarları için halkın evlerini, geçim kaynaklarını ve umutlarını küle çevirmiştir. Bu alevler, isyanları bastırmak, etnik grupları yerinden etmek, kültürel kimlikleri silmek ve ekonomik rant yaratmak için kasıtlı olarak körüklenmiştir. Yerel topluluklar, bu yangınların yarattığı psikolojik travmalar, yoksullaşma ve göçlerle ezilmiş; kadınlar ve çocuklar, bu süreçte en ağır bedeli ödemiştir. Ancak halkımız, her zaman olduğu gibi, dayanışmasıyla, direnciyle bu alevlere meydan okumuştur!
Küresel Aynada Türkiye: Yangınların Evrensel Yüzü
Türkiye’nin yangınları, küresel bir gerçeğin parçasıdır. Brezilya’da Amazon’un alevleri, yerli halkları yerinden etti; Avustralya’da 2019-2020 yangınları, yerel toplulukları yoksullaştırdı. Bu yangınlar, her yerde aynı amaca hizmet ediyor: Demografik kontrol, ekonomik rant ve çevresel yıkım. Türkiye’deki rezerv alanlar yasası, Amazon’daki tarım şirketlerinin açgözlülüğüyle; iklim kanunu, Avustralya’nın fosil yakıt endüstrisiyle aynı kirli oyunun parçasıdır. Halklar, her yerde bu alevlerin kurbanı; ama her yerde, dayanışmayla, dirençle ayakta kalıyor!
Tarihin Sessiz Çığlığı: Kaynakların Gölgesinde Gerçek
Tarih, yangınların kasıtlı olduğunu haykırıyor, ama resmi kaynaklar bu gerçeği gizliyor. Procopius, Choniates, Osmanlı arşivleri, devlet raporları; hepsi siyasi erkin dilinden konuşuyor. Ama halkın sesi, sözlü tarihlerde, Online platformlarda, gerçeği haykıran makalelerde ve mikro-tarihsel analizlerde yaşıyor. Bu ses, yangınların toplum mühendisliğinin bir aracı olduğunu, halkın travmalarını, yoksullaşmasını, göçlerini bağırıyor.
Biz, bu sesi susturmayacağız; el birliği ile halkın gerçeğini, küresel meclis yönetimlerine rağmen, gün ışığına çıkaracağız!
Bir Çığlık, Bir Çağrı: Geleceğe Dirençle Yürümek!
Bin yıllık tarihimiz, alevlerin gölgesinde bir mücadele öyküsüdür. Nika İsyanı’ndan 6-7 Eylül’e, PKK çatışmalarından rezerv alanlar yasasına, yangınlar, siyasi otoritelerin halkı ezme, kimliği silme, rant yaratma aracı oldu. Ama halkımız, her zaman direnişini ortaya koymuş ve komşuluğuyla, dayanışmasıyla, alevlere meydan okumayı başarmıştır.
Lütfen yerlerinizi, topraklarınızı, tarım arazilerinizi ve geleceğinizi Küresel elitlere teslim etmeyin! Roma kulübünün amaçlarına teslim olmayın. Halk sokaklarda değil mecliste temsil edilir. Meclis hakları halkın haklarıdır. Meclis halk için idrak ve iradedir. Haklarınızı teslim ettiğiniz kişilerin geçmiş ve şimdiki amaçlarından emin olmadan oy vermeyin ve desteklemeyin.
Bugün hepimizi, bu tarihi sorgulamaya, bu yangınların ardındaki siyasi iradeyi ifşa etmeye ve geleceğimizi dayanışmayla inşa etmeye çağırıyorum!
Elinizde olan tüm gerçekleri yazın, söyleyin. Susmayın! Hukuki ve meclis haklarınızı onların elinden alın.
Kadınlar, çocuklar, yoksullar, yerinden edilenler; hepimiz tek ses olursak, dayanışmamızla, direncimizle, hakikat arayışımızla alevler ile bizi yok edecekleri bir dünya düzeninin binlerce yılık sistemini ve geleceğimizi, bu alevlerin gölgesinden kurtararak, adaletle, eşitlikle, dayanışmayla vatanımızı yeniden inşa edebiliriz.
Çünkü Biz Halkız ve bağımsız bir irade olarak kurucuyuz.
Güçlü olan biziz.
Bölüm 1 bin yıllık siyasi yangınları bölüm 1 yazımdan okuyabilirsiniz.












Yorumlar kapalı.