Simge ERCİYAS
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Akademik
  4. Dönem, eteklerdeki taşı dökme dönemidir.

Dönem, eteklerdeki taşı dökme dönemidir.

Pkk nın silah bırakma eyleminin TBMM de kurulacak komisyonda ele alınacağını ileten Erdoğan PKK nın siyasi erk aldığını da anlatmış oldu. Bu manada hükümet, milletin iradesini yok saymış ve Yüzlerce yıl sonra, bir defa daha Devleti işlevsiz hale getirmiştir. Dönem, eteklerdeki taşı dökme dönemidir. Oyuncular kuyruk oldu, İdeolojiler, Liderler, Tarikatlar, Sendikalar ve Kurumlar… Kuyruğun sonunda CHP var.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türk Milletinin Egemenliğine Yönelik Tehditler ve Nutuk’un Işığında Bir Uyanış Çağrısı

Türkiye, tarih boyunca sayısız badireyi aşmış, bağımsızlığını ve birliğini koruma kararlılığıyla her daim ayakta kalmış bir millettir. Ancak bugün, Türk milletinin egemenliğine, tarihine ve kimliğine yönelik yeni bir tehdit dalgasıyla karşı karşıyayız.

Erdoğan’ın son konuşmaları, tarihsel gerçekleri çarpıtan, Anayasa’nın temel ilkelerine aykırı söylemlerle dolu bir vandallık sahnesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu söylemler, yalnızca bir siyasi söylem değil, aynı zamanda Türk milletinin ortak tarihine ve kimliğine yönelik bir tahrifat girişimidir.

Nutuk’un birleştirici ruhu ve Anayasa’nın üniter yapısı ışığında, bu çarpıtmaları keskin bir eleştiriyle masaya yatıralım ve Türk milletine bir uyanış çağrısı yapalım.

Tarihsel Gerçeklerin Çarpıtılması Türk Tarihine Saygısızlıktır.

Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan konular, Türk tarihini sığ bir çerçeveye hapsetme ve gerçekleri çarpıtma çabasını açıkça ortaya koyuyor.

Örneğin, “Türkler 751 Talas Savaşı’ndan sonra Müslüman oldu” iddiası, tarihsel bir skandaldır. Türklerin İslam’ı kitleler halinde kabulü, 11. yüzyılın başlarında, özellikle Karahanlılar döneminde gerçekleşmiştir. Talas Savaşı (751), Türk-Arap ilişkilerinin başlangıcı olsa da İslam’ın Türkler arasında yaygınlaşması üç yüzyıl sonrasına dayanır. Bu çarpıtma, Türk tarihini yalnızca dini bir perspektife indirgeme ve evrensel karakterini yok sayma girişimidir.

Keza, “Malazgirt’te Türk, Kürt, Arap birlikte savaştı” iddiası da tarihsel gerçeklere vurulan bir başka darbedir. 1071 Malazgirt Savaşı’nda Alparslan’ın ordusu, Türklerden oluşuyordu. Arapların bu savaşta herhangi bir varlığı bulunmazken, “Kürt” diye anılan unsurlar, o dönemde Türk kimliğine ait olan ZAZA’lardır. Savaşın zaferinin önemli unsurlarından biri de Bizans ordusundaki Hıristiyan Türklerin Alparslan’ın safına geçmesiyle mümkün olmuştur. Bu gerçeği yok sayarak Malazgirt’i etnik bir mozaik gibi sunmak, Türk tarihine karşı kasıtlı bir saygısızlıktır.

Konuşmanın her bir detayda, Laiklik İlkesine ve Nutuk’un Ruhuna Aykırı Söylemler mevcut.

Erdoğan’ın konuşmasındaki “Türk, Kürt, Arap ortaklığı” ve “Ankara, İstanbul Türk, Kürt, Arap ortak şehrimiz” söylemleri, Türk milletinin egemenliğine ve kimliğine yönelik açık bir provokasyondur.

Türkiye’nin şehirleri, Türk milletinin ortak mirasıdır ve Türk şehirleridir. Bu söylemler, Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta tanımladığı Türk milleti kavramına doğrudan aykırıdır.

Nutuk’ta Atatürk, Türk milletini “ortak bir tarih ve kader birliği” olarak tanımlar ve etnik ayrımlara yer vermez. “Ne mutlu Türk’üm diyene!” ilkesi, Türk milletini birleştiren evrensel bir çağrıdır.

Erdoğan’ın etnik ayrıştırıcı söylemleri, bu birleştirici ruhu zedeleyen bir bölücülük tohumu ekmektedir.

Dahası AK Parti Milletvekili Âdem Yıldırım’ın, “Âdem soyundan, İbrahim milletinden, Muhammed ümmetindeniz” söylemi, Anayasa’nın 2. maddesinde tanımlı laiklik ilkesine aykırıdır. Türkiye, Anayasa’da “kurucu ilkelere dayalı demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak tanımlanır. Türk milleti, etnik veya dini bir topluluk değil, ortak bir tarih ve kültür birliği olarak varlığını sürdürür. Bu söylem, Türk milletinin kimliğini dini bir çerçeveye hapsetme çabasıdır ve Nutuk’un ulusal bilinci ön planda tutan anlayışına ters düşer.

Anayasa’nın Üniter Yapısına Karşı “Ortak Devlet” Fantezisi tam bir hezimet.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 3. maddesi, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunu açıkça belirtir.

Erdoğan’ın “Türk, Kürt, Arap ortak devleti” iması ve yeni anayasa girişimleri, bu temel ilkeye doğrudan bir saldırıdır. Türk milleti, Anayasa’da tanımlı tek egemen güçtür ve bu topraklar Türk milletinin vatanıdır. “Ortak şehir” ya da “ortak devlet” söylemleri, üniter yapıyı parçalamaya yönelik bir tuzaktır.

Bu girişimler, geçmişte Maraşel yardımları, 80 darbesi ve 15 Temmuz gibi olaylarla adım adım örülmüş bir planın devamı niteliğindedir. Bu planlar, Türk devletini işlevsiz hale getirme ve Türk milletinin egemenliğini zayıflatma amacı taşımaktadır.

Terörsüz Türkiye! Masalı ve BOP’un Gölgesinin eseridir.

Erdoğan’ın “AKP, MHP, DEM süreci birlikte yürütecek” açıklamasının ardından PKK’nın silah bırakma eylemi -TBMM de kurulacak olan bir komisyon ile yürütülecektir- söylemi PKK’nın siyasi olarak Türk meclisinin masasına taşınmasına sebep olmuş ve olacaktır. Bu alamda Terörist başının “PKK bundan sonra siyasi olarak mücadele edecektir” söyleminin tam icrasıdır. Burada ki amaç iyi niyetli olmayacak kadar açık ve nettir. 

Sözde “Terörsüz Türkiye”; “PKK’nın SİYASİ SİLAHLA FİZİKİ SİLAHIN YER DEĞİŞTİRMESİDİR”

Ayrıca incelemek gerekir ki; PKK’ya Suriye’de devlet kurdurulmuş, Türkiye’deki misyonu tamamlanmış gibi gösterilerek, terör örgütü “temize çekilmeye” çalışılmaktadır. Bu, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bir parçası olmaktan başka bir şey değildir. Erdoğan’ın geçmişte “Ben BOP’un eş başkanlarından biriyim” dediği hatırlanırsa, bu sürecin diğer aktörlerinin kimler olduğu da açıklığa kavuşur. AKP ve DEM’e “kahramanlık” payesi biçilerek, Türk milletinin aklıyla alay edilmektedir.

BOP’un taşeronları, Türk vatanını etnik bir bataklığa sürükleme hayali kurmaktadır.

Ancak Nutuk’un anti-emperyalist duruşu, Türk milletinin bu tür planlara karşı duruşunun en güçlü rehberidir. Nutuk, suçlamalarını belgelerle destekler ve gerçeklere dayalı bir eleştiri sunar. Bu nedenle, BOP bağlantısına dair iddiaların somut kanıtlarla desteklenmesi, Nutuk’un ruhuna uygun bir yaklaşım olacaktır.

Bu anlamda Türk Milletine Uyanış Çağrısı yapmak hakkımız olarak öne çıkmaktadır.

Erdoğan’ın konuşması, bir “tarihi zafer” değil, tarihe kara bir leke olarak geçecek bir vandallık örneğidir. Türk milleti, bu çarpıtmalar ve oyunlar karşısında uyanık olmalıdır. Nutuk’un birleştirici ruhu ve Anayasa’nın üniter yapısı, Türk milletinin yol göstericisidir. Bize düşen, bu gerçeği yüksek sesle haykırmak ve Türk milletini uyandırmaktır.

Türk milleti, kendi tarihine, kimliğine ve vatanına sahip çıkacak ne BOP’un eş başkanlarının ne de onların yerli işbirlikçilerinin oyuncağı olmayacaktır.

Türkiye, Türk’ündür ve Türk’ün kalacaktır!

Dönem, eteklerdeki taşı dökme dönemidir.
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin