Simge ERCİYAS
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. ZP
  4. Siyasi Partilerin Anayasa Karşısındaki Sınırı: Israrın Bedeli, Kapatma!

Siyasi Partilerin Anayasa Karşısındaki Sınırı: Israrın Bedeli, Kapatma!

Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleri uyarınca siyasi partilerin kapatılması, ancak anayasal ilkelere aykırı fiillerde ısrarla “odak” haline gelmeleriyle mümkündür. AKP, MHP, DEM ve CHP açısından laiklik, bölünmez bütünlük ve hukuk devleti ihlalleri bu çerçevede tartışılmaktadır. AİHM içtihatları, ısrarlı anayasa düşmanlığının korunmayacağını açıkça ortaya koymaktadır.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin siyasi tarihi, Anayasa’nın kırmızı çizgilerine meydan okuyan partilerin kapanma süreçleriyle dolu.

Bugün AKP, MHP, DEM ve CHP gibi ana aktörlere kapatma davası açılması halinde yargılanabilecekleri maddeler, doğrudan Anayasa’nın 68. maddesinin dördüncü fıkrası ve 69. maddesi ile ilişkilendirilir. Bu maddeler, siyasi partilerin tüzük, program ve eylemlerinin devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, ilkelere bağlı demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağını; sınıf veya zümre diktatörlüğünü savunamayacağını ve suç işlenmesini teşvik edemeyeceğini emreder.
PARTİ KAPAMA için esas eşik, partinin bu yasaklara aykırı fiillerin “odağı” haline gelmesidir – yani ısrar, süreklilik ve ısrara konu yasa dışı konunun, parti organlarınca benimsenme aranan şarttır ve günümüzde bu şartların oluştuğunu anlamak zor değil.

Dava açılması halinde, yargılama bu maddeler üzerinden yürür: Tüzük/programın doğrudan aykırılığına odaklanılır ise otomatik kapatma; eylemlerde ise odak olma tespitiyle, sonuca gidilir.
Siyasi Partiler Kanunu’nun 100-103. maddeleri de bu süreci tamamlar. Odak olma, üyelerin yoğun eylemi ve bu eyleme/eylemlere, parti yönetiminin zımni/açık sahiplenmesiyle oluşur. Tek bir eylem yetmez; ısrar ve fiili uygulama şarttır.

Bu partilerin potansiyel anayasaya aykırı ısrar eden eylemleri ise şöyle somutlaşır:

  • DEM Parti (ve öncülleri HDP çizgisi): Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı söylem ve eylemlerde ısrar. Terör örgütüyle bağlantı iddiaları, ayrılıkçı dilin programlarında cebre dayanan bir hale gelmesi, belediyeler eliyle fiili uygulamalar. Geçmiş kapatma davalarında (DTP, HADEP gibi) benzer gerekçelerle odak olma tespiti yapılmış; ısrarlı terör propagandası ve şiddet teşviki vurgulanmıştır. DEM Parti (ve öncülleri HDP çizgisi): Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı söylem ve eylemlerde ısrar. Terör örgütüyle bağlantı iddiaları, ayrılıkçı dilin programlarında cebre dayanan bir hale gelmesi, belediyeler eliyle fiili uygulamalar. Geçmiş kapatma davalarında (DTP, HADEP gibi) benzer gerekçelerle odak olma tespiti yapılmış; ısrarlı terör propagandası ve şiddet teşviki vurgulanmıştır. Delil saklama ve suç örtmede ısrar.
  • AKP: Laiklik ilkesine aykırı eylemlerde odak olma iddiası (2008 davası örneği). Eğitimde dini unsurların kamu düzenini dönüştürme aracı haline getirilmesi ısrarı, resmi dil ve kurucu ilkelerde cebir eğilimi. Halkı yanıltıcı seçim vaatleri ile meclis çalışmalarında farklılık, dinin bireysel alandan kamu düzenine taşınması. Delil saklama ve suç örtmede ısrar.
  • MHP: Milli bütünlüğe aykırı ayrıştırıcı söylemlerde ısrar. Nefret dili, ötekileştirme ve şiddet teşviki potansiyeli taşıyan milliyetçi retorik; bazı durumlarda hukuk devletini zedeleyen ittifak politikalarıyla anayasal ilkelere meydan okuma. Delil saklama ve suç örtmede ısrar.
  • CHP: Kurgucu politikalarla kurucu anayasa maddelerine cebir düşme ısrarı. Resmi dil ve laiklikte bireysel hakları aşan dönüştürme girişimleri, vekiller üzerinden halkı yanıltıcı eylemler. Seçim vaatleri ile uygulamada farklılık, anayasal birlik ilkesini zedeleyen ayrıştırıcı söylem. Delil saklama ve suç örtmede ısrar.

Tüm bu partiler, 86 yıllık cumhuriyetin temel ilkelerinde ısrarlı ihlallerle vatana ihanet sınırına yaklaşmaktadır. Dil ve dinin bireysel hak alanından çıkarılıp kamu düzenini dönüştürme aracına çevrilmesi, teröristle müzakere hilesi, resmi dilde cebir – hepsi odak olma sürecini tetikleyebilir. GBT kontrolü ve soruşturmayla kadro temizliği mümkün olmazsa, kapatma kaçınılmazdır.

AİHM ise bugüne kadar bu alanda Türkiye’yi savunmasız bırakmadı.!!
Refah Partisi/Türkiye kararında açıkça hükmetmiştir: Demokratik düzeni ortadan kaldırmayı hedefleyen siyasal projeler, ifade özgürlüğü kapsamında korunamaz. Şiddet teşviki, totaliter eğilimler veya anayasal düzeni yıkma amacı taşıyan ısrarlar karşısında devlet müdahalesi meşrudur ve “demokratik toplum gerekleri”ne uygundur. Benzer şekilde HADEP, DTP gibi davalarda AİHM, bireysel hakları korurken, kamu düzenini dönüştürme aracı haline getirilen dil ve eylemlere karşı kapatmaları haklı bulmuştur. Birleşik Komünist Parti gibi erken kararlar ihlal görse de, Refah sonrası çizgi nettir: Israrlı anayasa düşmanlığı, AİHM korumasından yoksun bırakır.

Anayasa’ya sadakat yoksa, siyasi varlık da yoktur. Israr edenler, odak olur ve kapatma kapısını aralar.
Yarınlar, bugünkü ihlalleri affetmeyecek; adalet, ısrarın bedelini ödetecektir.

Siyasi Partilerin Anayasa Karşısındaki Sınırı: Israrın Bedeli, Kapatma!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin