Tebriz; Atatürk’ün “istikbalde dahi bizi kurtaracak olan millî birliktir.”* (Nutuk, s. 430) uyarısını cisimleştiren bir jeokültürel direnç noktasıdır. Tarihsel Argümanlarda, 1500 yıllık yönetim, tıpkı Türkiye gibi şehrin Türk kimliğini “asimilasyona kapalı” kılmıştır. (Sümer, 1967’ye atıfla).
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta milli mücadelenin ruhunu şu sözlerle özetler:
“Millî hedef mutlaka olmalıdır. Büyük hedefe ulaşmak için millet birlik olmalıdır.”
İşte Tebriz, MS 446’dan 1921’e dek süren somut Türk hakimiyeti ve günümüze uzanan kültürel direnciyle, bu “millî hedef”in Güney Azerbaycan’daki abidevî timsalidir. Tıpkı Kıbrıs gibi, Türk varlığının jeokültürel savunma hattının temel direklerinden biridir ve Atatürk’ün öğütleri, bu hattın nasıl ayakta tutulacağının yol haritasını da bizlere sunmaktadır.
Nutuk’un Işığında Türk Savunma Hattının Ebedî Karakolu Tebriz ve Tarihî Kökler:
Atatürk, “Tarih yapan akıl, mantık, muhakeme bilmezse, hakikatler bâtıl inançlar içinde kaybolur” uyarısını yapar. Tebriz’in Hunlardan Kaçarlara uzanan 1.500 yıllık Türk yönetimi (kaynak: Minorsky, Sümer, Roemer), bu uyarının canlı kanıtıdır.
Selçuklu-İlhanlı mirası, şehrin Türk medeniyetindeki kurucu rolünü, Safevî ordusundaki Alevi Türkmen ocakları ve Kaçar hanedanı, idarî-kültürel sürekliliği de ispatlamaktadır.
Nutuk’taki “tarih şuuru” vurgusu, Tebriz’in unutturulan bu gerçeğini hatırlatma görevinin ne denli hayatî olduğunu gösterir. Bu uğurda yapılan savunmaya dayalı taarruz, milli kimliğin asimilasyonuna dayandığında ortaya çıkacak hakkı da beraberinde getirir.
Savunma Hattına insani bakış Askerî Değil, Kültürel Taarruzdu. 1921 de yapılan Lozan Anlaşması böyleydi. Günümüzde gelinen noktada görünen o ki askeri taarruzla bu anlaşmadan caymak isteyenler olmaktadır.
Atatürk’ün “Hattı müdafaa yoktur; sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır”* stratejisi, Tebriz için öznel ve kültürel vatan savunmasına da dönüşmüştür.
· Demografik Kale olan Tebriz nüfusunun %95’i anadilde Türkçe konuşur (kaynak: Ethnologue, 2023).
- Kültürel Taarruz açısından ise Tebriz; Şehriyar’ın “Heyder Baba’ya Selam”ı, geleneksel âşıq müziği, Farsça baskıya rağmen Türkçe eğitim talepleri, “savunma taarruzunu elden bırakmayan” bir bilincin eseridir.
Atatürk’ün “Milletimizin yüksek karakteri, yorulmaz çalışkanlığı, fıtrî zekâsı… bizi kurtaracaktır” sözü, Tebriz Türklüğünün asimilasyona direnişinin mottosudur.
Jeostratejik Karakol ve Nutuk’taki “İstikbal” Uyarısı
“İstikbalde dahi bizi felaketlerden kurtaracak, yalnız ve ancak çalışkanlık, akl-ı selim ve millî birlik olacaktır” diyen Atatürk, Tebriz’in tıpkı Kıbrıs gibi jeopolitik önemini anlamanın önemine de işaret eder.
Bu anlamda Tebriz’in önemine biraz değinelim:
- Enerji Koridoru: Türkiye-Azerbaycan doğalgaz hatları (TANAP) ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu için hayatî bir rol üslenmektedir.
- Türk Dünyası’nın Kilidi olma hali: Türkiye, Nahçıvan, Güney Azerbaycan ve Orta Asya’yı birleştiren coğrafî köprüdür. (Kaynak: CIA World Factbook, 2023).
- Kültürel Yayılma Üssü olarak İran’daki 40 milyon Türk’ün kimlik direnişinde başkent olan Tebriz’dir. Bu rol, Nutuk’taki “istikbali kuranların bu vatan evlâtları“ idealini yaşatır.
Türk Bilinci ve süresiz savunma taarruzu ruhu nedir?
Tarih boyunca siyasi dalgalanmalara rağmen Tebriz’deki Türk varlığı, kültürel ve demografik sürekliliğini korumuştur. Şehrin nüfusunun büyük çoğunluğu anadili Türkçe olan Türklerden oluşmaktadır. Dil, edebiyat (Sâhib Tebrizî, Şehriyar gibi şairler), müzik ve gelenekler güçlü bir şekilde yaşatılmaktadır. Bu kültürel direnç ve kimlik bilinci, dışarıdan gelen asimilasyon veya baskı politikalarına karşı sürekli bir “savunma taarruzu” halindedir. Bu taarruz, kültürel üretimle, kimliğin açıkça ifade edilmesiyle ve uluslararası platformlarda hakların aranmasıyla kendini gösterir. Tebriz şehrinde ki Türkler, varlıklarını ve haklarını korumak için sosyal ve kültürel alanda sürekli bir mücadele ve canlılık içindedir. Kıbrıs Türklerinin mücadelesi de bu anlamda benzer bir “savunma taarruzunu” ifade eder.
Süresiz savunmaya dayalı taarruz ruhu: Kıbrıs’ın Tebriz ile aynı olan Mücadelesi
Atatürk’ün “Taarruz eden, karar verendir”* ilkesi, Kıbrıs’ta olduğu gibi Tebriz’de de kültürel varoluş mücadelesine yansır:
- Kıbrıs: 1974 Barış Harekâtı’yla askerî taarruz gerçekleştirmiş, Rum baskısına rağmen Türkçe eğitimle kültürel taarruz gerçekleştirmektedir.
- Tebriz: Siyasî egemenlik olmasa da sokakta Türkçe sloganlar, sanatta Türk motifleri, akademide Türk tarihi araştırmalarıyla fiilî taarruz halindedir.
- Nutuk’ta vurgulanan “azim ve iman”, her iki cephede de aynıdır. Bu bizim anlamamız gereken büyük amaçtır.
“Büyük Hedef”in Güneydeki Nöbetçisi Tebriz, Akdeniz’de ki Nöbetçisi ise Kıbrıs’tır.’’
Atatürk’ün “Büyük hedefimiz, millî sınırlarımız içinde kayıtsız şartsız bağımsız yaşamaktır”* sözü, Kıbrıs için olduğu kadar Tebriz için de geçerlidir.
Tarihî Türk şehri, bugün resmî sınırlar dışında kalsa da Nutuk’un “millî birlik” çağrısı, Anadolu ile Güney Azerbaycan arasındaki kültürel bağı güçlendirmeyi ve Türk’ün asil kanında mevcut olanın sınır tanımadığı bir inanç, Tebriz’in kültürel taarruz azmini beslemeyi zorunlu kılar.
Tıpkı Kıbrıs’ın Akdeniz’deki savunma hattı oluşu gibi, Tebriz de Nutuk’la şekillenen Türk bilincinde, “ebedî müstakil yaşamak” ülküsünün güney karakoludur. Bu karakol, taarruzu asla bırakmayacak tarihî bir yükümlülüktür.
Atatürk’ün öğütleri, Tebriz’in tarihî ve kültürel konumunu millî mücadele ruhuyla birleştirerek, Türk dünyasının “ebedî karakolu” olduğu tezini güçlendirir. Nutuk’taki taarruz, birlik ve istiklal vurguları, coğrafî sınırlar ötesinde bir savunma hattının fikrî temelidir.
Biraz daha derinleşelim; Tebriz’in Türk tarihindeki yerini kronolojik olarak inceleyerek, onun süregelen jeostratejik önemini ve Türk bilincindeki yerini Kıbrıs gibi diğer bölgelerle birlikte değerlendirmeye almak isterim. Hatta bu analizlerin her birini ayrı ayrı Orta Doğu ve Avrupa Türkleri içinde net olarak söyleyebiliriz.
1921: Bir Dönüm Noktası ve Süregelen Aidiyet
1921 yılı, Tebriz’in resmi siyasi statüsünde bir dönüm noktasıdır. İran’da Rıza Şah’ın güç kazanması ve merkezi otoriteyi tesis etme çabaları sırasında, Tebriz doğrudan Türk devletlerinin yönetimi altına girmedi. (kısa ömürlü “Azerbaycan Milli Hükümeti” 1945-1946 hareketler dışında) Ancak, bu tarihsel kopuş, şehrin demografik, kültürel ve kimliksel gerçekliğini değiştirmedi. Tebriz, Güney Azerbaycan’ın tartışmasız kültür başkenti olmayı ve Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olarak varlığını sürdürdü. Bu varlık Türk Savunma Hattında Bir Direk olarak ödevini bugüne kadar taşıdı.
Tebriz’in önemi sadece tarihiyle sınırlı değildir. Coğrafi konumu onu her dönem hayati kılmıştır:
- Anadolu-Kafkasya-İran Koridoru: Anadolu’yu Orta Asya ve İran içlerine bağlayan ana ticaret ve göç yollarının kavşağındadır.
- Enerji ve Ulaşım Merkezi: Bölgenin enerji hatlarının ve modern ulaşım ağlarının geçiş noktasıdır.
- Kuzey Sınırının Kilidi: İran’ın kuzeybatı sınırında, Ermenistan, Azerbaycan (Nahcivan) ve Türkiye sınırına yakın konumuyla stratejik bir savunma ve kontrol noktasıdır.
- Türk Dünyasının Güneydeki Karakolu: Türkiye, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Orta Asya Türk devletleriyle bağlantıda, Türk varlığının ve kültürünün İran coğrafyasındaki en güçlü kalesidir.
İşte bu nedenlerle Tebriz, Kıbrıs gibi Türk varlığının ve haklarının merkezleriyle birlikte, Türk savunma hattının zihinsel ve jeopolitik haritasında yer almaya devam etmektedir. Buradaki “savunma hattı” ifadesi, sadece askeri bir çizgiyi değil, Türk kültürünün, kimliğinin ve bölgesel güvenlik çıkarlarının korunması gereken sürekli bir bilinç ve ilgi alanını temsil eder.
Sonuç olarak; Tebriz, MS 446’dan 1921’e kadar süren resmi Türk hakimiyetlerinin mirasçısı olarak, Türk tarihinin derin izlerini taşıyan bir şehirdir. Bu uzun hakimiyet dönemi, onun demografik ve kültürel dokusuna silinmez bir Türk damgası vurmuştur. Günümüzde, coğrafi konumunun sağladığı stratejik önem ve güçlü Türk kimliği nedeniyle Tebriz, fiili olarak Türk dünyasının savunma ve kültürel bilinç hattında yaşayan bir direk olarak varlığını sürdürmektedir. Tıpkı Kıbrıs’ta olduğu gibi, Tebriz’deki Türk varlığı ve bilinci, haklarını ve kimliğini korumak için kültürel ve sosyal alanda sürekli bir “taarruz” içindedir. Bu durum, Tebriz’in sadece geçmişin değil, aynı zamanda Türk dünyasının bugününün ve geleceğinin de önemli bir parçası olduğunun açık kanıtıdır.
Çözüm: ABD İran’a savaş ilan etmeden bir NATO üyesi ülkenin, kendi halkının yoğun olduğu bölgeler için ki bu İran’ın yarısı demek! -garantör ve koruyucu- olarak bölgede olması savaşın Lozan hakkı gereği Türklerin kayıp yaşamaması ve olası savaşın olmaması hatta olsa dahi uzlaşmaya çabuk gitmesine sebep olabilir.
Türk tarihinin derin nehrinden ilham almanız dileğiyle…
Kaynakça (Nutuk Referanslı):
- Atatürk, M.K. (1927). Nutuk. Türk Tarih Kurumu Basımı. (Alıntılar: Söylev bölümleri, ss. 5-27; 412-430).
- Minorsky, V. (1943). Tadhkirat al-Muluk. Luzac & Co.
- Roemer, H.R. (1986). The Cambridge History of Iran, Vol.6. Cambridge Univ. Press.
- CIA World Factbook: Iran (2023). Demographics & Energy Routes.
- Shaffer, B. (2002). Borders and Brethren: Iran and the Challenge of Azerbaijani Identity. MIT Press. (Kültürel direniş analizi).
- Ethnologue: Azerbaijani South (2023). Language Vitality Report.
Kaynakça:
- Avery, P., Hambly, G. R. G., Melville, C. (Ed.). (1991). The Cambridge History of Iran, Volume 7: From Nadir Shah to the Islamic Republic. Cambridge University Press.
- Boyle, J.A. (Ed.). (1968). The Cambridge History of Iran, Volume 5: The Saljuq and Mongol Periods. Cambridge University Press.
- Minorsky, V. (1943). Tadhkirat al-Muluk: A Manual of Safavid Administration. Luzac & Co.
- Roemer, H.R. (Ed.). (1986). The Cambridge History of Iran, Volume 6: The Timurid and Safavid Periods. Cambridge University Press.
- Sümer, Faruk. (1967). Oğuzlar (Türkmenler): Tarihleri – Boy Teşkilatı – Destanları. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı.
- Tapper, R. (1997). Frontier Nomads of Iran: A Political and Social History of the Shahsevan. Cambridge University Press. (Tebriz bölgesindeki Türkmen aşiret yapısı için).
- Woods, John E. (1999). The Aqquyunlu: Clan, Confederation, Empire. University of Utah Press.
- “Military Report on Persia (Iran)”. (1941). War Office, Great Britain. (Tebriz’in stratejik önemi ve demografik yapısına dair dönemsel askeri değerlendirme).
Yorumlar kapalı.