Altın Madeninin Üzerine Çöken Politik İttifak ve Türkiye’nin Jeopolitik Riski

İliç’teki altın madeni faciası sonrası kurulan olağandışı siyasi ittifak, bilimin devre dışı bırakıldığı tehlikeli bir süreci işaret ediyor. Kimyasal riskler araştırılmadan verilen pozlar, şeffaflığı gölgeliyor. Bu tablo, çevresel güvenliğin ötesinde Türkiye’nin ulusal egemenliği açısından kritik bir kırılganlık yaratıyor.

Halk Meclisi tarafından hazırlandı

7 Aralık 2025, 09:13 yayınlandı

İliç’te Çernobil sonrası dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir maden faciasının yarattığı enkaz daha kurumadan, aynı bölgenin etrafında kurulan tuhaf, hizipsel, partiler-üstü ittifak Türkiye’nin politik güvenlik anatomisinde yeni bir fay hattı açıyor. Nokta Haber Ajansı’nın işaret ettiği buluşma, yalnızca siyasi değil; bilimsel, ekonomik ve ulusal güvenlik boyutlarıyla da alarm zillerini çaldırıyor.

Çünkü bu masa, bir ilçeyi değil, Türkiye’nin bağımsız bilim kapasitesini, çevresel egemenliğini ve ekonomik şeffaflığını ilgilendiriyor. Altın madeninin oluşturduğu kimyasal riskler, toprağa ve suya karışan ağır metaller, liç sahasının çökmesiyle ortaya çıkan jeokimyasal bozulma; tüm bunlar hâlâ bilimsel olarak tam anlamıyla incelenmemişken, bölgedeki siyasi trafik hiç olmadığı kadar yoğun.

Asıl tehlike ise burada: Bilim susarken, siyaset konuşmaya başlar. Ve bu defa konuşan siyasetçiler değil; aynı masaya oturmaması gereken aktörlerin kurduğu karma ittifak.

RİSKLER için en az 5 Çarpıcı Başlık

1) “Çernobil Altın Madeni” Etkisi Bilimsel Olarak Kanıtlanmamışken, Politikanın Masaya Çökmesi

Liç yığınının yarattığı “radyoaktif benzeri yayılım etkisi”, Sedat Cezayirli gibi bağımsız isimlerin uyarılarında sıkça işleniyor. Henüz akademik veri yok; ama devasa kimyasal yükün yeraltı suyuna etkisi politik hesaplarla gölgeleniyor.

2) Siyasi Partiler Arası Garip Yakınlaşma:

Neden Bu Masa, Neden İliç’te?
Birbirine ideolojik olarak yaklaşması mümkün olmayan siyasi aktörlerin maden çevresinde buluşması, “çevresel sorumluluk” görüntüsünden ziyade; rant, şirket çıkarı ve yerel-merkezi güç paylaşımı şüphesini doğuruyor. Bu masanın ait olduğu yer halkın yanı değil, şirket lobilerinin ortası gibi duruyor.

3) “Normalleşme” Retoriğinin Kararttığı Bölgesel Felaket

Türkiye son bir yıldır “normalleşme” söylemiyle yönetiliyor. Ancak normalleşmenin en tehlikeli olduğu yer tam burası: Ekolojik felaket bölgeleri. Çünkü burada denetimsizlik, “sessizlik” üretir; sessizlik ise politik suç ortaklığı.

4) Felaket Sonrası Bilimin Devre Dışı Kalması = Ulusal Güvenlik Açığı

İliç gibi bir vaka, ABD’de veya Avrupa’da yaşansa bilimsel raporlar, bağımsız heyetler ve uluslararası veri akışı 24 saat içinde devreye girer. Bizde ise tam tersi oluyor: Bilim geriye, siyaset ileriye atılıyor. Bu, ulusal güvenlik tehdididir—çünkü toprak, su ve gıda zinciri etkileniyor.

5) Kamuoyunun “Siyasi PR Operasyonuna” Maruz Bırakılması

Siyasilerin maden sahasında verdiği fotoğraflar, kriz yönetimi değil; imaj yönetimi içeriyor.
Bu da kamuoyunun gerçeği öğrenmesini geciktiriyor: Maden hâlâ tam güvenli değil. Kimyasal sızıntı riskinin sürdüğüne dair teknik raporlar hâlâ ortada yok.

Bu Masanın Siyasi Değil, Bilimsel Bir Değeri Var mı?

Sedat Cezayirli ve birçok bağımsız çevre bilimcilerin yaklaşımı net: “Siyasilerin orada bulunması hiçbir şeyi çözmez; bilimi susturur.”

İtirazların omurgası şu şekilde kurulmakta:

Siyasi figürlerin ziyaretleri, yeni bir denetim mekanizması yaratmaz.
Madenin kimyasal yükü, “fotoğraf çekerek hafiflemez”.
Gerçek çözüm ancak bağımsız denetim + uluslararası laboratuvar ölçümleri ile mümkündür.
Siyasi ittifakın varlığı, şirketin lehine; halkın aleyhine bir görüntü yaratır.
Şeffaf olmayan bu yakınlaşma, bilimsel verilerin manipüle edilmesi ihtimalini güçlendirir.

Bu nedenle itirazlar, siyasi masanın meşruiyetini değil; bilimin tekrar masaya oturmasını talep ediyor.

ÇAĞRIMIZDIR

Türkiye’nin Bağımsız Bilim İnsanlarına Tarihi Çağrıdır!
İliç’te yaşanan bu olağanüstü vaka yalnızca bir çevre olayı değil; Türkiye’nin egemenlik ve bağımsızlık testidir.
Siyasi ittifakların gölgelediği bu süreçte gerçek bilgi, gerçek çözüm ancak bilimin geri dönmesiyle mümkün olacaktır.

Lütfen bağımsız rapor oluşturun.
Lütfen bölgeyi inceleyin.
Lütfen veriyi siyasetin eline bırakmayın.
Bu ülkenin toprağı, suyu, çocukları ve geleceği buna bağlı.

Okunma Sayısı: 21