Türkiye’de devlet kaynakları, yıllardır “yatırım” diye lanse edilen ama gerçekte büyük bir israf, yolsuzluk ve beceriksizlik batağına dönüşen projelere gömülüyor. Yurt dışında Sudan’dan Somali’ye, Venezuela’dan Libya’ya kadar uzanan, yurt içinde ise şehir hastanelerinden Kanal İstanbul’a, devasa köprü ve otoyollardan yerli otomobile kadar biriken milyar dolarlık zararlar ortada. Peki bu beceriksizliğin son halkası olan Somali’de 360 milyon dolara kurulacak uzay üssü, bu israf zincirine yeni bir halka mı ekleyecek, yoksa gerçek anlamda bir atılım mı olacak?
Sudan’da Çöpe Giden 150 Milyon Dolar
AKP’nin tarım sevdası Sudan’da tam bir fiyaskoya dönüştü. 10 yıl boyunca tohum ekilemeyen, üretim yapılmayan, “Türkiye’nin gıda güvenliği” vaadiyle başlayan devasa tarım arazisi kiralama projesi, tam 150 milyon dolar kamu kaynaklarının çöpe atılmasıyla sonuçlandı. Hiçbir hesaplama yapılmadan, sadece siyasi heveslerle başlayan bu proje, Türkiye’nin uluslararası itibarını da zedeledi.
Somali ve Libya’da Devletin Kaybeden Eli
Somali’deki askeri üs ve altyapı yatırımları milyarlarca dolara ulaşırken, bu kaynaklardan ekonomik bir karşılık alınmadı. Somali’ye yapılan 500 milyon dolarlık yardım ve yatırım, Türkiye’nin Afrika’daki prestij uğruna cebinden çıkardığı boşuna harcanmış paralar olarak kayda geçti. Libya’da ise Türk müteahhitlerin tahsil edemediği 4,5 milyar dolarlık alacak, AKP’nin dış politika beceriksizliğinin faturası olarak karşımıza çıktı.
İçeride Milyarları Bitiren Hastane ve Kanal Fiyaskosu
Türkiye’nin şehir hastaneleri adı altında kurduğu sağlık sistemi, 450 milyar TL’lik kira garantisiyle devlet bütçesini milyarlarca lira açıkla karşı karşıya bıraktı. Hizmetin kalitesi ve vatandaşın erişimi tartışmalı, ama Hazine’nin uzun vadeli yükü tartışmasız.
Kanal İstanbul projesi ise tam bir ranta dönmüş durumda. Şu ana kadar harcanan 30 milyar TL’nin üzerine, daha başlama aşamasında yüz milyarlarca liralık borç ve çevresel yıkım riski ekleniyor. Projenin temelinde bilimsel değil, siyasi çıkarlar var.
YİD Modeli Köprü ve Otoyollar: Devlete Borç, Özel Sektöre Servet
Yap-İşlet-Devret modeliyle inşa edilen köprüler ve otoyollar, devletin kasasından her yıl 20-30 milyar TL garanti ödemesi yapılmasına yol açıyor. Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli gibi projeler halkın değil, birkaç inşaat devinin kasasını dolduruyor. Bu yatırımlar, halkın cebinden çıkan paranın devlet garantisi adı altında özel sektöre aktarılmasından başka bir şey değil.
Yerli Otomobil Togg: Halktan Uzak, Kârı Belirsiz
Togg projesine devlet, 50 milyar TL’nin üzerinde kaynak aktardı. Ancak ortada ne geniş bir satış ağı ne de halkın bütçesine uygun fiyat var. Millilik oranı tartışmalı, üretimin büyük bölümü ithal parçalarla yapılıyor. Bu da Togg’u, milli otomobil değil, milli yatırım hezimeti haline getiriyor.
Tarımda İthalata Bağımlılık: Çiftçiye Sırt Dönme Politikası
Türkiye’de çiftçiler, devlet desteği alamadığı için üretimden vazgeçerken, ithalata her yıl 10-15 milyar dolar ödeniyor. Son 20 yılda bu rakam 150 milyar doları geçti. Bu, AKP’nin tarımı yok saydığı, ithalatçı politikalarla üreticiyi mağdur ettiği gerçeğini ortaya koyuyor.
Somali Uzay Üssü: Yeni Bir İsraf Projesi mi?
Ve şimdi sıra geldi “milli teknoloji hamlesi” olarak sunulan Somali uzay üssü projesine. 360 milyon dolar maliyetle kurulacak bu üs, teknik altyapı ve güvenlik sorunları nedeniyle büyük risk taşıyor. Türkiye’nin kendi roket teknolojilerinde hâlâ yeterli kapasiteye sahip olmadığı ortadayken, Somali’nin istikrarsız ortamına yapılacak bu yatırım, “yeni bir batık proje” olmaya aday.
GENEL TOPLAM: BATIRILAN YATIRIMLAR
Kapsam | Tahmini Toplam Zarar |
Yurt Dışı | 8,5–9 milyar USD |
Yurt İçi | 15+ milyar USD (600 milyar TL) |
Genel Toplam | En az 23–25 milyar USD doğrudan zarar |
Bu rakamlara dolaylı ekonomik zararlar (kayıp fırsatlar, üretim dışı kalma, enflasyon etkisi, sosyal maliyetler) dahil değildir. Dahil edilirse toplam zarar 40–50 milyar USD’yi bulabilir. Bu veriler bildiklerimiz, şeffaf olmayan sistem içinde bilinmeyenler ve gölge oyunlar ile son 86 yılın faturası çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır.
En nihayetinde;
Türkiye’nin bugüne kadar yaptığı yurt dışı ve yurt içi yatırımlar, liyakatsizlik, rant odaklı yönetim ve şeffaflık eksikliği nedeniyle büyük bir iflas yaşadı. Yüz milyarlarca lira kamu kaynağı, halkın refahına değil, birkaç kişi ve şirketin cüzdanına aktı.
Bugün yeni uzay üssü yatırımı konuşulurken, esas tartışılması gereken konu şudur: Türkiye artık boşa harcanan milyarların hesabını soracak mı? Yoksa bu yazgı devam edecek ve uzay üssü de sıradan bir “batık yatırım” olarak tarihe mi karışacak?
Peki ya ihanete hizmet eden meclis çalışanlarına verilen paralar, ihanetin iş birlikçi partilerinin aldığı paralar, çalışmayan kurumlara dökülen yatırımlar ve yandaş, diplomasız memur skandalında kaybedilenler, vekil emeklilikleri ile kuruluşa hayır diyen bürokrat kadrosu, engellenen tarım, eğitimle nesillerin yok edilmesinin verdiği zarar, terörle ziyan olan şehirler ve hayatlar, yanan ormanlar, peşkeş çekilen araziler, devir edilen limanlar, fabrikalar ve daha niceleri….ne olacak…Bu başarısızlık ne zaman son bulacak? Türk Milleti uyan artık.
Vatandaşların hakkını savunan, şeffaflık ve hesap verebilirlik isteyen herkes bu tabloyu ve gerçeği görmeli, sorgulamalı ve değişim talep etmelidir. Bu suç 86 yıllık bir suç silsilesidir. Bugün sadece zirvesini yaşamaktayız? Peki yarın?
Yorumlar kapalı.