Allah’a iftira atmayın. Allah size “yan gelip yatın, ben sizin için her şeyi hallederim” demiyor. Tam tersine; direnin, mücadele edin diyor.
Yahu sizin gözünüz kör, kulağınız sağır—anladım da, yani hiç mi düşünmüyorsunuz?
Allah, sevgili Peygamber’ine (s.a.v.) öyle bir mucizeyle gelmedi ki insanlara acelesiz bir rahatlık buyursun.
Okçular Tepesi’nde okçular yerini terk ettiği zaman ganimet hevesine kapılıp mücadeleyi bıraktıklarında mağlubiyeti yaşatmadı mı bize?
Tayyif’te üzerine pislikler atılırken, Allah oraları yerle bir edip onu bir anda korumaya alsaydı; ama yapmadı.
Çünkü Allah’ın nizamı böyle çalışmıyor.
Allah kullarına akıl ve irade verdi, sonra onu nasıl kullanacaklarını öğretecek peygamberleri gönderdi ve vahyi indirdi. Başka bir mucize beklemeyin: aklınızı, iradenizi kullanın.
Din, tembellik reçetesi değil; din, mücadele kitabıdır.
Hz. Muhammed, Hz. Ali, Selahattin Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet ve en yakın tarihimizden Mustafa Kemal Atatürk — hepsi devrimci, mücadeleci insanlardı. Onlar, imanla birlikte aklı, disiplinli çalışmayı, stratejiyi ve fedakârlığı birleştirdiler. Onların örneğinde görüyoruz ki zafer, dualarla değil; kararlı irade, plan, disiplin ve eylemle kazanılır.
Bugün de aynı ahlâk gereklidir: Söylem yetmez, icraat lazımdır. Sözde imanla, temelde rahatına düşenler; mazlumların yanında slogan atan ama günlük hayatında çıkar peşinde koşanlar, ne Filistin’e ne de başka bir hakkaniyete gerçek katkı sunar. Dinî sloganlarla vicdanların örtülmesine izin vermeyin. İcraate bakın; niyete, karara, eyleme bakın.
Kardeşlerim, unutmamalıyız: Allah’ın yardım vaadi, tembelliğe değil; doğrulukla, akılla ve fedakârlıkla mücadele edenlere aittir. Dua edin — ama dua ile yetinmeyin. Önce siz mücadeleyi verin, sonra dua ile destekleyin; çünkü Allah, çalışanın, çabanın yanında durur.
Mücadeleci olun. Devrimci olun. Akıl ve iradeyi elden bırakmayın.
Yorumlar kapalı.