Osmanlı İmparatorluğu’nu Birinci Dünya Savaşı’na sürükleyen tuzağı hatırlayalım. İngilizler, parası ödenmiş gemileri teslim etmedi. Almanlar ise fırsatı ganimet bildi: “Biz size iki gemi verelim, hem de parasız” dediler. Devlet aklı (!) da bunu kabul etti. Goeben ve Breslau, yani Yavuz ve Midilli adını alan gemiler, Karadeniz’e çıkıp Türk bayrağı çekerek Rus limanlarını vurdu. Odessa, Sivastopol, Novorossiysk ve Kefe (Feodosya) ateşe tutuldu. Osmanlı’nın iradesi dışında yapılan bu hamle, imparatorluğu savaşa soktu.
Bedava peynirin sadece fare kapanında olduğunu anlayamayan bir devlet aklının, bir milletin kaderini nasıl belirlediğini görmek için daha büyük bir ders aramaya gerek yok.
Bugün aynı oyunun daha sofistike bir versiyonuna maruz kalıyor olabiliriz. Amerika ile Rusya arasında görünürde bir gerilim var: Ukrayna, Suriye, enerji hatları… Ama perde arkasında aynı masada oturup Türkiye’yi nasıl dizayn edeceklerini konuşmaları ihtimal dışı mı?
Elbette değil. Tarih bize bunu defalarca gösterdi.
Kanal İstanbul projesi, ekümenik patriklik meselesi… Acaba bu konularda ABD ve Rusya “örtülü bir mutabakat” içindeler mi? Türkiye’yi zayıflatacak, İstanbul’u uluslararası bir proje alanına çevirecek, milli iradeyi bypass edecek bir plan söz konusu olabilir mi? Elbette olabilir.
Bizim meselemiz şu: Tarihten ders alacak mıyız, yoksa yine birileri bize “bedava gemi” mi pazarlayacak? Osmanlı’nın 1914’te yaptığı hata, bugün farklı ambalajlarla önümüze konuluyor. Devlet aklının yapması gereken, geçmişin tuzaklarını bilerek bugünü okumaktır.
Unutmayalım: Bedava peynir sadece fare kapanında olur.
Yorumlar kapalı.