Kadir Uğur Yılmaz
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Bir Lozan, İki Anlaşma: İhanetle Zaferi Karıştırmak

Bir Lozan, İki Anlaşma: İhanetle Zaferi Karıştırmak

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tarih, hafızasını kaybeden milletlere tokadını esirgemez. Ne yazık ki bugün, geçmişin karanlık dehlizlerinden çıkan bir bilgi kırıntısını bütün bir milletin mukadderatıyla eş tutanlar var. “Lozan ihanettir!” diyerek ortalığı ayağa kaldıranların bir kısmı kasıtlı iftiracılar, bir kısmı da cehalet sarmalına kapılmış şaşkınlardır.

Bakınız… Ortada iki farklı “Lozan” vardır. Biri 1912’de imzalanan Lozan-Uşi Anlaşması, diğeri ise 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşmasıdır. Birincisi, Trablusgarp Savaşı sonrasında Osmanlı’nın İtalya’ya Ege’deki 12 Ada’yı geçici olarak bırakmayı kabul ettiği, dahası Kuzey Afrika’daki son topraklarından da çekildiği bir teslimiyet belgesidir. Bu anlaşma, ihanetin değilse de acizliğin belgesidir. Osmanlı, Avrupa’daki hasta adam haline getirilmiş, sahipsiz kalmış, işgal altında bir imparatorluktur.

Peki ya 1923’te imzalanan Lozan? O anlaşma, emperyalizme karşı kazanılmış bir istiklal savaşının diplomatik zaferidir. Sevr’in kefenini yırtıp atan, Anadolu’yu paramparça etmeye gelenleri kapı dışarı eden bir dirilişin belgesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusudur.

Bugün çıkıp da “Lozan ihanettir” diyenler, ya 1912’deki Uşi’yi 1923’le karıştırıyor ya da bilerek bulanık suda balık avlıyor. Lozan Antlaşması’nı eleştirecekseniz, önce masaya ne konmuş, ne alınmış, ne verilmiş, kime ne söylenmiş, onu bileceksiniz. Lozan, Atatürk’ün deyimiyle bir “siyasi zaferdir.” Mondros ve Sevr gibi zillet anlaşmalarını tarihin çöp kutusuna atan bir başarıdır.

Evet, Lozan’da taviz verilmiştir. Musul alınamamıştır. 12 Ada’nın geri iadesi sağlanamamıştır. Ama şunu da görelim: O masaya işgal altındaki bir devlet değil, düşmanı yenen bir millet oturmuştur. Lozan’da pusu yok, mücadele var. Zorluk var ama teslimiyet yok. Bu bir denge ve diplomasi oyunudur. Eski Osmanlı paşalarının gölge gibi gittiği masalardan farklıdır.

İşin en hazin yanı ise şu: Bazıları bu iki Lozan’ı kasıtlı olarak birbirine karıştırıyor. Uşi anlaşmasını 1923 Lozan’ı sanıyor ya da öyle göstermek istiyor. Buradan da “Türkiye Cumhuriyeti ihanet üzerine kuruldu” sonucunu çıkarmaya çalışıyor. Bu; Türk milletinin aklıyla, hafızasıyla, tarihsel duruşuyla alay etmektir. Eğer bu milletin tarihiyle bir hesabınız varsa, Lozan’ı değil; siz kendi sicilinizi sorgulayın.

Lozan 1923, Türkiye Cumhuriyeti’nin “biz varız” dediği gündür. Kurucu iradeye dil uzatmak, bu millete saldırmaktır. Kim ki Lozan’ı hedef alır, aslında Cumhuriyet’e göz koymuştur.

Gerçeği söylemekten korkmayanlar için söz açıktır:

Bir Lozan ihanetin belgesidir – Uşi’dir. Diğeri ise istiklalin tapusudur – 1923’tür.

Biri çöküşün, biri kuruluşun adı. Biri hasta adamın çırpınışı, biri dirilen milletin yumruğudur.

Karıştırmayın! Kasıtlı olanlara da söyleyin:

Millet bu numaraları artık yutmuyor.

Bir Lozan, İki Anlaşma: İhanetle Zaferi Karıştırmak
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin