Kadir Uğur Yılmaz
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yorum-Analiz
  4. Kriz Değil, Proje: Türkiye’ye Dayatılan Yoksulluk Politikası

Kriz Değil, Proje: Türkiye’ye Dayatılan Yoksulluk Politikası

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de yaşanan şey bir “ekonomik kriz” değildir. Kriz, belli dönemlerde ekonomik göstergelerde meydana gelen dalgalanmaların adıdır; gelir-gider dengesinin bozulması, üretim-tüketim arasındaki kopuş ya da dış etkenlerin yarattığı geçici sarsıntıdır. Oysa Türkiye’de olan; planlı, kontrollü ve uzun vadeye yayılmış bir yoksullaştırma projesidir. Bu, artık klasik bir ekonomik sorun değil; stratejik bir devlet mühendisliği faaliyetidir.

Bu coğrafyada asıl mücadele artık silahlarla değil, ekonomik bağımlılık ve toplumsal çaresizlik üzerinden yürütülüyor. Türkiye, jeopolitik konumu gereği vazgeçilmez bir ülkedir ama “kendi kararlarını verebilen, bağımsız davranabilen” bir Türkiye, küresel düzenin hiçbir zaman hoşuna gitmemiştir. Onlar, Türkiye’yi sadece bir “lojistik üs” olarak görmek ister; enerji koridorlarının üzerinde ama iradesi kısıtlanmış bir ülke olarak…

Bir düşünün: Eğer Türkiye kendi Ortadoğu politikasını özgürce belirlese, bölgede yaşanan kaosun önemli bir kısmı sona ererdi. Petrol başta olmak üzere yeraltı ve yerüstü kaynaklarını bölge halkı kendi çıkarı doğrultusunda kullanırdı. Bu ise ABD başta olmak üzere birçok gücün çıkarını doğrudan tehdit eder. Çünkü Ortadoğu’daki yoksulluk, geri kalmışlık ve çatışma hali, onların hem en büyük silah pazarını hem de enerji üzerindeki denetim mekanizmasını ayakta tutuyor.

Güçlü, kalkınmış, kendi kararını kendi veren bir Türkiye, bölgede hamilik rolü üstlenir; barışı, istikrarı ve refahı sağlar. Fakat küresel sistemin bundan çıkarı yoktur. Bu nedenle Türkiye, yıllardır hem ekonomik hem siyasi hem de psikolojik baskı altında tutuluyor. Ekonomik dalgalanmalar, faiz politikaları, döviz oyunları, ithalat bağımlılığı ve enerji bağımlılığı üzerinden yürütülen yeni nesil bir sömürgecilik modeli uygulanıyor.

Bugün yaşanan “kriz” görüntüsünün arkasında, halkı borçlu, umutsuz ve teslimiyetçi hale getiren bir plan var. Türk milleti üretimden koparıldı, emeğin değeri düşürüldü, nitelikli beyinler yurt dışına yönlendirildi. Çünkü kendi kendine yetebilen, refah içinde yaşayan bir Türkiye’nin kimseye ihtiyacı kalmaz. Ve bu, “küresel düzen” için kabul edilemez bir tablodur.

Ancak bu milletin potansiyeli, kaynakları ve insan gücü öylesine güçlüdür ki; millî bir yönetim iradesiyle bu tablo birkaç ayda tersine çevrilebilir. Türkiye’nin kaynakları, üretim kabiliyeti, coğrafi avantajı ve genç nüfusu, ayağa kalkmak için fazlasıyla yeterlidir.

Ben iddia ediyorum: Bana bir yıl verin, sadece bir yıl…

Bu ülkeyi, bu milleti üretimle, adaletle, güvenlikle ve millî bir ekonomi anlayışıyla yönetin; görün o zaman “dezenflasyon” neymiş, zenginlik ve refah nasıl sağlanırmış, terörle mücadelede bağımsız irade ne demekmiş. Türk milleti, yeniden kendi kaderini eline aldığı gün, bu coğrafyada tüm dengeler değişecektir.

Gerçek kriz, dolar kuru değil; bağımsızlık iradesinin bastırılmasıdır. Ve unutmayalım: Türk milleti kendi yönetimini yeniden kurana kadar bu proje sürecek. Ama o gün geldiğinde, sadece Türkiye değil, bütün bölge nefes alacak.

Kriz Değil, Proje: Türkiye’ye Dayatılan Yoksulluk Politikası
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin