Kıymetli okurlarım,
Bugün biraz kendi çizgimin dışına çıkıyor, ama gönül rahatlığıyla sizlere bir ses, bir ışık, bir sanatçıdan bahsetmek istiyorum: Merve Demirci.
Bazen bir sanatçı çıkar, sesiyle gönüllere dokunur, insana hem neşe hem hüzün verir, hem de bu milletin kültürüne kattığı değerle farklı bir yerde durur. İşte Merve Demirci tam da böyle bir hanımefendi. Sosyal medya hesaplarından seslendirdiği klasik, Türk sanat, fantezi, arabesk, opera, pop, caz, rock ve alaturka eserlerle adeta bir müzik şöleni sunuyor. Ses geçişlerindeki ustalık, sesinin gücü ve samimiyet dolu yorumlarıyla kulaklarımızda iz bırakıyor.
Ben kendi adıma özellikle uzun yolculuklarda arabada onu dinlerken, ruhumun dinginleştiğini, yolun keyfe dönüştüğünü hissediyorum. Bu da sanatın en büyük gücü değil mi? İnsanın ruhunu beslemek, hayata daha umutlu bakmasını sağlamak…
Merve Hanım’ı değerli kılan sadece sesi değil. Onun hayat dolu tavrı, çevresine saçtığı ışık, sanatla birlikte taşıdığı incelik de dikkate değer. İşte tam burada asıl meseleye geliyoruz: Bir toplumun vizyonunu sadece siyasetçiler, iş insanları ya da akademisyenler belirlemez. Sanatçılar da bir milletin ufkunu genişleten, ona estetik katan, ruhunu ayakta tutan bir misyon üstlenir.
Sanatı ve sanatçıyı anlamak, onları takdir etmek, bu ülkenin geleceğine yapılmış en büyük yatırımlardan biridir. Türkiye’nin gerçek vizyonu; bilimde, teknolojide, siyasette olduğu kadar sanatta da değer üretebilen bir toplum olmaktan geçiyor. İşte bu yüzden, Merve Demirci gibi sanatçılar sadece bir ses değil, aynı zamanda birer kültür elçisidir.
Bugün sizlerle tanıtmak istediğim bu efsane ses, bana şunu hatırlatıyor: Güzel sesler, güçlü sanatçılar ve ışık saçan insanlar oldukça bu ülkenin umudu da hiç sönmeyecek.
Yorumlar kapalı.