TBMM’de kurulan sözde “Terörsüz Türkiye Komisyonu”, İmralı’ya heyet gönderme kararı almış. “Terörsüz Türkiye” kulağa hoş geliyor. Ama işin içeriğine baktığınızda, aslında terörle mücadele değil, terörü meşrulaştırma çabasıyla karşı karşıya olduğumuz apaçık ortada.
Cumhuriyet Halk Partisi bu oylamada “hayır” dedi.
Evet, bu doğru bir tavırdır.
Ancak ben bu noktada daha fazlasını söylüyorum: Eğer CHP gerçekten bir proje değilse, gerçekten milli refleksleri hâlâ taşıyorsa, o zaman artık sorumluluk almalı ve bu kirli komedinin parçası olan komisyondan komple çekilmelidir. Madem ki terörle mücadelede samimidir, o halde TBMM dışında milletin vicdanını temsil eden bağımsız bir “Terörle Mücadele Komisyonu” kurmalı, bu milletin yüreğinde yer eden şehitlerin ruhuna layık bir tutum sergilemelidir.
Çünkü bu kurulan komisyonun adı “barış” olsa da, anlamı teslimiyettir. Bir devlet, teröristin ayağına gitmez. Bir millet, bebek katilini muhatap almaz. Eğer bir devlet, elinde tuttuğu terörist başının ayağına heyet gönderiyorsa, orada artık egemenlik sorgulanır hale gelmiştir.
Şimdi soruyorum: Teröristler bir savaş mı kazandı da biz teslim olduk?
Ne kazandılar da ayağına heyet gidiyor?
Bu neyin hazırlığıdır, hangi pazarlığın kapısıdır?
Biz çok açık konuşuyoruz: Bu topraklarda devlet ele geçirilirse, teslim olursa, teröristler kazanırsa; işte o zaman “müzakere” veya “ziyaret” hakkından bahsedilebilir. Ama Türkiye Cumhuriyeti hâlâ ayakta, ordusu dimdik, milleti uyanıksa; kimse bize “barış” adı altında teslimiyet dayatamaz.
PKK, DEM ve bu yapının etrafına kümelenmiş tüm bölücü yapılanmalar derhal kapatılmalı, yöneticileri tutuklanmalıdır. Çünkü terörle mücadele masada değil, sahada kazanılır. Komisyonlarda değil, iradede kazanılır. Ve unutulmasın, terörle mücadele bir tercih değil, bir devlet refleksidir.
ABD ve İngiltere’nin Türkiye’ye yeniden bir vesayet zinciri geçirme çabası ortadadır. Bugün birileri Washington’un, birileri Londra’nın gölgesine sığınıyor. Ama Türk milleti kendi gölgesinin farkındadır. Bizim görevimiz bu dış bağlantılı hücreleri, bu hastalıklı yapıları devletin içinden söküp atmaktır.
Şunu herkes bilsin: Turan Hareketi Partisi olarak biz, bu teslimiyet sürecine sessiz kalmayacağız. Milletin iradesi ne Brüksel’de, ne Londra’da, ne de Washington’da belirlenir. Egemenlik Türk milletinindir ve Türk milletinin kalacaktır.
Artık bu hayasızca akını durdurmanın vakti gelmiştir. Bu ülke, bebek katillerine heyet göndererek değil, milletine güvenerek kurtulacaktır. CHP gerçekten milli bir duruş sergilemek istiyorsa, sineyi millete dönmeli, TBMM’deki bu meşrulaştırma oyununa alet olmamalıdır. Çünkü mesele partiler değil, mesele devletin varlığıdır.
Unutmayın, bir millet iradesini kaybederse, geriye sadece esaret kalır. Ve biz Türk milleti olarak esir değil, hür yaşamakta kararlıyız.
Yorumlar kapalı.