Banu Avar, “Zemberek”te emperyalizmin Doğu’yu nasıl dişliler arasına sıkıştırdığını anlatırken, aslında başka bir fırsatın da kapısını aralıyordu:
Kendi zembereğini kurabilen milletler, artık başkasının oyuncağı olmaz.
Bugün bu söz, yalnızca bir uyarı değil; bir yön tayinidir.
Çünkü dünya düzeni yeniden kuruluyor.
Amerika, ekonomik ve askeri üstünlüğünü kaybederken; Avrupa Birliği içe kapanıyor, Asya ise kendi merkezini kuruyor.
İşte tam bu noktada, Turan coğrafyası hem stratejik hem ekonomik bir eksen olarak yeniden tarih sahnesine çıkmak zorundadır.
1. Jeopolitik Gerçek: Asya’nın Kalbinde Yeni Bir Güç Bloğu
Kazakistan’dan Azerbaycan’a, Özbekistan’dan Türkiye’ye, hatta Macaristan’a kadar uzanan coğrafya; enerji, maden, gıda ve lojistik açısından dünyanın tam merkezindedir.
Bu bölge, Orta Koridor üzerinden Çin’i Avrupa’ya bağlayan en güvenli kara hattıdır.
Rusya-Ukrayna savaşı sonrası kuzey koridorunun zayıflaması, Turan hattını stratejik zorunluluk haline getirmiştir.
Türkiye, Hazar geçişi ve Zengezur hattı ile bu koridorun kalbinde yer alıyor.
Bu fırsat, sadece ekonomik değil; jeopolitik bir yeniden doğuşun kapısıdır.
2. Ekonomik Model: Esnek, Adil ve Çok Katmanlı Bir Birlik
Avrupa Birliği’nin bürokratik yapısı, son 20 yılda üretimden çok düzenleme üreten bir yapıya dönüştü.
Oysa Turan Birliği modeli, daha opsiyonel, yani katmanlı bir sistem olabilir:
Serbest Ticaret Alanı: Enerji, tarım, sanayi ve dijital hizmetlerde gümrük indirimi ve yatırım serbestisi.
Enerji Konsorsiyumu: Hazar gazı, Türkmen doğalgazı, Kazak petrolü ve Türk nükleer altyapısının tek merkezde planlandığı bölgesel enerji ajansı.
Ortak Lojistik ve Dijital Hatlar: Demiryolu, fiber internet, veri merkezleri ve fintech altyapısı ortak havuza bağlanmalı.
Kültürel Entegrasyon Fonu: Ortak dil çalışmaları, burs programları, medya iş birlikleri ve kültürel içerik üretimi için finansal destek mekanizması.
Bu yapı, Avrupa Birliği’nin hantal mekanizmalarından farklı olarak, merkezsiz ama bağlantılı bir sistem olacaktır.
Yani her ülke, kendi bağımsızlığını koruyarak ortak pazarda yer alacaktır.
3. Güvenlik Boyutu: Kolektif Savunmadan Psikolojik Dirence
Banu Avar’ın tanımıyla “psikolojik işgal”e karşı en güçlü savunma, askeri değil; bilinçsel bağımsızlıktır.
Turan coğrafyası, NATO benzeri bir askeri blok kurmak yerine, hibrit tehditlere karşı stratejik istihbarat iş birliği geliştirmelidir.
Siber güvenlik, medya manipülasyonu ve terör finansmanı alanlarında ortak merkezler oluşturmak, klasik savunma ittifakından çok daha etkilidir.
Bu sayede coğrafya, dış etki ve propaganda operasyonlarına karşı kendi “savunma zembereğini” kurar.
4. Kültürel Diplomasi: Soft Power’ın Yeni Merkezi
Avrupa Birliği’nin en güçlü yönü, ekonomik değil kültürel markalaşmadır.
Turan coğrafyası bu alanda eşsiz bir avantaja sahip: Ortak mitoloji, tarih, destanlar, mutfak, müzik ve yaşam kültürü.
Bir “Turan Kültür Televizyonu”, “Ortak Dil Akademisi” veya “Turan Sinema Fonu” kurmak, toplumların birbirine yabancılaşmasını önler.
Kültür köprüleri, siyasetin kaldıramadığı yükü taşır.
5. Sonuç: Bağımlı Değil, Dengeli Bir Güç
Bugün Amerika hâlâ dolar üzerinden dünya ekonomisini rehin alırken; Avrupa Birliği kendi içinde borç krizleriyle boğuşuyor.
Turan coğrafyası, bu iki kutbun arasında üçüncü bir denge gücü olabilir.
Enerjide üretici, ticarette geçiş ülkesi, kültürde merkez, siyasette denge aktörü.
Bu model, sadece Türk dünyasının değil; tüm Avrasya’nın nefesidir.
Ve bu nefes, Batı’nın “oyun alanı” olmaktan çıkan bir bölgenin dirilişidir.
Artık mesele sadece bir hayal değil;
Bir vizyon, bir plan, bir zaruret.
Avrupa Birliği kurulduğunda, kimse onun 70 yıl sonra kıta ekonomisini şekillendireceğini düşünmemişti.
Bugün biz de belki aynı cümleyi kurmalıyız:
“Turan Birliği kurulacak ve dünya dengesi değişecek.”
Çünkü zemberek artık Batı’nın elinde değil.
Zemberek, yeniden Turan’ın kalbinde kuruluyor.




Yorumlar kapalı.