Kadir Uğur Yılmaz
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yeşil Kürtçülük, Kızıl Kürtçülük ve Türk’ün Bitmeyen Bölünmüşlüğü

Yeşil Kürtçülük, Kızıl Kürtçülük ve Türk’ün Bitmeyen Bölünmüşlüğü

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin siyasal hayatı son yıllarda birçok paradoksu bünyesinde barındırıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise, HDP ve HÜDAPAR gibi ideolojik olarak birbirine zıt cephelerde konumlanan yapılar arasında bile, söz konusu “Kürt meselesi” olduğunda gözlemlenen sarsılmaz dayanışmadır. Birbirlerini asla hedef almaz, yer yer aynı masaya oturmasalar da aynı hedefe yürürler. Bu işin içinde hem pragmatizm hem de ideolojik bir sadakat vardır. Kürtçülük söz konusu olduğunda; biri yeşil, biri kızıl olsa da, hızla aynı safa geçerler.

Oysa biz Türkler için aynı cümleyi kurmak bile zordur. Dini inançlarımız, mezhep tercihlerimiz, siyasi meyillerimiz bizi hep ayrıştırır. Alevi ile Sünni çatışır, sağcı solcuya omuz vermez, laik Türkçü ile muhafazakâr milliyetçi birbirini “ajan” yaftasıyla suçlar. Birbirimizin alnına, kaç kuşaktır nerede durduğumuzu yazmakla meşgulüz. Oysa karşımızda homojen bile olmayan, lehçe farkı taşıyan; Zaza, Kırmanç, Sorani, Gorani gibi birçok halkı içinde barındıran bir “Kürt milleti” oluşturuluyor ve biz sadece izliyoruz.

Kürt siyasi aklı; ortak paydayı, ortak menfaati, ortak hedefi çok iyi kavrıyor. Devlet talebi ve etnik kimlik savunusu, hem dindar Kürt’ü hem Marksist Kürt’ü aynı çatı altında toplayabiliyor. PKK gibi silahlı bir yapıyı bile, dindar taban “bizden biri” diyerek kabullenebiliyor. Aynı topraklarda bin yıldır yaşayan biz Türkler ise, bırakın silahlı birliği, ortak söylemde bile buluşamıyoruz.

Milliyetçi hareket içindeki kişisel hesaplar, kasetler, dosyalar, iftiralar ve daha acısı birbirinin ayağına çelme takmalar; bu yolda adanmışlığı değil, menfaati öncelediğimizi gösteriyor. Samimiyet yerine stratejik pozisyon alma telaşı, Türkçülüğü bir duruş değil, bir araç haline getiriyor. Halbuki Türk milliyetçiliği, çıkar ilişkileriyle değil, inançla ve fedakârlıkla yükselebilir.

Bugün Arap devleti var, Ermeni devleti var, Kürt devleti ise adım adım kuruluyor. Biz ise hâlâ “kim daha çok Türkçü” yarışındayız. Gerçekle yüzleşmekten kaçıyoruz. İçimizdeki samimiyetsizleri, koltuk bekçilerini, gölge oyunlarını ayıklamadıkça bu mücadele ciddiyet kazanmayacak.

Ancak hâlâ bir umut var. Eğer üç beş kişi bir araya gelip içimizdeki kifayetsiz muhterisleri tasfiye edebilirse, samimi olanlar birbirine el uzatırsa, Atatürk’ün yaktığı meşale yeniden aydınlanacaktır. Cumhuriyet’in temellerine sahip çıkanlar, bu yalan çağında gerçeği temsil edecektir. Kim hangi ittifaka göz kırparsa kırpsın, biz sırtımızdan vurulanları da, yarı yolda satılanları da unutmayacağız.

Artık mesele, tarafını seçme meselesidir: Ya milliyetçilik ayak oyunlarıyla kirletilecek, ya da Cumhuriyetçi bir bilinçle yeniden inşa edilecektir. Bu yolda samimi olanlar için hâlâ vakit var. Söz verip sözünden dönen, omuz verip yarı yolda sırt çeviren, dava arkadaşını yalnız bırakan kişi Türkçü olamaz. Bu sadece ahlaki değil, ideolojik bir meseledir. Çünkü Türkçülük; adamlık, sadakat ve yoldaşlık ister. Vefa gösteremeyenin millet diye bir derdi de olmaz. Zira millet dediğin şey, önce omuz omuza durmakla başlar. Bunu yapamayanlar yalnızca bir “pozisyon” arayışındadır; mücadele değil, mevki kovalar. Atsız boşuna dememiştir: “Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin / Değişir topu da bir sokak kaltağına.” Yoldaşı yarı yolda bırakan, düşmanın safına geçmiş kadar alçalmıştır.

Bugün Türk milliyetçiliği, içindeki sahtekarları ayıklamadıkça, her seçim dönemi menfaat için saf değiştirenleri dışlamadıkça asla yükselemez. Yalancıların, istismarcıların, dava adamı süsü veren çıkarcıların yeri bu safta olmamalı. Aksi halde ne Atsız’ın dediği yolda yürüyebiliriz, ne Başbuğ’un emanetini taşıyabiliriz, ne de Atatürk’ün “Türk milleti zekidir, çalışkandır” vecizesine layık olabiliriz. Yüzleşmeliyiz: Türkçülük, serttir ama sahicidir. Yumuşak sözlerle, cambaz siyasetlerle değil; mert duruşla, net hedefle var olur.

Yeşil Kürtçülük, Kızıl Kürtçülük ve Türk’ün Bitmeyen Bölünmüşlüğü
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin