Ömer Çam
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Sınav Kafesindeki Zekâ

Sınav Kafesindeki Zekâ

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kalemim, bugün Türk milletinin en yaralı yerini yazmak için elimde…

Eğitim sistemi.

Sınavların, ezberin, kâğıt üstünde başarıların ama hayatta beceriksizliğin hüküm sürdüğü o büyük çıkmaz.

Bir milletin en değerli hazinesi ne altın ne petrol… En kıymetli maden, iyi yetişmiş insanıdır.

Ve biz, o madeni yıllardır hoyratça harcıyoruz.

Gelişmiş ülkelerde eğitim, çocukları sadece ders kitaplarına değil, hayata hazırlar.

Almanya’da bir çocuk on dört yaşında yeteneğine göre yönlendirilir; mühendis olacaksa atölyeye girer, sanatçı olacaksa stüdyoya, akademisyen olacaksa araştırma laboratuvarına.

Finlandiya’da öğrenciler, dersin yarısını doğada geçirir; problem çözmeyi, ekip çalışmasını, eleştirel düşünmeyi öğrenir.

Japonya’da çocuklar sadece matematik ya da fen değil, ahlak, toplumsal sorumluluk ve disiplin dersleriyle büyür.

Orada eğitim, sınavdan ibaret değildir; hayatın provasını yapmaktır.

Peki bizde?

Bizde eğitim sistemi, yarış atı mantığına göre işler.

Bir çocuğun zekâsı, hayalleri, karakteri değil; tek bir günde çözdüğü test sorularının sayısıyla ölçülür.

Yeteneğe göre yönlendirme yok, meraka göre teşvik yok, hayata hazırlama hiç yok.

Çocuğu marangoz olacaksa bile üniversite sınavına sokarız; ressam olacaksa bile matematikten çakar diye azarlarız.

Sonra şaşırırız, “Neden girişimci yetişmiyor? Neden buluş yapamıyoruz? Neden dünya markası çıkaramıyoruz?” diye.

Eğitim politikamızda en büyük hata, ezberin ödüllendirilip sorgulamanın cezalandırılmasıdır.

Öğrenci “Bu neden böyle?” diye sorduğunda, kimi öğretmen susmasını ister.

Oysa gelişmiş ülkelerde aynı soru, yeni bir proje, yeni bir araştırma, belki de geleceğin icadı olur.

Bizde disiplin, “itaat” demektir; onlarda ise “sorumluluk”.

Bizde dersler sınav için öğretilir; onlarda ise hayat için.

Unutmayalım:

Bir milletin geleceği, sınıfta atılan her adıma bağlıdır.

Eğer biz hâlâ eğitim sistemimizi güncellemezsek, çocuklarımız sadece geçmişe mahkûm olur.

Oysa dünyaya söz söyleyecek gençler yetiştirmek için önce şu zinciri kırmamız lazım:

Sınav, ezber, diploma… ve hayata hazırlamayan eğitim.

Biz değişmezsek, değişen dünya bizi acımasızca geride bırakır.

Ve işte o zaman, sadece eğitimde değil; bilimde, sanatta, ekonomide ve özgürlükte de geri kalırız.

Bizim kurtuluşumuz, ne yeni sınav sistemlerinde ne de parlak reform başlıklarında.

Kurtuluşumuz, eğitimi yeniden “insan yetiştirme sanatı” olarak görmemizde.

Sınav Kafesindeki Zekâ
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin