Özgür Doğan YILMAZ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yargı
  4. Şeytanın Kestirmesi: Bir Yol Ayrımının Hicvi

Şeytanın Kestirmesi: Bir Yol Ayrımının Hicvi

Pragmatizmin baştan çıkarıcı kestirmeleriyle erdemin sabırlı yolunu karşı karşıya getiren bu yazı, hem bireysel hem toplumsal düzeyde vicdanın sınandığı o ince çizgide bir aynaya dönüşüyor.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hayatın sonsuz ahlaki ikilemlerinde, bizler sık sık bir yol ayrımına vasıl oluruz: Hızlı mı, yoksa doğru mu? Kurnaz pragmatizmin cazibesi mi, yoksa erdemin sükûnetli geometrisi mi? Bu köşede, o ikilemin trajikomik dansını hicvedeceğiz – zira, felsefe, en iyi hicvin gölgesinde filizlenir. Platon’un mağarasından beri, gölgeleri gerçek sananların alkışını duyuyoruz; ama biz, o alkışı gülümseyerek ifşa edeceğiz.

Düşünün: Siz, pragmatizmin efendileri, hedefe varmak için en kısa rotayı –o pislikten sızan, şeytanın soluk attığı kestirmeyi– kutsuyorsunuz. Bizleri ise saflığın pudralı maskesi altında, aptalca bir erdemperestlikte ısrar eden zavallılar olarak resmediyorsunuz. Ne büyük bir yanılgı! Bu saflık illüzyonu, sizin o cehennemî ittifakınızı –şeytanın kuyruklu rehberliğiyle yapılan o kirli pazarlık– fark etmediğimiz anlamına mı gelir sanıyorsunuz? Hayır, efendim; biz, o yolun cazibesini, kısalığının baştan çıkarıcılığını, hatta felsefenin en karanlık köşelerinde bile yankılanan o pragmatik cazibesini çoktan kavramışızdır.

Lakin, varoluşun diyalektiğinde, akıl yalnızca hızı değil, sadakati tartar. Biz, şeytanın efemine vaadlerini –o yarı yolda terk eden, ihanetle yoğrulmuş sadakatsizliği– öngörebilecek kadar diyalektik zekâya sahibiz. Oysa siz, nihilizmin ironik dansında, şeytanın gölgesinde rahmanî ışığı ezercesine yürürken, zaferin mutlak bir illüzyon olduğunu göremeyecek kadar körsünüz. Zira, erdemin uzun vadeli geometrisi, kısalıkların trajikomik tuzağını her daim ifşa eder. Aptallık mı dediniz? Hayır, bu yalnızca, mağaradan çıkamayanların gölgeleri gerçek sanıp alkış tutan trajik komedisi – ve biz, o alkışı hicvederek, rahmanî yolun sükûnetinde gülümsüyoruz.

Bu yol ayrımı, elbette, sadece metaforik değil; günlük hayatın her zerresinde yankılanıyor. Siyasette, ticarette, hatta en masum ilişkilerde: Şeytanın kestirmesi, bir anlık zaferi vaat ederken, Rahman’ın yolu sonsuz bir sadakati dokur. Hegel’in diyalektiğini hatırlayın: Tez ve antitez, sentezde buluşur – ama sentez, ihanetle değil, sabırla doğar. Biz, o sentezi arayanlar olarak, kestirmenin cazibesine kapılmıyoruz; çünkü biliyoruz ki, şeytan yarı yolda bırakır, Rahman ise varışta kucaklar.

Peki, sen hangi yolda yürüyorsun? Hicvin aynasında kendine bak: O alkış, gerçekten zaferin mi, yoksa tuzağın mı yankısı? Bu köşeden bir davet: Bir sonraki yol ayrımında dur, soluklan ve sor. Zira, felsefe, en iyi hicvin gölgesinde, bizi özgür kılar. Labirentte görüşmek üzere – rahmanî yolun ışığında.

Şeytanın Kestirmesi: Bir Yol Ayrımının Hicvi
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Halk Meclisi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin