Türkiye’nin siyasi geleceği üzerine derin bir tefekkür anına tanıklık ediyoruz. Ülkemizin siyaset sahnesi, son dönemde yaşanan çelişkiler ve ilkelerden ödün verilen manevralarla dolu bir tablo sunuyor. Dün birbirine karşı sert eleştiriler yöneltenlerin bugün el ele, gülücükler eşliğinde poz verdiği bir düzen, halkın gözünde güven kaybına yol açıyor. Bu durum, makam ve koltuk uğruna tarihin, ideallerin ve hatta milletin iradesinin bir kenara itildiğini gösteriyor.
Bu çarpık düzenin temelinde, mevcut Siyasi Partiler Yasası yatıyor. Bu yasa, adeta modern bir ağalık sistemini kurumsallaştırmış durumda: Parti liderleri “ağa” konumunda mutlak yetkiye sahip; genel başkanlar milletvekili listelerini tek başına belirliyor, parti içi itiraz mekanizmaları yok denecek kadar zayıf. Ön seçim zorunluluğu kaldırılmış, temayül yoklamaları göstermelik hale getirilmiş. Milletvekilleri, liderin iradesine bağlı “yardımcı” konumuna düşmüş; sadakatleri halka değil, lidere yönelik. Bu sistem, milletvekilliğini bir “meslek” haline getirirken, bağımsız düşünen, halkın gerçek sorunlarına eğilen vatanseverleri dışlıyor. Sonuçta, Meclis’te teröristbaşı Apo’ya özgürlük arayışındaki isimler yer bulurken, çevre, emekli hakları, adalet ve milli birlik için mücadele edenler kapı dışarı ediliyor. Halk ise “maraba” gibi görülerek, iradesi liderlerin iki dudağı arasına hapsediliyor.
Ne yazık ki, bu yasa, tam da bu ağalık düzenini koruyan en büyük engel haline gelmiş durumda. Liderlerin mutlak hâkimiyetini pekiştirerek, bağımsız ve vatansever adayların Meclis’e girmesini neredeyse imkânsız kılıyor. Parti içi demokrasinin yok denecek kadar az olduğu, ön seçimlerin göstermelik hale geldiği bu sistem, Sedat Cezayirlioğlu, Seyfettin Çilesiz, E. Albay Orkun Özeller, Nasuh Mahruki, Serdar Öztürk, Oktay Yıldırım ve Murat Ağırel gibi nice vatanseverin Meclis’te yer almasını engelliyor. Bu isimler gibi, kamu yararı için yıllardır mücadele eden binlerce cesur yürek, bu yasanın duvarlarına çarpıyor ve halkın gerçek temsilcileri olamıyor. Eğer bu yasa değişmezse, Türkiye’nin en nitelikli evlatları siyasetin dışında kalmaya mahkûm edilecek.
Ancak bu karanlık tabloyu değiştirmek bizim elimizde. Türk milletinin tam bağımsızlığına ve Atatürk’ün mirasına sahip çıkma idealinden sapmış bu düzeni yıkmanın yolu, öncelikle siyasi partiler yasasını kökten reforme etmekten ve Meclis’e vatansever, halkın sesini gerçekten duyuracak yeni yüzler taşımaktan geçiyor. İşte tam burada, halkın gücü devreye giriyor: Gelin, kendi vekillerimizi kendimiz belirleyelim! Sosyal medyayı kullanarak, Sedat Cezayirlioğlu, Seyfettin Çilesiz, Orkun Özeller, Nasuh Mahruki, Serdar Öztürk, Oktay Yıldırım ve Murat Ağırel gibi vatanseverleri ve onlara benzer nice kahramanı öne çıkaralım, halkın oyuyla listeleyelim ve onları parti bağımsız milletvekili yapalım. Bu, gerçek bir halk hareketi olacak; liderlerin değil, milletin iradesinin Meclis’e yansıması sağlanacak.
Sedat Cezayirlioğlu, Seyfettin Çilesiz, E. Albay Orkun Özeller, Nasuh Mahruki, Serdar Öztürk, Oktay Yıldırım ve Murat Ağırel gibi isimler, bu değişimin öncüleri olabilir. Onlar gibi nice vatansever bu mücadelenin genişleyen çemberini oluşturuyor. Bu vatanseverlerin Meclis’e taşınmasının Türkiye’ye nasıl bir nefes aldıracağını detaylıca ele alalım.
Sedat Cezayirlioğlu: Çevrenin ve Halk Sağlığının Koruyucusu
Sedat Cezayirlioğlu (@SedatCezayirli), İliç’teki altın madenlerinin çevresel yıkımına ve halk sağlığına olan olumsuz etkilerine karşı tek başına mücadele veren bir kahraman. Madenlerin kanserojen kimyasallarının bölge halkını tehdit ettiğini cesurca dile getiren Cezayirlioğlu, bu konuyu gündeme getirerek büyük bir risk almış ve halkın desteğini kazanmıştır. X hesabındaki paylaşımlarında, madenlerin siyanür kullanımıyla toprak ve su kaynaklarını zehirlediğini, kanser vakalarını artırdığını vurguluyor; ayrıca milletvekili maaşlarını eleştirerek toplumsal adaletsizliğe dikkat çekiyor.
Meclis’te olsaydı, Cezayirlioğlu madencilik politikalarının sıkı denetime tabi tutulmasını, çevresel etkilerin şeffaf bir şekilde raporlanmasını ve halk sağlığını koruyan yasaların çıkarılmasını sağlayabilirdi. Bu, altın madenlerinin yoğun olduğu bölgelerde yaşayan milyonlarca insanın yaşam kalitesini artırır ve Türkiye’nin çevre politikalarında uluslararası standartlara ulaşmasını temin ederdi.
E. Albay Orkun Özeller: Kuvayı Milliye Ruhuyla Vatan Savunucusu
E. Albay Orkun Özeller (@OrkunOzeller), Kuvâ-yi Milliye hareketinin modern bir temsilcisi olarak, Kurtuluş Savaşı’nın ilk direniş ruhunu taşıyan bir isim. X hesabında, terörle mücadele, vatanseverlik ve milli birlik temalı paylaşımlar yapıyor; Bursaspor gibi platformlarda halkın sesini yükseltiyor, kitaplarıyla (İncirlik Ağacı, Sığınmacılar) gerçekleri anlatıyor.
Meclis’te Özeller, milli savunma politikalarını güçlendirmek, genç nesillere Kuvayı Milliye ruhunu aşılamak ve Türkiye’nin bağımsızlığını tehdit eden dış etkilere karşı koyacak yasalar çıkarmak için çaba sarf ederdi. Bu, jeopolitik gerilimlerin yoğun olduğu günümüzde Türk milletine büyük bir güven aşılardı.
Nasuh Mahruki: Arama Kurtarma ve Çevre Mücadelesinin Öncüsü
Nasuh Mahruki (@nasuhmahruki), AKUT’un eski başkanı olarak arama kurtarma alanında öncü bir isim. 1999 depreminde yüzlerce hayat kurtaran Mahruki, X hesabında deprem suçlularının affedilmemesi, çevre koruma ve Atatürkçü değerleri savunuyor. Ekoloji, sağlık ve demokrasi konularında aktif, doğa talanına karşı uyarılar yapıyor.
Meclis’te Mahruki, afet yönetimi yasalarını güçlendirmek, çevre tahribatını önleyen politikalar geliştirmek ve halk sağlığını koruyan önlemler almak için çalışabilirdi. Bu, deprem bölgelerinde yaşayan milyonların güvenliğini artırır ve sürdürülebilir bir Türkiye için temel atardı.
Serdar Öztürk: Adalet ve Vatanseverlik Sembolü
Serdar Öztürk (@Serdozturk), Ergenekon kumpaslarında mücadele eden ve adaletin peşinden koşan bir vatansever. Devlet Övünç Madalyası’nı iade ederek onurunu koruyan Öztürk, X hesabında terör karşıtlığı, milli birlik ve hukuksuzlukları eleştiriyor.
Meclis’te Öztürk, adalet sisteminin temizlenmesi, kumpas davalarının mağdurlarının haklarının iadesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için çalışabilirdi. Bu, Türk milletinin adalete olan inancını yeniden inşa eder ve devletin güvenilirliğini artırırdı.
Oktay Yıldırım: Terörle Mücadele Gazisi ve Kumpas Mağduru
Oktay Yıldırım(@oktayyildirim__), emekli astsubay ve gazi olarak, Doğu ve Güneydoğu’da terörle mücadelede yıllarca görev yapmış, iki kez yaralanarak harp malulü olmuş bir vatansever. Ergenekon kumpas davalarında ilk tutuklananlardan biri olarak yaklaşık yedi yıl hapis yatmış, ağır ceza almış ancak Yargıtay kararıyla beraat etmiştir. Bu süreçte yazılarıyla ve mücadelesiyle milli orduya sahip çıkmış, kumpasların mağduru olarak adalet arayışını sürdürmüştür.
Meclis’te Yıldırım, terörle mücadele politikalarını güçlendirmek, gazi ve şehit yakınlarının haklarını korumak, kumpas davalarının tam anlamıyla aydınlatılması için çalışabilirdi. Bu, milli güvenlik ve adalet açısından Türk milletine büyük katkı sağlar, gazilerin sesini Meclis’e taşırdı.
Murat Ağırel: Yolsuzluk ve Adaletsizlikle Mücadele Eden Gazeteci
Murat Ağırel (@muratagirel), araştırmacı gazeteci ve yazar olarak, yolsuzluk iddialarını, kamu kaynaklarının kötüye kullanımını cesurca ortaya koyan bir isim. Kitapları (Şaki, Sarmal, Parsel Parsel serisi) ve köşe yazılarıyla milyonları aydınlatan Ağırel, bu mücadeleleri nedeniyle tehditler almış, tutuklanmış ancak yılmadan devam etmiştir. Libya şehitleri haberi gibi çalışmalarında basın özgürlüğünü savunmuş, halkın haber alma hakkını korumuştur.
Meclis’te Ağırel, şeffaflık yasalarını güçlendirmek, yolsuzlukla etkin mücadele etmek ve basın özgürlüğünü güvence altına alacak düzenlemeler için çaba sarf ederdi. Bu, kamu kaynaklarının doğru kullanımını sağlar, toplumsal güveni artırır ve demokrasiyi güçlendirirdi.
Bu İsimler Gibi Nice Vatanseverler Var
Sedat Cezayirlioğlu, Seyfettin Çilesiz, Orkun Özeller, Nasuh Mahruki, Serdar Öztürk, Oktay Yıldırım ve Murat Ağırel gibi isimler, sadece buzdağının görünen kısmı. Daha pek çok anonim kahraman, terörle mücadele, yolsuzlukla savaş, çevre koruma ve adalet arayışında aynı kararlılığı gösteriyor. Ancak siyasi partiler yasası, bu vatanseverlerin tamamını siyasetin dışında tutuyor. Bu yasa değişmedikçe, Meclis gerçek halk temsilcilerinden yoksun kalacak.
Ağalık Sistemine Karşı Yeni Bir Vizyon
Bugün siyaset sahnesinde görülen çelişkiler, liderlerin kişisel çıkarları için halkı hiçe saydığını ortaya koyuyor. Bu ağalık düzeni, milletvekilliğini meslek haline getirenleri ve teröristbaşı Apo’ya özgürlük arayışındaki vekilleri besliyor. Ancak bu isimler gibi nice vatansever, bu düzeni değiştirebilecek potansiyele sahip. Onların Meclis’e taşınması ve bunun için siyasi partiler yasasının demokratikleştirilmesi, halkın iradesini gerçekten yansıtan bir yasama organı yaratır. Atatürk’ün “Saraylarını, azametlerini, taç ve tahtlarını başlarına yıkacağım!” sözü, bu vatanseverler aracılığıyla yeniden hayat bulabilir.
Türk Milletine Çağrı
Gelin, bu değişimi birlikte başlatalım! Sosyal medyada kendi vekillerimizi belirleyelim, halkın desteğiyle bağımsız adaylar çıkaralım ve onları Meclis’e taşıyalım. Bu hareketi, 27 Aralık’ta Atamızın huzurunda, Anıtkabir’de başlatalım. Orada bir araya gelerek, tam bağımsız Türkiye için söz verelim; siyasi partiler yasasını yeniden şekillendirmek ve nice vatanseveri Meclis’e taşımak için ilk adımı atalım. Sedat, Seyfettin, Orkun, Nasuh, Serdar, Oktay, Murat ve onlar gibi binlerce isim, Türk milletinin sesi olabilir. Onların vatanseverlikleri, mücadeleleri ve halka olan bağlılıkları, bu ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak için bir umut ışığıdır. 27 Aralık’ta Anıtkabir’de buluşalım, bu halk hareketini Atamızın huzurunda başlatıp marabalığa son verelim ve tam bağımsızlığı kucaklayalım!
Yorumlar kapalı.