Hani derler ya; “Aslan kafese kapatılırsa, kükremesi suç sayılır.”
İşte bugün yaşadığımız manzara da tam olarak budur. Bir zamanlar vatan topraklarının en ön saflarında, gecenin karanlığında pusuda, terörün pençesini kırmak için hayatını ortaya koyan bir Bordo Bereli, şimdi birkaç kelâm ettiği için susturulmak isteniyor.
Adı Orkun Özeller. 28 yılını cephelerde, karanlık dağlarda, gölgeler arasında milletin bağımsızlığı için tüketmiş bir Türk subayı. Kahramanlığı teriyle, kanıyla, fedakârlığıyla yazılmış bir ömür. Ama bugün bakıyoruz: Devletine bağlılık yemini etmiş bir yiğit, kalemiyle, kelâmıyla hain ilan edilmeye çalışılıyor.
Hüseyin Nihal Atsız yaşasaydı, bu tabloya bakıp derdi ki: “Türk, kahramanını değil, kahraman kisvesine bürünmüş korkağı susturmalıdır.”
Ama biz ne yapıyoruz?
Kahramanını sorguya çekiyoruz, susmaya zorluyoruz. Oysa Türk’ün töresi nettir: Yiğidi öldür ama hakkını teslim et.
Ziya Gökalp’in öğrettiği gibi, millet dediğin; aynı dili konuşan, aynı kültürle yoğrulan, aynı ülküye bağlanan insanların oluşturduğu bir ruhtur. İşte Orkun Özeller de o ruhun ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Eğer biz o ruhu susturursak, geriye kuru bir kalabalıktan başka ne kalır?
Bugün “vatan hainleri” televizyon ekranlarında özgürce atıp tutarken, yıllarını dağlarda geçirmiş bir subay sorguya çekiliyorsa… İşte orada adaletin terazisinin ipi kopmuş demektir.
Tilkiyi kümesin bekçisi, çakalı sürünün çobanı yaparsanız; elbette aslanın kükremesi size fazla gelir.
Orkun Özeller yalnız değildir. Çünkü o, bu milletin yüreğinde yaşayan binlerce kahramanın sesidir. Onu susturmak, Türk’ün kendi mazisini, kendi ülküsünü, kendi ruhunu susturmaktır.
Unutulmasın:
Türk milleti kahramanına sahip çıkmazsa, yarın kahraman aradığında bulamayacaktır.
Ve bir millet kahramansız kalırsa, sadece toprak üstünde dolaşan gölgelerden ibaret olur.
Türk kahramanına sahip çıkar. Türk subayı susmaz. Türk milleti asla boyun eğmez.
Yorumlar kapalı.