Yalova’da üç kahraman polisimizin şehit olduğu IŞİD operasyonu, Türkiye’nin sadece bir terör saldırısıyla değil, Batı destekli radikal İslam projeleriyle yeniden kuşatıldığını ortaya koydu.
Yalova’da üç polisimizin şehit olduğu operasyon, sadece bir güvenlik olayı değildir. Bu, yıllardır süren küresel bir oyunun yeni perdesidir. Adına DAEŞ, IŞİD, El Kaide veya başka bir etiket desinler fark etmez; bu yapıların tamamı, “radikal-CİA’sal İslam” anlayışının farklı yüzleridir.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) denen o meşhur harita planı sadece sınır çizmek için yapılmadı; toplumları kimlik üzerinden bölmek, inancı silaha dönüştürmek, İslam’ı İslam’a kırdırmak için kurgulandı. DAEŞ’in sahneye çıkışı tesadüf değildi. Bu örgüt, Müslüman coğrafyada “Amerikan tarzı İslam” projesine direnen her devleti zayıflatmak için kullanıldı.
Ben yıllardır uyarıyorum: Suriye’de buhar olup giden bir IŞİD yok!
Yaklaşık üç milyonluk bir yapının sadece yüzde biri Türkiye’ye sızsa, bu otuz bin potansiyel hücre anlamına gelir. Ve bu rakam, iyimser bir tahmindir.
Bugün İstanbul’da, Yalova’da, Konya’da, Adana’da sessizce yerleşen bu hücreler, gerektiğinde harekete geçmek üzere bekliyor.
Ama asıl mesele silahlı çatışma değil. Asıl mesele, zihinsel işgal!
Radikal-CİA’sal İslam dediğimiz bu anlayış, Türk milletinin yüzyıllardır taşıdığı akılcı, ahlak temelli, devlet merkezli İslam anlayışını yok etmek istiyor. Çünkü Türk’ün inancı, Batı’nın “kontrollü İslam” projesine asla sığmaz.
Bu yüzden hedef sadece canımız değil, inanç yapımız, medeniyet kodlarımızdır.
Bugün Türkiye’de “IŞİD hücreleri temizleniyor” başlıkları atılırken, asıl savaşın zihinlerde yürütüldüğünü unutmamalıyız. Cami kürsülerinde, dijital platformlarda, bazı sivil yapılar üzerinden yürütülen bu sızma, bir gün silaha dönüşürse kimse şaşırmasın.
Çünkü bu projenin finansörü bellidir: Ortadoğu’yu karıştıran akıl, aynı akılla Türkiye’yi karıştırmak istiyor.
Devletimizin güvenlik kurumları büyük bir fedakârlıkla mücadele ediyor, ancak mesele sadece güvenlik değil; ideolojik savunma da şart. Türk devleti, Türk aklı ve Türk İslam’ı ile bu kirli yapının karşısında durmak zorunda.
Türk milletinin asırlardır taşıdığı medeniyet anlayışı, bu coğrafyanın sigortasıdır.
Bu millet aklını kaybetmezse, hiçbir operasyon bu ülkeyi dize getiremez.
Yalova’daki şehitlerimiz, bize bir kez daha gösterdi: Bu savaşın adı din değil, bu savaşın adı vatandır.
Ruhları şad, makamları ali olsun.
Halk Meclisi Editör Notu:
Kadir Uğur Yılmaz, radikal ideolojilerin Türkiye üzerindeki istihbarat bağlantılarına ve toplumsal etkilerine sıkça dikkat çeken bir yazardır. Bu yazısında, “Radikal-CİA’sal İslam” tanımıyla, terörün artık sadece silahlı değil, ideolojik bir işgal aracı haline geldiğini vurgulamaktadır.




Yorumlar kapalı.